English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Z ] / Zamanın doldu

Zamanın doldu translate French

290 parallel translation
Senin zamanın doldu ama onun dolmadı.
C'est votre heure. Pas le sien.
Zamanın doldu, Kingsley!
Le délai est passé, Kingsley!
Zamanın doldu.
Ton heure est venue.
Bir an için, James, ama senin zamanın doldu.
Juste pour un moment et ce moment s'achève.
Tamam zenci! Zamanın doldu!
Ton heure est arrivée, négro.
Zamanın doldu, Cobb.
Vous n'avez plus de temps, Cobb.
Zamanın doldu beyaz uşağı.
Ta minute est passée.
Zamanın doldu.
Votre temps est terminé.
Zamanın doldu mu?
Le moment est venu?
Zamanın doldu canım benim.
Tu n'es plus de service, ma douce.
- Hayır! Doğru diyorum! - Üzgünüm Sherman, zamanın doldu.
Alors, dis moi, Sherman, toujours admis en soins psychiatriques?
Evet, zamanın doldu.
Cette époque est finie.
Zamanın doldu, Herb yanıtını istiyorum.
Votre temps est écoulé. Votre réponse.
Zamanın doldu,... ve ceza almayacaksın.
C'est fini pour vous. Et vous partirez sans rien.
- Üzgünüm, zamanın doldu.
- Trop tard.
Zamanın doldu Neech!
C'est l'heure, Neech!
Zamanın doldu.
Votre délai est écoulé.
Zamanın doldu. Lütfen cevabını bilidir.
- C'est l'heure.
- Zamanın doldu, Marcus.
Le temps est écoulé, Marcus.
" O-Take-San'ın zamanı doldu.
" Le temps d'O-Take-San a expiré.
İçime doldu duydukları korku... "Tanrım bizi koru!" dedikleri zaman...
Ecoutant leur frayeur, je n'ai pu dire "Amen"
Ama acele et, çünkü 5 aydır evimde ve zamanı doldu! Biraz para kazanalım!
On n'est pas là pour rigoler.
Adaylar, zamanınız doldu.
Messieurs, l'heure est passée.
Kasım'ın zamanı doldu, Lawrence.
L'heure de Gasim est venue, Lawrence.
- Zamanınız doldu efendim.
- Le temps est écoulé.
Zamanınız doldu, Bay Cresnic.
Les visites sont terminées.
Sizin zamanınız doldu ve kanlı öleceksiniz.
Votre époque est révolue.
Beyler, zamanınız doldu!
Messieurs, c'est l'heure!
Birkaç paket Amerikan sigarası, lütfen. Zaman doldu, beyler, lütfen.
Deux paquets de n'importe quelles Américaines.
Söylediğim gibi. Zamanınız doldu.
Je dis que le temps est écoulé.
Zaman doldu, gidelim.
On n'a plus le temps. On se casse.
Zaman doldu, gidelim!
On n'a plus le temps! On se casse!
Maalesef zamanınız doldu.
Je ne peux pas vraiment parler. Que prévoit-il pour plus tard?
Bu kızın zamanı doldu.
Son compte est bon!
- Zamanın doldu Blackadder! - Merhaba, Piskoş.
Ton heure est venue Black Adder!
Zamanınız doldu Kaptan.
Votre délai est écoulé, capitaine.
Çocuklar hayatta kalacak, ama bizim zamanımız doldu gibi.
Les enfants survivront mais nous, nous n'avons plus beaucoup de temps.
Bazı insanların zamanı çoktan doldu.
Il y a tellement de gens qui sont fichus.
Zaman doldu! Ayrılın!
Break!
Zamanımız doldu. "
Nous n'avons plus de temps. "
Zamanınız doldu Kaptan.
Démonstration suffisante.
Zamanınız doldu.
Votre temps est écoulé.
O halde zamanınız doldu.
voila, c'en est fini pour toi.
Prenses- - zamanın doldu!
Le temps vous est compté!
Neredeyse zamanımız doldu, değil mi?
On n'a plus beaucoup de temps.
Üzgünüm ama zamanınız doldu.
Je regrette, mais les deux minutes sont écoulées.
Zamanınız doldu?
Tes bagages sont faits?
Piç kurusu biliyor ki, ne yaparsa yapsın, zamanı doldu. Dur!
Le salaud, il sait que de toute façon, il est fini.
Zaman doldu, azgın boğa.
On arrête là, mon chéri.
Kertenkeleyi cırcırböceği ile beslemeye başladı ve çocuklar onu çok sevdi ve zamanımız doldu.
Il lui a donné des grillons à manger et ça a beaucoup plu aux enfants. On n'a plus le temps.
Zaman doldu, Q.
- Il n'y a pas le temps.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]