English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Ağlamayacağım

Ağlamayacağım translate French

162 parallel translation
Ağlamayacağım, söz veriyorum.
- Je ne pleurerai pas, promis.
Artık ağlamayacağım.
Je ne pleure plus.
Bert'le ayrıldınız diye ağlamayacağım.
- Pourquoi pas? Je ne vais pas pleurer votre séparation.
Senin için bir daha asla ağlamayacağım.
Vous ne me ferez plus jamais pleurer.
Ne yaparsan yap ağlamayacağım.
Quoi que vous fassiez, Je ne pleurerai pas.
Ağlamayacağım.
Surtout ne pas pleurer.
Ağlamayacağım. Rezalet de çıkarmayacağım.
Je ne ferai pas de scène, je ne pleurerai pas
Ağlamayı bırakırsan ben de ağlamayacağım tamam mı?
Si vous cessez de pleurer, je m'arrêterai aussi.
Ama ağlamayacağım. Hayır, ağlamayacağım. Çünkü sabah özgür bir adam olacağım.
Je ne pleure pas, je sais que je serai libre demain matin.
Ağlamayacağım.
Je ne parlerai pas.
Ama geri gelmezse de, arkasından ağlamayacağım.
Mais s'il ne revient pas, je ne soupirerai ni ne pleurerai.
Polisten kurtulup haydutların eline düştüm. Sevinçten ağlamayacağım herhalde.
Quitter la police pour trouver des bandits ne me fait pas sauter de joie.
Hayır. Ağlamayacağım.
Non, non.
Gerek yok, artık ağlamayacağım!
C'est fini, les larmes!
Sen gittikten sonra ağlamayacağım.
Je ne pleurerai pas quand tu seras parti.
Ağlamayacağım!
On va nous mettre en prison?
Üzgünüm, duruşmadan sonra artık omzunda ağlamayacağımı söylemiştim.
Je suis désolé. Je voulais arrêter de pleurer sur ton épaule. Je suis désolé.
O yüzden beni mazur gör ama senin için ağlamayacağım Arjantin.
Pardonne-moi si je ne te pleure pas, Argentine.
Bunun için ağlamayacağım! Benim yakışıklım Mister Pierre!
Ça ne me fait rien, je m'en moque complètement.
Belki Louie'yi bir gün sokakta ölü bulacaklar... ve ben ağlamayacağım.
Peut-être un jour, on trouvera Louie mort dans la rue... et je ne pleurerai pas.
Ağlamayacağım.
- Je ne vais pas pleurer.
Ağlamayacağım. Ağlam...
II ne faut pas que je pleure.
- Ağlamayacağım, Roy.
- Je ne vais pas chialer.
Ağlamayacağım, üzülmeyeceğim yada korkmayacağım.
Je ne vais pas pleurer.
Keşke siz de gelebilseydiniz. - Ağlamayacağım.
Je ne vais pas pleurer.
Çünkü bir daha asla ağlamayacağım.
Parce que je ne le referai pas.
Ama ağlamayacağım.
Mais je ne pleurerai pas.
Ağlamayacağım dostum.
Je vais pas chialer.
O yüzden ağlamayacağım.
Je ne pleurerai pas alors. Non!
Ağlamayacağım.
Je ne vais pas pleurer.
- Ağlamayacağım. - Emin misin?
- Je ne pleurerai pas.
Bir daha o kadın için ağlamayacağım ve bir kuruş bile vermeyeceğim.
Je ne pleurerai plus jamais pour elle, et ne lui donnerai pas un centime.
Sağol, ama artık ağlamayacağım.
- Merci, mais je ne veux plus pleurer.
- O ağlayacak. - Ağlamayacağım.
- Elle va pleurer.
Ağlamayacağım.
Je ne vais pas en pleurer.
Hayır, ağlamayacağım.
Non, je pleurerai pas.
Hayır ağlamayacağım.
Non. je ne vais pas pleurer.
Bir daha asla ağlamayacağım.
Je ne pleurerai plus jamais.
Ağlamayacağım.
- Je te dis que je vais pas pleurer.
Bu sefer ağlamayacağım diye kendime söz vermiştim.
[UNCUT] Je m'étais promis de pas chialer.
Ağlamayacağıma söz vermiştim!
Je m'étais juré de ne pas pleurer.
Ağlamayacağım.
Promis.
Bu çok acıklı ama ağlamayacağım.
- Oui, c'est très touchant mais on va pas pleurer.
Ağlamayacağım.
Je ne pleurerai pas.
Bob'un ağlayıp ağlamayacağını dinlemek için kalırım.
Je pourrais rester ici, écouter si Bob pleure.
- Gitmeliyim. - Hayır, ağlamayacağım.
Faut que je parte.
Senin için ağlamayacağım.
Je ne vais pas pleurer pour toi.
- Ağlamayacağım.
Non.
Ağlamayacağım, Ling.
Je ne pleurerai pas.
Ağlamayacağım.
- Non, je vais pas pleurer.
Kaze ni fukeranagara Rüzgardan soluğun kesilirken ashita wo kakinagara Geleceğin şekillenirken tooku made, dokomade. tadori tsukeru made ben uzaklardayken oraya ulaş zettai makenaiyo Kaybetmeyeceğim, zettai nakanaiyo Ağlamayacağım kono yume wo kanaeru sono hi made ha Rüyalarımı gerçekleştirinceye kadar.
Maashirona chizuo katateni mochinagara kaze ni fukare nagara Ashitaemukenagara Tookumade dokomade tadori tukerumade

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]