Aslında efendim translate French
357 parallel translation
Aslında efendim tehlikeli işlerde çalışanlara iyi para verildiğini duydum.
Les métiers dangereux rapportent plus
Aslında efendim, sorun Fanny Halam.
Eh bien ma tante, Fanny
Aslında efendim, zinciri kıskançlık tamamlar.
En fait, l'un ne va pas sans l'autre.
- Bir şey değil. Lastiğimiz patlamadığı için biraz üzüldüm aslında efendim.
Dommage que nous n'ayons pas eu de roue crevée, Commandant.
Aslında efendim, siz ilk müşterimsiniz.
En fait, vous êtes ma première affaire.
Aslında efendim, o sadece bir kadın değil..... oldukça güzel bir kadın.
Oui, puisque c'est une femme. Très belle, d'ailleurs.
Aslında efendim, herşey biz duştayken bazı salakların devriye gezmemesine bağlı.
Ça peut se faire parce que certains ne patrouillent pas quand on se douche.
Sanırım avantajlı durumdasınız. Aslında efendim, öyle.
Vous avez un avantage sur moi, je le crains.
Hayır efendim. Çok dürüst bir adamdır aslında.
- Non, il est très honnête.
Hayır efendim. Aslında...
Non monsieur, c'est le...
- Aslında, efendim, mumu kendim için yakmıştım.
- Je le faisais pour moi, en fait.
Efendim, bu "sözümona" önceki evlilik aslında çok iyi belgelenmiş bir evliliktir.
Ce prétendu premier mariage est bien documenté.
Aslında şöyle oldu efendim...
- C'est par coïncidence que...
- Aslında o hiç kimse değil, efendim.
Ce n'est personne...
Aslında denizaltı komutanı kepi, efendim.
Souvenir de guerre? Une casquette d'officier allemand.
Hayır efendim, aslında hiç yazamam.
En fait, je ne sais pas écrire du tout.
Aslında, bir öneride bulunmak istiyorum efendim.
Monsieur, j'aimerais vraiment faire une suggestion.
- Aslında hepsi bu kadar değil efendim.
C'est plus que cela...
Efendim, aslında biz...
Un homme de plus et vous me noyez.
Şey, aslında şu aralar pek meşgul değilim efendim.
Je pourrais me libérer.
Evet efendim, size geri kafalı dediğimde aslında bunu demek istemedim... Yalnızca sizin çağınız ile bizim çağı ayıran bir terim anlamında söylemiştim.
J'ai bien réfléchi, et quand je vous ai traité de réactionnaire, je ne faisais qu'employer un mot de ma génération à l'égard de la vôtre.
Aslında kaçan uçurtmaydı efendim, çocuklar değil.
C'est le cerf-volant qui est parti, pas les enfants.
Efendim, aslında ziyaretine geldiğim kişi Susan. Susan mı?
C'est Susan que je suis venu voir.
- Aslında, efendim, biz- - - Kont Von Krolock.
Bien, pour être précis, monsieur... comte Von Krolock.
Evet, aslında, efendim. Filmin geçtiği... zamanın farkındayım. 1878.
Je suis bien au courant que 1878 est l'époque du film.
Aslında hiçbir şey etmem, efendim.
D'ailleurs, je ne vaux rien du tout.
Aslında, efendim...
Au fait...
- Efendim, aslında, ben...
- Monsieur, je...
Aslında Kitai, efendim.
On dit "Kitaï".
Önemli değil efendim, aslında -
De rien, monsieur, c'est...
Aslında, karıma ait. Kayıp eşya bürosu, solda, efendim.
- Renseignements bagages, à gauche.
Aslında tek ihtiyacımız, efendim, bir koç başı.
Nous aurions besoin d'un bélier.
Fakat sen aslında hatanı yapmıştın, efendim, filmi bana verdiğinde.
Vous avez fait l'erreur de me donner le fi lm.
Bay Clayton, efendim. Aslında büyük bir satranç ustasının maçtan önceki akşam dinlendiğini sanmam.
Je suppose que les grands maîtres ne se détendent pas le soir précédant un match.
Ah, aslında, efendim, satranç oyuncuları, yani, önemli olanları hakkında bildiklerime göre, onlar adeta birer dahi imişler.
J'ai entendu dire que les grands joueurs d'échecs étaient comme des génies :
Aslında, efendim, ben şişmanlıyorum ve tereyağımı azaltmaya çalışıyorum.
J'ai pris du poids, je devrais arrêter le beurre.
Size söylemem gerek, efendim, aslında bu kafamı karıştırdı.
Je dois vous avouer que j'étais très confus.
Aslında, efendim, affınıza sığınarak burada kimin bulunup kimin bulunmadığını daha önce araştırdım.
J'ai déjà vérifié qui étaient présents.
Şey, aslında, efendim, şu gözlük.
Ça concerne les lunettes.
Şey, aslında, efendim, Ben görevdeyim.
Je suis de service.
Aslında, efendim, ben cinayet masasındanım.
Je travaille pour la Criminelle.
Şey, aslında, efendim, klor hidrat bulmayı beklemiyorduk.
On ne s'attendait pas à trouver de l'hydrate de chloral.
Aslında, efendim, bu sadece bir rapor sorunu.
C'est juste la procédure.
Doğru. Aslında, efendim, cinayet nedeni ile ilgileniyorduk.
- On recherchait le mobile.
Aslında sekizden az efendim, şuna bakabilirseniz.
- À peine 13. Si vous voulez bien regarder.
Şey, aslında Bay Mountolive ölüyor efendim.
Eh bien à vrai dire, M. Mountolive va mourir, Monsieur.
Efendim, adım Kurbağa Kermit ve reklamınızı okuduk yani aslında zengin ve ünlü olmaya geldik.
Monsieur, je suis Kermit la grenouille. On a lu votre annonce et... On veut devenir riches et célèbres.
Sevgili Pyotr Nikolayevich iki yıldır İtalya'dayım çok önemli olanlar hem mesleğim hem de günlük yaşantım için dün gece bir rüya gördüm efendim kontun tiyatrosunda bir opera sahnelemem gerekiyordu ilk perde heykellerle dolu bir parkta geçecekti ama aslında onlar kıpırdamadan durmaya zorlanan çıplak adamlardı ben de bir heykeldim kıpırdarsam şiddetle cezalandırılacağımı biliyordum çünkü efendimiz ve sahibimiz bizi seyrediyordu havaya kalkmış koluma, sonbahar yaprakları düşerken mermer kaidemden yükselen soğuğu hissedebiliyordum yine de kıpırdamıyordum.
Cher Piotr Nikolaïevich Je suis resté 2 ans en Italie d'importantes années autant pour mon métier que pour ma vie privée. La nuit dernière, j'ai fait un rêve.
Aslında etmiştim efendim.
En effet, monsieur.
Aslında, olur da Bora Bora'ya gelirseniz Peterson kulübesine uğrasınız içkimizi paylaşırız efendim.
D'ailleurs, si vous êtes à Bora Bora, passez me voir, que nous trinquions ensemble.
Şey, aslında o tutuklu değil, efendim.
En fait, il n'est pas en état d'arrestation.
efendim 34795
efendimiz 532
aslında 4149
aslinda 29
aslında öyle 29
aslında evet 75
aslında var 51
aslında bilmiyorum 26
aslında ben 85
aslında yok 26
efendimiz 532
aslında 4149
aslinda 29
aslında öyle 29
aslında evet 75
aslında var 51
aslında bilmiyorum 26
aslında ben 85
aslında yok 26