Adım bu translate French
5,097 parallel translation
- Adım Burton Guster bu da ortağım, Laika, the Space Sog.
- Mon nom est Burton Guster et voici mon partenaire, Laika, le Chien de l'Espace.
Merhaba, benim adım bu.
Oh, salut. Mon nom est ceci.
Adım bu, Guy Lapointe ve 20 yıl Quebec Polisi'nde müfettiş olarak çalıştım.
C'est mon nom, Guy LaPointe. J'ai été pendant 20 ans inspecteur à la Sûreté du Québec.
İsterseniz soruşturabilirsiniz, doğru adım bu, vesaire vesaire.
Vous êtes d'accord avec l'enquête, c'est la bonne chose à faire, etc.
Benim adım bu.
Oui, c'est mon nom.
İşte başlıyoruz. Adım Roger Moore. Şimdi eskisinden çok daha yaşlıyım bu yüzden bir mevki...
Mon nom est Roger Moore, et je suis plus âgé qu'avant... je n'ai pas fini, Steve, ne m'interromps pas en présence de ton fils.
Bu halka açık alanda "Florentine" adıyla bilinen bir İnbot var mı?
- Et l'unité "Florentine" s'y trouve?
Bu işin en büyük mükafatlarından biri bir sonraki büyük adımın nerede veya kim tarafından atılacağının meçhul olmasıdır.
L'un des attraits de mon travail est de ne pas savoir d'où viendra le prochain bond en avant et de la part de qui.
Bu adamın bir adım ilerisinde olabilirsek sırada kimin olduğunu bulabiliriz.
Si on peut garder de l'avance sur ce gars et trouver qui sera le prochain.
Benim kurduğum şirkete bu adı mı verdiniz?
C'est comme ça que vous appelez maintenant la société que j'ai bâtie?
Kirlettiğin benim adım, ayrıca bu şehirde bir itibarım var.
C'est mon nom que vous salissez et j'ai une réputation dans cette ville.
Bu gece ve önümüzdeki her gece için hayatımı ve onurumu Gece Nöbeti'ne adıyorum!
Je voue mon existence et mon honneur à la Garde de Nuit, pour cette nuit-ci comme pour toutes les nuits à venir.
Eğer bu olaydan başım boynumun üzerinde ayrılabilirsem belki bir gün onun adına Kuzey'i yönetebilirim.
Si j'arrive à sortir d'ici avec la tête sur mes épaules, je pourrais un jour gouverner le Nord en son nom.
Bu benim ikinci adım.
C'est mon deuxième prénom.
Bu yüzden enerjinin korunumu yasası adına suratım üzerine bahis oynamaya istekliydim.
C'est pourquoi j'étais prêt à parier ce visage sur les lois de la conservation de l'énergie.
Bu adamı bulabilmek için Dr. Pierce ile adım adım, olan biteni gözden geçirelim.
Pierce et moi reviendrons sur ses pas, voir si nous pouvons trouver cet homme.
- Hayır, hayır, 20 adım, bu olmalı.
- Non, non. 20 pas. C'est ici.
- Bu sabah 11 : 06'da Bay Logan, Arie Grossman adında bir avukatla randevusu olduğunu hatırlatan bir mesaj almış.
- Ce matin à 11h06, M. Logan a reçu un appel lui demandant de confirmer un rendez-vous avec un avocat du nom de Arie Grossman.
Bu ilişki, adı her ne ise kızım için hiç iyi değil.
Cette chose, quelle qu'elle soit, Ce n'est pas bon pour elle.
Bu hayvan kim bir adım bile yaklaşamadık.
On est encore loin de trouver qui est ce monstre!
Benim adım Myka, ve bu da...
Hé bien, mon nom est Myka, et, euh, c'est...
Ben daha iyi bir insan olmaya çalışıyorum bu benim için büyük bir geri adım.
J'essaie d'être une meilleure personne. C'est un énorme pas en arrière.
- Evet, tatlım. - Benim büyükannemin adı da bu.
Ouais, mamita.
Beni dinle, Seni arka bahçemde çırılçıplak dans ederken gördüm daha bu kadardın, adım gibi eminim ki, bu geyler o tarafa itilmiş.
Écoute-moi bien, je t'ai très souvent vu danser tout nu dans le jardin derrière chez moi quand t'étais pas plus haut que ça. Je te le dis tout de suite, crois-moi, ces gays-là, ils en ont vu d'autres.
Bu yüzden LGSM'in ( LGMD ) adına Cliff konuşma yapacak.
Cliff va maintenant parler au nom des L.G.S.M.
İşi bırakıp neredeyse tüm ülkeyi etkileyen bu harekete adım atılalı neredeyse bir yıl olacak. Joe!
Il y a presque un an jour pour jour, ils ont cessé le travail et entamé une action qui aura durablement affecté...
Canım, bu bir sonraki adım.
