English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Ç ] / Çalıntı

Çalıntı translate Spanish

3,876 parallel translation
Çalıntı.
Ha sido robado.
Çalıntı bir arabayı çaldı.
Robó un coche robado.
Çalıntı olduğu bildirilmiş.
Ha sido reportado robado.
Çalıntı mal satmak uzun vadeli bir iş değilmiş galiba.
Gracioso, ser un revendedor no parece ser un trabajo de largo plazo.
Çünkü sana çok kızgındım ve çalıntı kokainin parasını oraya buraya saçmaya karar verdim.
Porque estaba enfadado contigo, y decidí gastar todo el dinero de la coca que robaste en ello.
Muhtemelen manyetik şeridi çalıntı bir karta aittir.
Probablemente copiaron la banda magnética de una tarjeta de crédito robada.
Geçen sene, araba hırsızları çalıntı mallarını yakındaki bir bölgede satıyordu.
El año pasado, los ladrones de automóviles vendieron su botín cerca.
Yaklaşık 17 dakika sonra kendilerine gelecek ve yine bu şehirdeki her çalıntı mal satıcısını indirecek yetenekleri olacak.
En unos diecisiete minutos, se despertarán con la habilidad de doblegar a cualquier otro perista de esta ciudad.
Çalıntı mal bulundurmaktan tutuklanmış.
Arresto, por posesión de bienes robados.
Çalıntı mal satma girişiminden hüküm giymiş.
Sentencia, por intento de venta de bienes robados.
- Bu adam çalıntı mal satıcısı.
Este tío es un perista.
Ki bu da piyasada yeni bir çalıntı mal satıcısı aradığı anlamına gelir.
Lo que significa que estará buscando a otro perista.
Küçük hırsızlıklar, haneye tecavüz, soygun, küçük hırsızlıklar. Çalıntı araba.
Robo menor, allanamiento, robo, robo menor.
Sanırım, sen çalıntı testleri satarken... Wilkie'yle sahte kimlikler yaparken,... veya kumar borçlarını ödemek için eşyalarını satarken birisi fotoğraf makinesiyle etrafta olmadığı için şanslısın
Así que supongo que eres afortunado porque nadie estuviera por allí con una cámara cuando estabas vendiendo exámenes robados, haciendo falsos D.N.I. con Wilkie o cuando estabas vendiendo tu equipo para pagar tus deudas de juego.
Constantin, çalıntı araba işi yapıyor.
- Constantine corre las tiendas chop.
Çalıntı araba işleri de benim olmak üzere.
Estoy a punto de poseer las tiendas chop también.
Çalıntı eşyalara dair bir iz yok ve hesabına para akışı da yok yani eğer bu işten para kazanıyorsa, buna dair hiç bir kanıt yok.
No hay rastro de lo robado, y no hay aumento de efectivo en su cuenta, si ganaba dinero con esto, no hay evidencia.
Çalıntı bir elbise ve aşırdığın o maske ile seni tanıyamayacağımı mı sandın?
¿ Creíste que con un vestido robado y hurtando una máscara... evitarías que te reconociera?
Hayır, araba çalıntı.
No, el auto no está limpio.
Bu espriler çalıntı!
¡ Son chistes robados!
Çalıntı et satan biri için arama emri varsa bize göredir.
No si tienes una orden de detención por vender carne robada.
Çalıntı değil, tütsülenmiş domuz eti.
No, jamón ahumado.
Çalıntı olduğunu bilmiyordum.
No sabía que era robada.
Telefon çalıntı değldi, kurbanımıza aitti.
El teléfono no era robado. Pertenecía a nuestra víctima.
Çalıntı malla bulunma, ikinci dereceden.
Posesión de propiedad robada, segundo grado.
Çalıntı malla yakalanmışsın, Macy.
Estabas en posesión de mercancía robada, Macy.
Natasha'nın odasında bulduğumuz, çalıntı mallar son iki seferde, çevredeki evlerden çalınan eşyalarla uyuyor.
Los bienes robados que recuperamos en la habitación de Natasha corresponden a dos recientes los robos en las casas feligreses.
