Ama bu yeterli değil translate French
177 parallel translation
Ama bu yeterli değil.
Mais ce n'est pas assez.
Hepsi bu. Ama bu yeterli değil.
Buvons à ce qui vaut la peine :
Ama bu yeterli değil.
Mais ce n'est pas suffisant.
Ama bu yeterli değil gibi görünüyor.
mais cela semble insuffisant.
- Evet, ama bu yeterli değil.
Ça ne suffit pas.
Gerçekten çok iyi dinliyorlar, Wallenberg, ama bu yeterli değil. Amatör olarak gelmişler.
Elles sont au garde à vous comme il faut, Wallenberg, mais ici ça ne suffit pas.
Çekiciliğiniz ortada. Ama bu yeterli değil.
Si, mais ça ne suffit pas.
Ama bu yeterli değil, Sam.
Mais ça ne suffit pas.
Koker köpeğine iyi davrandığına eminim. Ama bu yeterli değil.
Je suis sûr qu'il adore son chien, mais ça ne suffit pas.
Ama bu yeterli değil.
Ça ne suffit pas.
Ama bu yeterli değil.
Mais cela ne suffit pas.
Ama bu yeterli değil.
Il n'y a pas assez.
Test sonuçlarımın çok iyi olduğunu öğrendim. Ama bu yeterli değil.
J'ai su hier que j'avais bien réussi les tests.
Benimle birlikte olmak istediğine inanıyorum ama bu yeterli değil.
Je crois que tu veux être avec moi, mais... ça ne suffit pas.
- Ama bu yeterli değil.
- mais ça ne suffit pas.
Ama, Donna, seni seviyorum ben de seni seviyorum, ama bu yeterli değil.
Mais, Donna, je t'aime. Je t'aime, aussi, Eric. Mais ce n'est pas assez.
- Ama bu yeterli değil.
- C'est pas suffisant.
Ama bu evde ömür boyu misafir kalması için yeterli değil. Altı haftadır buradalar.
Mais quant à rester chez moi à vie... ça fait déjà six semaines.
Bu yeterli sebep değil ama, bunu da geçelim.
Un peu faiblard, mais bon, passons.
- Biliyorum Bill ama bu rol için yeterli değil.
Je sais Bill, mais ce n'est pas suffisant pour ce rôle.
Subaylardan yardım istedim, ama bu da yeterli değil.
Même avec l'aide des officiers, ça ne suffira pas.
Evet, ama bu kadarı yeterli değil.
- Ce n'est pas assez.
- Ama bu değil! Yeterli yer olmalı!
Bon, ça suffit!
Seviye. Bu oldukça hızlı ama yeterli değil.
C'est rapide, mais pas assez.
Ama bu yeterli değil, değil mi?
Il faut leur donner un peu des anciens succès qui t'ont rendu célèbre.
Bu etkileyici değil, ama yeterli.
C'est pas impressionnant, mais adéquat.
Ama bu şov, Broadway için yeterli değil.
Mais ce show n'est pas assez bon.
Ama eminim ki bu Oyuncak evinizi dağıtmak için yeterli değil miydi?
- Mais ce n'était pas suffisant... - Pour que tout s'écroule?
Sadece simgeleri ve küçük parçaları okuyabiliyorum, usta, ama bu teknikleri anlamak için pek yeterli değil.
Avec ces seuls fragments, je ne comprends pas les techniques.
Belki bütün istediğim, ya da hayalini kurduğum şey bu değil... ama bu kadarı da yeterli olacak.
Peut-être je voulais davantage, ou je rêvais à plus, mais ça me suffira.
Ama bu senin için yeterli degil.
Mais ça te suffit pas.
Çok iyi bir cerrahsın Peter, ama bu Pediyatri için yeterli değil.
Vous êtes un chirurgien très doué, Peter, mais ça ne suffit pas pour la pédiatrie.
Toplumun....... endişelendiği bir şey bulup ona yükleniyorlar. Ama bu, birisini karalamak için yeterli değil.
Mais cela n'excuse en rien de calomnier autrui...
Evet belki Poe ile aramız pek iyi değildi. Ama bu vücuduna iki kurşun yemesi için yeterli sebep değil.
Même si Poe et moi, on n'était pas exactement copains... ça ne justifie pas de le plomber.
Ama bence bu yeterli değil.
Elle doit monter sur la scène du monde avec des lettres de créances parfaites.
Ama sadece bu yeterli değil tabi.
Bref, ça suffit comme ça.
Hep işleri yoluna koyduğunu düşünüyorsun ama bu yeterli olmuyor değil mi?
Tu t'occupes toujours de tout. Mais c'est jamais assez.
Bu Michigan Eyaleti için yeterli olabilir ama benim için değil.
C'est l'avis de l'Etat du Michigan, mais pas le mien.
Bu yeterli değil Ben. Tamam adam müzikten anlıyor ama bu onu işlemek için yeterli sebep değil.
Quand bien même nous partageons les mêmes goûts musicaux, c'est loin d'être une raison de faire ce reportage.
Senin için herşeyi yapardım, ama bu senin için yeterli değildi değil mi?
Je ferais tout pour toi mais ça ne te suffit pas.
Ve bu yeterli olduğunu umuyoruz. Öyle değil Ama ya
Et j'espère que ça suffira.
Ama bu yeterli değil. Buna izin vermediğin sürece değil.
Pas tant que tu l'ais décidé.
Bu yüzden kavga etmeyin. Yiyeceğinizi ziyan etmeyin. Yeterli miktar var ama ziyan edecek kadar da değil.
Alors, ne vous battez pas.
Bu yeterli değil, ama yapılmalı.
C'est pas assez, mais ça devrait le faire.
Kim bilir, ama bu gitmek için yeterli bir sebep değil mi?
Qui sait? Mais n'est-ce pas une raison suffisante pour y aller?
- Teşekkürler, ama bu yeterli değil.
Merci, mais ça suffit pas encore.
Biliyorum bu yeterli değil, ama bu işin arkasında daha fazla bir şeyler olduğunu hissediyorum.
C'est déjà pas mal, mais j'ai l'impression qu'il y a autre chose.
Uluslar arası ortaklık mümkün olduğu kadar çabuk ilaç sağlıyor ama bu, felaketten kurtulmayı düşünen Etiyopyalı mülteciler için yeterli değil.
La communauté internationale fournit des médicaments aussi vite que possible Mais cet apport ne suffit pas pour éviter le désastre que les réfugiés éthiopiens pensaient pouvoir fuir
Ama bu yeterli değil.
C'est insuffisant.
Ama, yine de, bu yeterli değil gibi görünüyor.
Mais d'une certaine façon, ça ne semble pas être assez.
Ama, yine de, bu yeterli değil gibi görünüyor.
Mais il semblerait que ça ne soit pas suffisant.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23