Acil olduğunu söylüyor translate French
89 parallel translation
Kendisine rahatsız edilmek istemediğinizi söyledim efendim. Ancak çok acil olduğunu söylüyor.
Je lui ai dit que vous ne vouliez pas être dérangé, mais c'est une urgence.
Acil olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est urgent.
Çok acil olduğunu söylüyor. - Hemen geliyorum.
J'arrive immédiatement.
Acil olduğunu söylüyor.
C'est très urgent.
- Acil olduğunu söylüyor.
- Il dit que c'est urgent.
Sayın Başkan, Sovyet Büyükelçisi, çok acil olduğunu söylüyor.
M. le Président, l'ambassadeur soviétique veut absolument vous parler.
Acil olduğunu söylüyor.
C'est urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
Elle dit que c'est urgent.
Meselenin acil olduğunu söylüyor
Il dit qu'il s'agit d'une affaire urgente.
- Acil olduğunu söylüyor.
Il dit qu'il s'agit d'une urgence.
- Acil olduğunu söylüyor.
- C'est urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
Elle dit que c'est une urgence.
Acil olduğunu söylüyor. Jack'le ilgili bir şeymiş.
C'est à propos de Jack.
Böldüğüm için gerçekten çok özür dilerim, fakat kızınız telefonda ve acil olduğunu söylüyor.
Désolée de vous interrompre. Un appel urgent de votre fille.
Üniversiteden Andres acil olduğunu söylüyor.
Andres, de l'université, veut vous parler d'urgence.
Acil olduğunu söylüyor efendim.
Il dit que c'est urgent, Monsieur.
Acil olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est une urgence.
- Karın, acil olduğunu söylüyor.
- C'est ta femme, c'est urgent.
- Acil olduğunu söylüyor.
- Elle dit que c'est urgent.
Amirim, böldüğüm için kusura bakmayın. Ama Komiser Flynn birinin yeni kanıtlarla geldiğini ve acil olduğunu söylüyor.
Chef, désolé mais le lieutenant Flynn affirme qu'une personne a de nouvelles preuves et c'est urgent.
- Acil olduğunu söylüyor. - Sonra arayacağımı söyledim.
- Il dit que c'est urgent.
Bay Gold acil olduğunu söylüyor.
M. Gold dit que c'est urgent.
- Acil olduğunu söylüyor, Jim.
- Il dit que c'est urgent, Jim.
- Acil olduğunu söylüyor ama.
- Il dit que c'est urgent.
- Acil olduğunu söylüyor.
C'est urgent.
Çok acil olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
Elle a besoin de toi d'urgence.
Acil olduğunu söylüyor.
L'autre Bartowski. C'est urgent.
Ne olduğunu bilmek istemiyorum. Acil olduğunu söylüyor.
- Je ne sais pas.
Acil olduğunu söylüyor.
Votre fille au téléphone.
Acil olduğunu söylüyor.
Il a dit qu'il ne pouvait attendre.
- Acil olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est une urgence.
Telefonda Max adında bir çocuk var. Acil olduğunu söylüyor.
Il y a un garçon au téléphone qui s'appelle Max.
- Acil olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est urgent.
Meclis Üyesi Russo geldi. Acil olduğunu söylüyor.
M. Russo, il dit que c'est urgent.
Sayın Başkan, Ajan Navarro arıyor. Acil olduğunu söylüyor.
Monsieur le Président, Agent Navarro sur la ligne.
Bay Doyle acil olduğunu söylüyor.
M. Doyle dit que c'est urgent.
Acil oldugunu söylüyor.
Il dit que c'est urgent.
Joey, doktorun acil durum olduğunu söylüyor.
- Une urgence.
Şey, ne kadar acil bilemem ama bana yazdığı mektupta durumunun perişan... olduğunu söylüyor.
Je ne sais pas si c'est une urgence mais elle m'a écrit qu'elle était... malheureuse.
Kesinlikle acil bir durum olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est très urgent.
Acil bir durum olduğunu söylüyor.
Elle dit que c'est urgent.
Çok acil ve önemli olduğunu söylüyor.
Elle dit que c'est extrêmement urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
- Elle dit que c'est urgent.
Bu binadaki acil durum hazır kıta ekibi bize acil bir durumun olduğunu söylüyor.
Voici le topo. On va nous fournir des infos sur une urgence.
- Jeremy 3. hatta, acil olduğunu söylüyor.
C'est urgent.
Acil olduğunu söylüyor.
- M. Gopnik...
Acil Müdahale Ekipleri durumunun stabil olduğunu söylüyor.
Son état est stable.
Acil bir durum olduğunu söylüyor.
C'est urgent.
Acil bir durum olduğunu söylüyor efendim.
Elle dit que c'est urgent, Monsieur.
Acil ve kişisel bir konu olduğunu söylüyor.
Il dit que c'est personnel et d'une extrême importance.