Başka zaman translate French
5,804 parallel translation
Başka zaman olsa kaçıp gitmiştim.
Je suis à côté la plupart du temps.
Başka zaman.
Une autre fois.
Belki başka zaman.
Peut-être une autre fois.
Ben de şöyle düşündüm patladığı zaman aracın içinde başka aletler vardı.
Il cachait peut-être autre chose quand il a explosé.
O gün siz beni her zaman başka bir yol olduğuna inandırmıştınız.
Et vous m'avez convaincu qu'il existe toujours un autre moyen.
Peki o zaman, başka birini deneyebilir miyiz?
Pouvez-vous... pouvez-vous en essayer une autre?
O parçayı yaptırmak için başka birisini bulun o zaman.
On trouvera quelqu'un d'autre pour le faire, OK?
Her zaman başka bir göt bulurlar.
Il y a toujours un autre cul.
Sorun çözüldü, o zaman. Ama hayır. Orada hala başka bir insan var!
Il reste toujours un autre humain là-dedans!
Belki başka bir zaman.
Peut-être une autre fois.
Ben fizikçi olmaya karar verdiğim zaman olur da beceremezsem diye başka bir işe girmedim.
Quand j'ai décidé que j'allais être un physicien, je n'ai pas pris d'autre boulot au cas où ça ne fonctionnerait pas.
Bunu başka bir zaman yapamaz mıyız?
On vient jute d'ouvrir à New York. Ne faisons qu'une chose à la fois.
Yani her zaman öylesin, ama bu akşam başka bir güzelsin.
Je veux dire, tu... l'es toujours, c'est juste que... Tu es particulièrement belle... Ce soir.
Başka zaman Donnie.
Un autre jour, Donnie.
- Sevdiğim başka biri vardı. Aradan pek zaman geçmedi.
- J'ai aimé quelqu'un d'autre, il n'y a pas très longtemps.
- Eminim öyledir. ... bunu başka bir zaman konuşuruz.
dont on parlera une prochaine fois.
O zaman başka sıkıcı bir kutu mu oluşturacağız yani?
Donc on construit juste une autre calculatrice.
Her zaman başka bir yol vardır. Vardı!
Il y a toujours une solution.
Zaman içinde dönmeyecekleri anlamına gelmiyor bu, ama bu ancak başka yerden aldıkları hizmeti beğenmeyip bana geri dönmek istemeleri ile olur.
Ils reviendront peut-être, mais il leur faudra sûrement être déçus des soins d'un autre avant de revenir vers moi.
Eylemler her zaman başka birinde gerçekleşiyormuş gibi.
L'action se passe chez les autres.
Başka bir gün gelmeyi istedim çünkü çoğu zaman bir semazen gibiyim ama Francis yanıma oturdu, elimi tuttu ve vaktin çabuk geçmesi için aklına gelen tüm Gilbert Sullivan şarkılarını söyledi.
Je voulais revenir un autre jour. parce que d'ordinaire je ne tiens pas en place, mais Francis s'est assis à côté de moi m'a tenu la main et m'a chanté toutes les chansons de Gilbert Sullivan auxquelles il pouvait penser. Pour que le temps passe plus vite.
O zaman NATO'nun Sovyet saldırısını dizginlemeye kalkışmasından başka asıl kuruluş amacı neydi?
Alors, pourquoi NATO a réellement été créé? En dehors de contenir l'agression soviétique.
Eğer olmazsa başka bir zaman ve başka bir yer ayarlarız.
Sinon, on se verra un autre jour.
Başka bir zaman belki..
Une autre fois, peut-être
Belki başka bir zaman. - Çok iyi bir öğretmenimdir.
Um, peut-être une autre fois.
Başka zaman öyleyse.
Une autre fois.
Ama o zaman da başka birisi yapacak.
Ça veut juste dire que quelqu'un d'autre devrait le faire .
Cevaplamak istemediğimiz bir soru sorduğu zaman Lily'nin eline bir bebek sıkıştırmamız gibi dikkatimi başka yere yönlendiriyorsun.
Tu dévies la conversation comme quand Lily nous pose des questions et que tu lui jettes une poupée à la gueule.
Cevaplamak istemediğimiz bir soru sorduğu zaman Lily'nin eline bir bebek sıkıştırmamız gibi dikkatimi başka yere yönlendiriyorsun.