Ma chérie, c'est une étape.
Bu onun adı mıydı?
C'était son nom?
Bu delikte binlerce yıl kaldım. Bağışlanmaktan ve adımı temizlemekten başka hiçbir şeyi düşünmedim.
J'ai été enfermé dans ce trou pendant des milliers d'années, en ne pensant à rien d'autre que la rédemption, d'amender mon nom.
Bu arada gerçek adım Victoria.
Au fait, mon vrai prénom est Victoria.
Bu aile adına hepimiz fedakârlıklar yapıyoruz Rebekah ama şunu bil ki asla senin ya da Niklaus'un karşısında durmam ben.
On fait tous des sacrifices au nom de cette famille. Mais je ne m'élèverai jamais contre toi ou Niklaus.
Şimdi geri adım atarsak, bu işlerimiz için hiç iyi olmaz.
Et si on revient en arrière maintenant, ce serait un mauvais calcul.
Ryan, muhbirlerimden biri Diego Diaz adında bir Meta üyesini aldığınızı duymuş. Doğru mu bu?
Ryan, mes sources dans la rue m'ont dit que tu as arrêté un membre des Metas appelé Diego Diaz.
Bütün bu Adam meselesinden adım hasarlı mala çıktı.
L'affaire d'Adam m'a vraiment fait du tort. Non.
Az önce gördüğüm av çılgınlığına bu adı mı veriyorsun sen?
Ça explique la frénésie de la presse que je viens de subir?
Efendim, bu adımın daha çok erken olduğunu düşündüğümü söylemem gerek.
- Monsieur, je dois dire, je crois que c'est prématuré.
Bu çılgınca, bir tanesi bir adım önünde.
Il y en a une à trois pas et demi en face de toi.
Etik anlamda bu cinayeti önlemek için adım atmaya yükümlüyüm.
Selon l'éthique, je suis obligé de faire en sorte que ça n'arrive pas.
Adını Video Dükkanı denilen harikulade bir mekanda saatler harcamak zorundaydınız... ve bu harika bir şeydi.
Mec, Barry et Erica m'ont vraiment bouleversé. Est ce que je suis rigolo? Est ce que les gens rient de moi, plutôt avec moi?
Belki öyle biriyimdir ki bu bara adımımı atmadan önce herkesin öldüğüne emin olan biriyimdir.
Peut-être que je suis quelqu'un qui peut, euh, s'assurer que chaque personne dans ce bar soit morte avant même d'avoir franchi la porte.
Bana bir ad vermek için söyle ve ben bu yapmayacağım.
Dites lui que s'il me donne un nom je ne le ferais pas.
Bak bu hikâye Dana için oldukça büyük bir adım.
Regardes, Cette histoire est une grande chance pour Dana.
Demek istediğime geri dönersek ; bu Dana'nın hayatı için önemli bir adım.
Retour à mon point- - c'est la plus grande histoire de sa vie.
Bu bilgiyi "İyi ki Öğrendim" adı altında saklayacağım.
Je vais aller de l'avant et classer ça dans "Bon à savoir".
Bir adım daha atarsan bu iş biter!
Fais un pas de plus, et c'est fini entre nous.
Bu teklif seninle veya sensiz gerçekleşecek, öyleyse ya bir adım öne çık ya da bir adım sola kay, Çünkü bu tren istasyondan ayrılıyor.
Cette demande se fera avec ou sans toi, alors monte à bord ou fais un pas à gauche, parce que ce train quitte la gare.
Bu ikisi hızlı ilk yardım adında bir şeyler zırvalıyordu.
Ces deux-là nous ont montré leur connerie de massage cardio-rapido.
Sanki bu yeterince kötü değilmiş gibi, bir de benim adımı şakıdın. Bak Raylan.
Et comme si ce n'était pas assez, tu arrives ici et tu écris mon nom partout sur les murs.
Artık bilgisayarların ve onların suistimalinin olduğu yeni bir çevreye adım atıyoruz, ve bu çizgilerin tam olarak nerede durması gerektiğini bilemiyoruz.
quelle est la ligne de démarcation entre les infractions moins graves et les infractions les plus graves? Nous entrons maintenant dans un nouvelle ère, celle de l'informatique et de ses abus, et nous n'avons pas encore une vision claire de l'endroit où se situe la limite, parce que nous sommes seulement en train de le déterminer.
Hakkında yakalama emri var. Bu yüzden de yaklaşık iki yıldır ABD topraklarına adım atmıyordu.
Les mandats sont activés, c'est pour ça il n'est pas venu en Amérique depuis 2 ans.
Biz buraya sadece Bay Kimura ile bu sabah erken saatlerde öldürülen....... Madison Pryce adında bir kadın hakkında konuşmak için geldik.
Nous ne faisions que parler à M. Kimura d'une femme du nom de Madison Pryce, qui a été tuée ce matin.