Çalıntı mallarla ilgili yakayı ele verdin.
Eras cuello de los bienes robados.
Yağma, çalıntı mal?
Loot, bienes robados?
Alır, ve Red Hook'taki küçük bir içki dükkanı üzerinden çalıntı mal satar.
Compra y vende mercancía robada a cabo de una bodega en Red Hook.
İyi haber, TLK çalıntı madalyonları iade edecek.
Buena noticia. La CTL devolverá todos los medallones robados.
Melanie bir yıl önce ev çalıntı mücevherlerle dolu diye tutuklanmıştı.
Melanie, hace un año fue arrestada... por guardar joyas robadas de la mafia.
Bilirsin, biraz kara borsa, çalıntı mal filan.
Ya sabe, algo de mercado negro las típicas cosas robadas.
Çalıntı mı?
¿ Robado?
Altın çalıntı, araba değil.
El oro fue robado, no el auto.
Ama sadece üzerinde çalıntı mal bulundurma suçundan, 2011 yılında tutuklanmış.
Aun así fue arrestado en 2011 por el mero cargo de posesión de propiedad robada.
Bağlılığı göstermek için çalıntı bir alyans gibisi yoktur. - Kız hakkında bir bilgi var mı?
Nada habla de compromiso como un anillo de bodas robado. ¿ Hay algo de la chica?
10 dakika önce çalıntı bir araba merkez tünelden geçerken kart okuttu.
Hace diez minutos, un coche usó su pase en el túnel Midtown.
- Çünkü çalıntı.
- Porque es robado.
Hazır olun. Bu telefonun parası JJ'ye çiçek gönderilen aynı çalıntı kredi kartı ile yapılmış.
Se pagó con la misma tarjeta robada que se usó para comprar las flores de JJ. ¿ Qué?
Hırsızlık, gasp, çalıntı mal ticareti, sarhoşken kavga çıkarmak...
Asalto, robo con violencia, comercio de bienes robados, peleas de borrachos...
Yani çalıntılar.
Así que son robados.
- Evet? Kurbanın aracının VIN numarası ve plakası çalıntı olarak bildirilmiş. *
El número del bastidor y la matrícula del coche de la víctima son de un coche robado.
Dolandırıcı güvenlik zaten çalıntı elmasları çalmış ki ; Oscar kendisini aklamak dışında başka ne yapabilir?
El guardia de seguridad robó unos diamantes robados... ¿ Qué otra cosa podía hacer Oscar si no encargarse del asunto él mismo?
Buraya gelip işini yapmaya çalışmak sıkıntılı olmuyor mu?
¿ Estás bien trabajando aquí, y todo eso?
Pekâlâ, o zamanlar orada çalışanlarla konuş ve kayıtlarını daha ayrıntılı incele.
Está bien, habla con todo el mundo que trabajaba allí por ese tiempo y sigue investigando sus registros.
Burada çalışmayan biriyle hastalarla ilgili ayrıntıları mı paylaşıyorsun sen?
¿ Qué haces compartiendo detalles de pacientes con alguien que no trabaja aquí?
Aslında bunu da anlamadıklarını düşünüyorum çünkü onun, bu alıntıya güzel dediğini zannediyorlar fakat söylemeye çalıştığı şey açıkça benim fotoğrafımın güzel olduğu.
En verdad, creo que tampoco entienden esto, porque creen que ella dice que la cita es hermosa. Pero claramente está diciendo que mi fotografía es hermosa.
Kendine bir iyilik yap ve o yıkıntının altına mümkün olduğunca girmemeye çalış.
Y apártate de ese desastre todo lo humanamente posible.
O yorumlar ben karşı taraf için çalışırken, belediye başkanlığı seçim kampanyasında görev aldığımda yazdığım bir nottan alıntılanmıştı.
Esos comentarios fueron sacados de un acta de oposición que escribí durante la elección a alcalde cuando trabajaba para la oposición.
Bu büroda çalışmış herkesin ayrıntılı raporlarını istiyorum. Siviller de dahil.
Quiero un reporte completo de cada persona que trabajó en esta oficina civiles, también.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]