Tu me détournes du sujet. Comme avec les poupées pour Lily si elle pose une question gênante.
Gördüğün gibi, bir hastayla ilgilendiğim zaman gözüm başka hiçbir şey görmüyor.
Vous savez, quand je suis engagé avec un patient... c'est comme si le monde entier disparaissait autour de moi.
O zaman ben de başka bir şey vermeye gidiyorum. Çak kendine bir beşlik.
Donc je vais la labourer.
O zaman ben de başka bir şey vermeye gidiyorum.
Alors, je l'aborde.
Söylemek istediğim ekipman, zaman ya da başka bir şeyle ilgili değil. Kafandan birazcık taşmış yetenek ve nitelikle ilgili.
Je veux juste que tu dises ce n'est pas à propos de l'équipement ou du temps ou d'un truc ou- - c'est à propos du talent et le fait que tu es dedans jusqu'au cou.
Tabii sonunda para varsa o zaman başka, değil mi?
Sauf quand il s'agit d'argent, c'est ça?
Ayrıca tüm bu zaman boyunca başka birisinin benim için çıkan tüm manşetleri takip ettiğini biliyordum.
Je savais aussi que le long du chemin Quelqu'un d'autre gardait tous les titres pour moi.
Belki başka bir zaman.
Peut-être plus tard.
Başka bir çocuk daha isterim tabii ki fakat beş çocuğumu çok sevdiğim için onlardan feragat edip başkasına verecek zamanım yok.
J'adorerais avoir un autre enfant, mais j'adore les cinq que nous avons eu que je ne peux pas imaginer leur prendre plus de temps pour le donner à quelqu'un d'autre.
Bugün başka bir şey öğrenmesen de bunu bil. Sözlerim her zaman sadece ne demekse odur.
Si t'as rien appris d'autre aujourd'hui, tu peux toujours me croire sur parole.
Tamam, o zaman başka bir yargıca gidin.
Bien, bien, alors allez voir un autre juge.
O zaman başka bir doktor bul.
Alors trouve un autre médecin.
İşte zaman kaybından başka işe yaramayan video oyunu zımbırtın.
Et voici ta console vidéo.
O zaman ekrana başka nasıl yer ayıracağız?
Comment on va faire pour l'écran?
- Başka yargıca gideriz o zaman.
Allons voir un autre juge.
Her zaman pusuya yatmış başka bir alçak vardır
Il y aura toujours un vilain pour prendre la relève.
- Başka birisi o zaman?
Oh, quelqu'un d'autre alors?
Tup ve benden başka klonlarda da bundan olup olmadığını ve bize ne zaman yerleştirildiğini öğrenmem gerekiyor.
Je dois savoir si d'autres clones sont porteurs de cette puce, et quand on leur a implanté.
Kozmosta ebediyen yaşayan zaman ırmağında sonsuz bir yolculuğa çıkan başka varlıklar var mıdır?
Y a-t-il des êtres dans le cosmos qui vivent éternellement... flottant dans un voyage sans fin sur la rivière du temps?
Zaman ırmağının bu daha uzun kolu boyunca bu Akad prensesinden, tarihteki ilk imparatorun kızı ve Ay rahibesi Enheduanna'dan başka konuşabilen olmadı.
Personne n'a jamais parlé si loin dans la rivière du temps que cette princesse Akkadienne, fille du premier empereur de l'histoire, et prêtresse de la Lune... Enheduanna.
Onun zamanından beri gelen tüm kahramanlar ve süper kahramanlar da ilk kahramanın hikayesinin ayak izlerini takip ederler. Bir başka ölümsüzlük :
Et tous ces héros et super-héros qui sont venus après marchent dans les pas du voyage du premier héros... une autre sorte d'immortalité ;
3,000 yıl sonra, iklim bu sefer Orta Amerika'daki bir başka görkemli medeniyet zamanında aniden değişiverdi.
3 000 ans plus tard, le climat changerait brusquement pour une autre civilisation, en Amérique Centrale.
O zaman odada başka bir Anubis vardı.
Alors c'est qu'il devait y avoir un autre Anubis dans la pièce.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanım var 22
zamanın var 16
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanım var 22
zamanın var 16
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236
zamanı gelince 71