English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Ü ] / Üvey babam

Üvey babam translate Spanish

322 parallel translation
Evet, o üvey babam.
Sí, es mi padrastro.
Dick, bu üvey babam Profesör Humbert.
Dick, te presento a mi padrastro, el profesor Humbert.
Lütfen üvey babamın ölümünü açıklığa kavuşturun.
Por favor, esclarezca la muerte de mi padrastro
O benim üvey babam ve o istemedikçe geri dönmem. Anlıyor musun beni?
Es mi padrastro, y si él no lo pide, jamás volveré.
Ama üvey babamı da evlatlık edindi ikimiz birden onun yerine geçemeyiz, değil mi?
Pero ha adoptado a mi padrastro y los dos no podremos sucederlo, ¿ verdad?
Yalnızca gerçek babamı değil üvey babam Tiberius'u da öldürdüm.
No sólo acabé con mi padre natural, también maté a mi padre adoptivo, Tiberio.
Bu üvey babam.
Este es mi padrastro.
O benim babam değil, üvey babam.
Es mi padrastro.
Ben onunla oturmazdım, ki ben de üvey babamı öldürdüm.
Yo no me sentaría con él, y maté a mi padrastro.
Sanırım kötü bir üvey babamız oldu.
Creo que tenemos un terrible padrastro.
Büyükanneme gitmeme izin vermeyerek beni cezalandırdı. Neden derseniz, üvey babam beni yetiştirme işini devralmaya karar verdi
Me castigó no dejando que volviera con mi abuela... motivo por el cual mi padrastro decidió hacerse cargo de mi educación.
Bir keresinde, üvey babam o kadar kötü vurmuştu ki, yere yapışmıştım.
Una vez me golpeó tan fuerte que tuve que arrastrarme por el suelo.
Neden derseniz, üvey babam beni yetiştirme işini devralmaya karar verdi
Mi padrastro decidió encargarse de mi educación,
Bir keresinde, üvey babam o kadar kötü vurmuştu ki, yere yapışmıştım.
Una vez me pegó hasta que caí al suelo.
Çünkü üvey babam durmadan beni sıkıştırıyordu.
Porque mi padrastro intentó sobrepasarse conmigo.
O benim üvey babam. Hala ayyaş mı?
¿ Sigue siendo un borracho?
- Hayır, üvey babam.
- No, es mi padrastro.
Hadi! - Umarım bu adam üvey babam olmaz.
-... espero que no sea mi padrastro.
Ondan sonra üvey babam mesleğini Londra'da icra etmek için çalışmalarını bıraktı ve hayatımızı sürdürmek üzere bizi Stroke Moran'daki dedelerinden miras kalan evine getirdi.
Nuestro padrastro abandonó sus intentos... de establecerse como médico en Londres, y nos llevó a vivir a la mansión ancestral... de Stoke Moran.
Daima, üvey babamın vahşi hayvanlara karşı ilgisi vardır.
Siempre, mi padrastro siente pasión... por los animales indios.
Umarım suyu bugün bulur da üvey babam bize hindi alır.
Con suerte, encontraremos agua hoy... Y entonces mi padrastro va a comprar ese pavo.
Bana hep üvey babam gibi davrandın şimdi bunu yapmamam için bir şey söyle.
En todo el tiempo que fuiste mi padrastro si me hubieras dicho algo bueno, no haría esto ahora.
Dün hepiniz, benim ve üvey babamın kıvranışını seyrederek iyi vakit geçirdiniz.
Ayer... todos lo pasaron bien viéndonos violentos a mí y a mi padrastro.
Üvey babam, üvey erkek kardesim ve üvey kiz kardesimle yasiyorum.
Vivo con mi padrastro, mi hermanastro y mi hermanastra.
Bu üvey babam Jerry.
Éste es mi padrastro Jerry.
Dwight'ın üvey babam olduğunu ve onları aradığını biliyor muydu?
¿ Así que él siempre supo que Dwight era mi padrastro... y que llamaría a esos tipos de Pesca y Fauna?
Gus benim üvey babam.
Gus es mi padrastro.
O benim üvey babam.
Es mi padrastro.
Evet, bu üvey babamın topuydu.
Sí. La pelota era de mi padrastro.
Aslında, üvey babam.
aah... ah, en realidad es mi padrastro
Annem yeni intihar etmişti, üvey babam da tekrar hapse girmişti.
Mi mamá se había suicidado. Mi padrastro estaba en prisión.
Hayır, o üvey babam...
- No, ése es mi padrastro.
Ben büyürken, babam evi terk etmişti annem ölmüştü ve üvey babam hapse girmişti.
Digo, cuando yo era niña mi papá se fue y mi madre murió y mi padrastro terminó en la cárcel.
O ve üvey babam iyi birer arkadaş.
Él y mi padrastro son grandes amigos.
- Bu benim üvey babam, gitmeliyim.
Era mi padrastro, tengo que irme.
Thierry, üvey babam.
- Thierry, mi padrastro.
- Evet. Sonuçta üvey babamızın üzerinde iyi bir izlenim bırakmak isteriz.
Después de todo, queremos dar una buena impresión al padrastro.
Sonunda üvey babamızla tanışabileceğiz.
No puedo creer que por fin conoceremos a nuestro padrastro.
Bay Summers, bu benim üvey babam.
El Sr. Summers, este es mi padrastro.
Eski sevgilin benim üvey babam olacak.
- ¿ Tu ex como suegro?
Helge, dostum, Danimarkalı üvey babam, seyirciler senin.
Helge, mi amigo, mi padrastro danés, el público te espera.
Şişman Abbot, üvey babam gözüme bir tane patlattı.
- Hey Gordo Abbot, mi padrastro me golpeó en el ojo.
Evlilik bahanesiyle Kore'ye dönüp üvey annemin kontrolünden kaçarak yatalak babamın farklı isimdeki banka hesabını bulacağım.
Pero si uso la boda como excusa para volver a Corea... puedo evitar el control de mi madrastra. Entonces puedo averiguar a nombre de quién están las otras cuentas de mi padre... y tomar el control.
Babam böyle yaşamayı asla kaldıramazdı. O yüzden üvey annemle konuştu.
Él no podía tolerar vivir en medio de una mentira semejante, y se lo dijo.
Helen hala babamın üvey kardeşi.
Mi madre se lo contó a una tía mía.
Evet, üvey anne ve babam genelde aile düğünlerinde bu şeyleri verirlerdi.
Mis padres adoptivos suelen regalar estos... objetos en las bodas. Sí. Es una costumbre humana.
özellikle mi abuelito... büyükbabam, babam... üvey annem, Dolores, hepinizi çok seviyorum... y Los Vatos Locos.
especialmente a mi abuelito mi abuelo, mi padre mi madrastra, Dolores, a quien amo mucho y Los Vatos Locos.
Babam, kız kardeşim ve üvey annemle aram pek iyi değildi.
Tenía poco en común con mi padre, mi hermana y mi madrastra.
Bir süre sonra ne kadar bilmiyorum üvey ailem beni bir otel odasına götürdü ve babamı göreceğimi söyledi.
Después de algún tiempo, no sé cuánto, mis padres adoptivos me llevaron a un hotel y me dijeron que iba a conocer a mi padre.
Artık üvey babamın çalışmasına gerek kalmamıştı.
para no tener que trabajar.
Ohh, işte babam ve üvey annem geliyor.
Aquí están papá y mi madrastra.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]