English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Başlar yukarı

Başlar yukarı translate French

61 parallel translation
Hey, başlar yukarı, Boomer.
Lève la tête, Boomer.
Başlar yukarı.
Levez la tête!
Ama kıtalararası yolculuklar için bile güvenli bir yolculuk vaat ediyor. Kısa bir ziyaretin ardından Lüksemburg zeplini Chicago ve Saint Louis'e uğradıktan sonra, Rocky dağlarını aşarak Los Angeles'a varacak. Başlar yukarı çocuklar, çünkü Hollywood semalarında olacak.
Après une brève halte, le dirigeable a repris l'odyssée qui le mènera à Chicago, Saint-Louis, et au-dessus des Rocheuses, jusqu'à Los Angeles où ces messieurs découvriront Hollywood!
Başlar yukarı!
Attention!
Başlar yukarı!
Tête en l'air!
Başlar yukarı lütfen. Çeneler yukarı.
Haut le menton.
- Başlar yukarı!
- Levez les têtes!
Ölçek işte, bilirsin, bir yerden başlar yukarı ya da aşağı hareket edersin.
Tu commences à un certain niveau et tu gravis les échelons. Ou tu rétrogrades.
Başlar yukarı Kimköy!
Tête haute, Whoville!
Başlar yukarı!
Têtes hautes!
Tamam, başlar yukarı, geliyorum...
Attention, chaud devant. Laissez passer.
Başlar yukarı!
Faites gaffe!
Başlar yukarı, göğüsler dışarı, gülümseyin.
Tête haute, sortez la poitrine, grand sourire.
Aşşağıdan başlar yukarıya doğru.
il faut commencer au plus bas, pour ensuite gagner en hauteur.
Soluk al, başlar yukarıya.
Inspirez, faites le ptit chien.
Başlar yukarı, lütfen.
Relevez la tête.
Tamam. Başlar yukarı.
Oh, attention.
Başlar yukarı.
Lève les yeux.
Başlar yukarı, ahbap!
Ils ont une bonne tête.
Başlar yukarıda!
Levez la tête!
İyice açın, bir prenses gibi, başlar yukarıda.
Ouvrez les bras, comme une princesse, le menton en l'air.
Başlar yukarı!
Attention la tête!
Başlar yukarı, Kurt geliyor.
Attention, voilà Wolf.
Tamam, başlar yukarı.
Soyez vigilants.
Başlar yukarıda, boyun tüyleri kabarık,... kendilerini olabildiğince pembe gösterince kur yapma yürüyüşüne gitgide daha fazla kuş katılıyor ve çiftler oluşmaya başlıyor.
La tête fièrement dressée et les plumes du cou ébouriffées pour accentuer le rose de leur livrée, de plus en plus d'oiseaux rejoignent la parade nuptiale. Des couples se créent.
Başlar yukarı!
Levez la tête!
Güzel. Hemen yukarı gelip ön tedaviye başlarım.
Bien, je monte prescrire un traitement préliminaire.
Onlar her gün başlarını aşağı yukarı sallayıp, para peşinde koşuyorlar. - Sen yazıyorsun, zekisin. Ben parayı düşünen biri değilim.
Tu es différent, et moi je ne pense pas à l'argent.
Onları nehrin yukarısına doğru güdün, başlarını yukarıda tutsunlar.
Maintenez-les en amont.
Çocuklarına, insanların başlarını yukarı kaldırıp bu dünyada yalnızca kiracı olduğumuzu anladıkları günü anlatırsın.
Tu leur diras le jour où tout le monde leva les yeux... et comprit que nous n'étions que locataires de ce monde.
Genelde yukarıdan başlar ve aşağıya doğru inersin.
On commence en général par le haut... Puis on descend doucement.
Genelde yukarıdan başlar, aşağıya doğru inersin.
On commence en général par le haut, puis on descend doucement.
Bodrumdan başlar, yukarı doğru çıkarız.
On commencera par la cave et on remontera.
Başları derde girerse, onları hemen yukarı ışınla.
En cas de problème, téléportez-les.
- Başlar yukarı!
Attention au frisbee.
Tamam, şehrin merkezindeki gökdelenleri gösteren, yukarıdan çekimle başlarız vesaire, vesaire.
Fondu sur des vues aériennes, les gratte-ciels, les lumières... etc...
Yukarıdan başlar, genellikle ağızdan ve aşağıya doğru ilerler.
Il part d'en haut, d'habitude la bouche, et se déplace vers le bas.
Bir aşk mektubu, üç aşağı beş yukarı böyle başlar öyle değil midir, Niki?
C'est plus ou moins comme ça que commencent les lettres d'amour, n'est-ce pas Niki?
Başlar yukarı.
Perds pas la tête!
Çok yukarı çıkarsın, sonra da insanlar karınca gibi görünmeye başlar.
Tu vois, plus haut on grimpe, plus les gens, en effet, nous apparaissent comme des fourmis.
Orman tabanının çöpçüsüdür. Zaman zaman yukarıdaki ağaçlardan yağan bir mantarın mikroskobik sporlarını..... solurlar ve hasta olurlar. Sporlar, küçük beyinlerine yerleşir ve orada büyümeye başlar...
Une fourrageuse du sol qui parfois se trouve contaminée par l'inhalation des spores microscopiques d'un champignon qui tombent des arbres et se logent dans son minuscule cerveau et y croissent
Başlarını alıp ormana gittiler, nehirin yukarısından şüpheleniyorum.
Dans la forêt, sûrement en amont de la rivière.
Başlar yukarı.
Bon! Faites gaffe!
- Başlar yukarı.
Arrivée dans 2 mn.
Pekala millet, eller yukarı, başlar aşağı.
Mains en l'air, tête baissée!
Eller yukarı, başlar aşağı dedim!
J'ai dit : "Mains en l'air, tête baissée!"
Bak, Jack, benim çok fazla şahsi hayat deneyimim yok, ama eğer Sims'teki * ailemden bir şey öğrendiysem oda, bir çocuk babasını yeterince görmediğinde, bir aşağı bir yukarı zıplamaya başlar.
J'ai une faible expérience de la vie... Mais j'ai appris quelque chose de ma famille Sims...
Tamam, en alttan başlarım ve sonra yukarıya doğru çıkarız.
Je commence bas et on monte au fur et à mesure.
Yeni Alsomitra asması ailesinden uzakta bir yerde, yukarıya ve ışığa doğru büyümeye başlar.
Très loin de la plante dont elle est issue, une pousse apparaît et s'élève vers la canopée pour atteindre la lumière.
Tipik olarak, bir kesik yukarıdan başlar, laterala doğru hareket ederken sağ elli katil bıçağı kulaktan kulağa doğru çeker.
Remarquez que l'entaille commence au centre de la gorge et se prolonge vers le haut. D'habitude, l'entaille commence en haut et suit un mouvement latéral car le tueur fait glisser le couteau d'une oreille à l'autre.
- Bu yol Ashian'ın yukarısında başlar.
C'est la route qui mène en dehors de Ashlan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]