Aslında bu translate French
9,391 parallel translation
Aslında buraya gelmemin sebeplerinden biri de bu.
Ouais, c'est une des raisons pour lesquelles je suis là.
Aslında bu sürekli başıma geliyor.
Honnêtement, on me le dit souvent.
Aslında bu... harika olur!
Ce serait... génial!
Aslında bu, benim istediğim adamın özellikleri.
- c'est exactement tout ce que je veux chez un homme.
Aslında bu şoklama cihazının ayarları ile oynandı yani sizin deneyimlediğinizden bir miktar fazla hissediliyor.
Ce générateur de choc a été en fait adapté pour que les décharges soient juste un peu plus fortes que les décharges que vous avez reçues.
Aslında bu iyi çünkü az önceye kadar aklıma gelmemişti.
C'est bien, parce que jusqu'à maintenant, je n'avais pas pensé à lui.
Aslında bu sabah Afrika'ya çağrıldı.
Il a été appelé en Afrique ce matin.
Aslında bu doğru değil hanımefendi.
En fait, c'est faux, Madame.
Seyirciler arasından bir gönüllü seçeceğim ama aslında bu kişi bir oyuncu olacak.
Je prends une femme dans le public, sauf qu'elle est complice.
Aslında bu FileTom Selleck ama işimizi görür.
Ron Swanson. En fait, c'est Tom Sell-oik, mais, vous savez, c'est assez proche.
Aslında bununla ilgili çok plan yaptım, bir nevi bu benimle ilgili yani.
En fait, j'ai tellement planifié tout ça, que j'ai l'impression que ça me concerne.
- Aslında bu küçük, güzel bir parti.
Elle est sympa cette fête. Oui.
Aslında bu bir kadın rapçi için dahice bir isim. Naber ya?
C'est un super nom pour une rappeuse.
- Aslında bu doğru.
C'est vrai.
Aslında bu tarz şeyler iş üstünde öğrenilir.
Pour moi, ça s'apprend sur le terrain.
Aslında bu pek benim bölümüm değil.
Les commandes ne m'incombent pas.
Aslında bu söylediğime katılmıyorum.
Et tu mérites moins, vu ton âge.
Aslında bu bozuk.
En réalité, celui-ci est cassé.
Epey ilginçtir aslında. Tabii bu işlerle içli dışlıysanız.
C'est intéressant quand on est dans ce genre de boulot.
Bugün buraya geldiğimize sevindim aslında çünkü iyi bir şey bu.
Je suis heureux que nous soyons venus aujourd'hui, nous tous, parce que c'est bien.
Ve Hazreti İsa hakkında bildiğiniz her şeyin doğru olmadığını ve gerçek tanrının aslında bir insan olduğunu tek gözünün, pelerininin, geniş kenarlı bir şapkasının olduğunu ve bu adamın, Odin'in tüm kalplerdeki sırları ve tüm insanların kaderini bildiğini düşünün.
Ensuite, imaginez que tout ce que vous saviez de Jésus Christ est faux, et que le vrai Dieu est un homme avec un seul œil, une cape, un chapeau à larges bords, et que cet homme, Odin, le Père de toutes choses, connait le secret dans chaque coeur et la destiné de tous.
Biliyorsunuz, bu insanlar aslında onlara önemliymiş gibi davranmanızdan hoşlanırlar.
Vous savez, en fait ces mecs-là aiment être traitées comme des gens normaux.
Dedikleri doğru aslında, biliyorsun.. ... herkes için birisi var bu dünyâda, senin için bile.
Alors c'est vrai, on a tous une âme sœur.
Bu çam ağaçları aslında taşların etrafında bir çeşit desen halinde ve bir de, uh, her birinde antik metal başak.
Ces pins en faite forment un espèce de schéma autour des pierres, et il y a une, heu, pointe de métal sur chacune d'entre elle.
Aslında, bu doğru değil.
En faite, c'est pas vrai.
Uh, aslında, bu yardımcı olmuyor.
En faite, ça n'aide pas.
Aslında Caryn'e yemek konusunda yardım ediyordum, nişan partisi için, ki bu aslında, süpriz olmalıydı, Howard!
J'était en train d'aider Caryn à cuisiner pour la fête de fiançailles qui devait être une surprise, Howard!
