English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yoksa sen

Yoksa sen translate Spanish

3,631 parallel translation
Kadını telefona ver, yoksa sen lobiye varmadan tüm bloğu havaya uçururum.
Ponga a la mujer al teléfono o haré volar toda la manzana antes que pueda llegar al vestíbulo.
Pardon. Yoksa sen...
Lo siento.
Yoksa sen de mi ona aşıksın?
- ¿ No me digas que tú también te enamoraste de ella?
Yoksa sen onlar ona cinayet işlemesi için verdiğimi mi sanıyorsun?
驴Crees que lo se帽al茅 para que lo maten?
Kraliçe şu an sana artanların köpek yemi olacağını söylüyor yoksa sen olursun.
La Reina te está diciendo que las sobras alimentarán a los perros, o tú lo harás.
Yoksa sen ve amcan...
O tú y tu tío...
Yoksa sen mi istiyordun?
¿ la querías?
Şimdi yüzünle yüzüme dokun yoksa sen geri gelene kadar dayanamam.
" Ahora, toca mi rostro con el tuyo en caso de que no aguante hasta que vuelvas.
Peki, konuşmaya devam etmemi istiyor musun yoksa sen de sonunda bir şeyler söyleyecek misin?
¿ Quieres que siga hablando, o en algún momento piensas decir algo?
İbret al yoksa sen de onun gibi bir olursun.
Ten cuidado, o te vas a convertir en eso.
- Yoksa sen... - Evet, benim.
- ¿ No es usted...?
Yoksa sen George Washington köprüsünde kaç tane perçin olduğunu söyleyenlerden misin?
¿ Eres la que dice cuántos remaches hay en el puente George Washington?
- Bence sen de duşunu alsan iyi olur, yoksa sen de geç kalacaksın.
Así que, eh, mira, date mejor una ducha o estarás tarde tú también.
O mu üzgün yoksa sen mi üzgünsün Victoria?
¿ Está triste o tú estás triste, Victoria?
- Yoksa sen mi geri koymak istiyorsun?
- ¿ Te ponemos a ti? Estás mojado.
Ben mi süreyim yoksa sen kullanmak ister misin?
¿ Conduzco yo o quieres hacerlo tú?
Baba, yoksa sen...?
Papá, ¿ estás..?
Ben mi tamamıyla gittim yoksa sen mi?
¡ O yo estoy totalmente loco! ¡ O todos ustedes han perdido sus mentes!
Coffee, sen hep böyle huysuz muydun, yoksa yaşlandıkça mı böyle oldun?
Coffee, ¿ siempre fuiste malo o te volviste así con la edad?
Yani, sen istemiyor musun yoksa o mu istemiyor, ya da siz ikiniz henüz...
¿ No quieres o él no quiere, o todavía no? ¿ Realmente no han...?
Sen ve Kev çok da yakın değilsiniz yoksa onun burada çalışmadığını bilirdin.
No son tan amigos, porque sabrías que ya no trabaja aquí.
Yoksa sen Touji'nin...
¿ la hermana de Tuoji?
Aramaya devam et, yoksa sıradaki sen olacaksın.
No dejes de buscar, o serás el siguiente.
Peki ne oldu, beni sen mi seçtin yoksa bana tuzak kurmak için emir mi aldın?
¿ Me escogiste al azar o tenías órdenes de implicarme a propósito?
Onun yerine sen koy tabağına yoksa evi yakıp kül edecek.
Pónlo en el plato por él o es capaz que quemar la casa.
Sen köpek misin yoksa at mı?
¿ Usted es caballo o perro?
Bu sen misin? Yoksa bir rüya mı?
- ¿ Eres tú o es un sueño?
Göçer sormamın sakıncası yoksa, sen kaç yaşındasın?
Wanda Si no te molesta que pregunte ¿ cuántos años tienes?
Sen mi belayı arıyorsun yoksa bela mı gelip seni buluyor?
¿ Tú buscas los problemas o ellos te encuentran?
Yoksa... Sen Büyücü müsün?
¿ Eres eres el Mago?
Sen de yere yat, Gandalf, yoksa alt tarafında bir delik açarım.
Tú también tírate, Gandalf, o te doy un tiro.
Pekala, sen her şeyi yer misin yoksa sadece...
A ver... ¿ Comes de todo o eres de los que sólo se hinchan a hamburguesas?
Tabii, sen benim abim misin yoksa babam mı diye çözmeye çalışıyordu kız.
Ella quería saber, si eres mi hermano o mi padre.
Bu uh... iki yol geldiğinde bir... bilirsin, bir T yaparak bir araya gelip, ve sen bunu... Bodruma gitmek için sola mı yoksa sağa mı döneceğim?
Es uh como cuando dos caminos llegado son ya sabes, ven juntos en una T, y no ¿ Me voy a la izquierda o derecho a ir al sótano?
Sütlerini sen mi sağıyorsun yoksa başka insanlara mı yaptırıyorsun?
¿ Las ordeñas tú mismo u otras personas lo hacen por ti?
Sen dediğimi yap, ve acele et, yoksa bizi öldürecekler.
Haz lo que digo... y date prisa.
Atacagin dügümde ip dört kez mi, bes kez mi yoksa alti kez mi dolanacak, sen karar vereceksin.
Tú decides si hacer cuatro cinco, o seis vueltas en cada uno de los nudos.
T.S. Spivet sen misin? Yoksa baban mı?
¿ Eres tú T.S. Spivet... o es tu padre?
" yoksa onu sen mi onarmaya çalışırsın?
¿ O es que quiere tratar de arreglarlo?
Peki, kim daha salak? Sen mi, yoksa o mu?
Entonces, ¿ Quién es más tonto, tú o él?
Sen bir mühendis misin yoksa bir zenci misin?
¿ Eres un ingeniero o un negro?
Hikâyeyi sen mi anlatacaksın yoksa bitireyim mi?
¿ Quieres contar tu la historia o debería terminarla yo?
O mu seni kullanıyor, yoksa varolmayan kariyerin için sen mi onu kullanıyorsun?
Claramente te está utilizando. O tú lo estás utilizando para ayudar tu inexistente carrera.
Biri yoksa da sen mutlu olmuş olursun.
Si no hay nadie, te alegrarás.
Sen en iyisi kenara çekil yoksa hatırın matırın kalmayacak.
Y mejor paso que de, o bien i'l abandones a los modales,
Sen beni yeriyor musun, yoksa övüyor musun, Müfettiş?
¿ Eres PRAIS ng mí o zumbido me ng, Inspector?
Sen buraya dağlara mı yoksa kızlara tırmanmaya mı geldin?
¿ Has venido aquí para escalar montañas o chicas?
Sen hep böyle güzel miydin, yoksa... büyüleyici miydin?
¿ Siempre estas hermosa o esto es la magia de los tiempos?
Bunu başka biri mi yaptı yoksa gerçekten benmiyim bilmeliyim. Bunu sen yapamazsın.
Necesito saber si alguien más está haciendo eso, o si es realmente yo.
Sen bu yabancıyı nasıl boyadığını unuttun mu yoksa?
¿ Haz olvidado como coloreaste a este extraño?
Sen mi aşağıya geleceksin, yoksa biz mi yukarıya çıkalım?
¿ Vas a bajar o debemos subir?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]