Aslında düşündüğün zaman bu kutsal bir şey.
Quand on y réfléchit bien, c'est... une bénédiction.
Bu beni biraz iyi hissettirdi aslında.
Ça me remonte un peu le moral.
Aslında ben bu üçgündür ikinci kutlamamı yapıyorum.
C'est ma deuxième fête en trois jours.
- Bu aslında...
- C'est maintenant connecté...
Yan odada Bay Wallace'a da açıkladığım gibi bu şoklama cihazı aslında laboratuvar deneyleri için... küçük hayvanlar üzerinde kullanılıyor.
Comme je l'ai expliqué à M. Wallace dans l'autre pièce, ce générateur de choc est en fait utilisé sur des petits animaux pour des expériences de laboratoire. Des souris, des rats etc.
Aslında ben de kelime çiftlerini anımsamaya çalıştım devreyi açmış olsalardı ben bu şokları almak zorunda olmazdım.
J'ai même essayé de mémoriser les paires de mots, afin que, si nous devions échanger les places, je n'aie pas à recevoir ces décharges électriques.
Başka bir yerde karşılaşsalar, ya da bu rutinden bir sebeple sıyrılsalar, birbirleriyle konuşurlar, aslında birbirlerini tanıyorlar.
Et s'ils se rencontraient dans un autre endroit, ou si une urgence les sortait de leur routine, ils pourraient commencer à se parler, voire même se connaître.
Aslında, yatırımcı toplantısı yarın sabah o yüzden bu gece ayrılmak zorundayız.
Il y a une réunion des investisseurs demain matin, donc on doit partir ce soir.
Anlıyorum. Bu aslında tamamen size kalmış.
C'est très personnel, bien sûr!
Bayan Ives'a olan bu bezdirici takıntına şaşırmamam gerek aslında.
Je suppose que je ne devrais pas être surpris par votre obsession fastidieuse envers Miss Ives.
Aslında onlar bu dünyadaki en neşeli insanlar.
Ils sont, en fait, les êtres les plus joyeux sur terre.
Aslında küfür etmiyorum, sadece saygısızca konuşmak bu.
Pour être plus précise, je ne jure pas, je blasphème.
Bu dediğini aslında düzeltebiliriz.
Oui, et bien il y a un moyen de régler ça.
Aslında her derde deva bu tavsiye.
C'est en fait un très bon conseil pour tout.
Şu anda sadece varsayım yapıyorum. Ancak Leslie Knope'un bu yaptığı aslında ailesinden nefret ettiğine işaret etmez mi sence de?
Je spécule seulement, mais pensez-vous que les actions de Leslie Knope signifient qu'elle déteste sa famille?
İşte bu yüzden aslında ne istediğimi düşünmeye başladım.
à ce que je veux vraiment.
Hayır, aslında istek listenin başında bambaşka bir şey bulunuyordu. Bu şey de senin en çok sevdiğin şehrin değil. Kendi vampirlerini kullanarak şehrini elinden almak üzereyim.
Quelque chose d'autre occupe le top de ta liste d'envie, et ce n'est pas ta ville favorite parce que je suis sur le point de te la prendre en utilisant tes propres vampires, et tu n'es même pas hors de toi.
Sen böyle düşünmediğini söylediğinde aslında öyle düşünüyormuşsun gibi anlaşılıyor, bu da oldukça kırıcı.
Quand tu dis que je ne le suis pas, on dirait que tu penses que je le suis, ce qui est douloureux.
Aslında, bu yaptığımız iyi bir şey ya bu malı buradan çıkarmak.
En fait, on fait un truc bien en sortant cette came d'ici.
Gerçekliğin o olduğunu sanıyorlar, ama aslında gerçek gerçeklik bu.
Ils croient que la réalité est là-bas, mais c'est ici, la vraie réalité.
Bu çok gibi aslında.
Ça fait beaucoup, je trouve.
Aslında hepsi bu pakette. Ne zaman istersen -
Tout est dans ces dossiers et...
Çünkü aslında akış bu yöne doğru.
Ça marche dans ce sens.
Aslında, babam bu durumda saldırıdan fazlasıyla suçlanırdı büyük ihtimalle ölümcül bir silahla adam yaralamakla.
Papa ne serait pas accusé d'agression, mais de coups et blessures avec une arme improvisée.