Benimle birlikte translate French
3,125 parallel translation
Hey, benimle birlikte kalmalısın. Bugün çok hızlı hareket ediyorum.
Mec, reste avec moi, je suis pressé aujourd'hui.
- Babanla ayrılmaya benimle birlikte gelmelisin.
Tu dois venir avec moi pour casser avec ton père.
Jahel benimle birlikte.
Ici, avec moi.
Owen ve benimle birlikte gelmek ister misin?
Ils jouent ce soir. Tu veux y aller avec Owen et moi?
Sanki yakın arkadaşmışız gibi sürekli konuşmak ya da benimle birlikte vakit geçirmek istiyor.
Il veut tout le temps... parler et être avec moi comme si on était meilleurs amis ou un truc dans le genre.
Benimle birlikte beklediğin için sağ ol.
Merci d'attendre avec moi.
Ama işin en güzel tarafı, sen de benimle birlikte gelebilirsin.
Mais le mieux c'est que tu peux venir avec moi.
Yazı benimle birlikte İtalya'da geçirmeye ne dersin?
Passer l'été avec moi en Italie?
Yani benimle birlikte gelmek istememesinin asıl nedeni bu.
Je veux dire, c'est pour ça qu'elle veut pas venir avec moi.
Benimle birlikte gelmek ister misiniz acaba?
- Je me demandais si tu viendrais avec moi?
Benimle birlikte işe geliyor.
Il vient au travail avec moi.
Ve ödül olarak da sizi benimle birlikte, burada yaşamanız için davet etmeye karar verdim.
Et comme récompense, j'ai décidé de vous inviter à vivre avec moi, ici.
Bir arkadaşım vardı... İtalya'da benimle birlikte.
J'avais un ami... en Italie avec moi.
Benimle birlikte aşağı inip, Kıştepesi'ni bana verdiğini söylemen için.
Pour que toi et moi puissions aller les voir et leur dire comment tu m'as cédé Winterfell.
General Rico, belki hatırlarsınız, Roger Young düşerken benimle birlikte genç bir asker vardı.
Tu te rappelles peut-être un jeune soldat qui était avec moi quand le Roger Young a sombré.
- Ah, memur bey, o benimle birlikte.
- Ah, elle est avec moi.
Lütfen benimle birlikte geri dönün.
Rentrez à la maison avec moi.
Lütfen benimle birlikte eve gelin.
Rentrez avec moi, s'il vous plaît.
Bu da o zaman benimle birlikte yaşayan ve birlikte koşan Miguel.
Ce mec avec qui je me suis maquée, Miguel, l'a fait avec moi.
Neden? Benimle birlikte olan adamın Viagra'ya ihtiyacı olmaz diye mi?
Pourquoi, parce que quand un gars est avec moi il n'a pas besoin de viagra?
Benimle birlikte evde oturacaksın.
Tu vas rester à la maison avec moi.
Ama onun benimle birlikte olması kötü bir şey mi?
Mais n'est ce pas une bonne chose qu'il passe du temps avec moi?
Bu şey olduğu için, hergün hergün ölmeyi benimle birlikte olmaya tercih ediyorsun.
Alors, au fond, tu préférerais mourir chaque jour que de sortir avec moi.
Öyleyse benimle birlikte onunla görüşmeye gelmek ister misin?
Voudrais tu venir avec moi pour qu'on s'entretienne avec elle?
Merak etmeyin, o benimle birlikte.
Ne te fatigue pas, il est avec moi.
# Sonsuza dek benimle birlikte ol #
♪ and be with me forever ♪
Sen ortadan kaybolmadan önce benzin istasyonundayken benimle birlikte gelmeye hazırdın.
À la station-essence, avant ton enlèvement, tu étais prête à rentrer avec moi
Bir gün seni de benimle birlikte koşmaya götüreceğim Gavin.
Un de ces jours, Gavin, je vous déciderai à venir courir avec moi.
Maria restoranda benimle birlikte çalışıyor.
Maria travaille au resto avec moi.
Benimle birlikte adım adım yürüyecek birisini istiyorum.. burada böyle birini göremiyorum, Gözlerimin içine bakıp kalbimi çalmalı..
Je ne vois personne ici, personne qui marcherait à mes côtés, qui plongerait son regard dans le mien et déroberait mon cœur.
Harry, yeminim olsun ki beni batırırsan, benimle birlikte batarsın silahlar, mallar ve viski fıçılarıyla.
Harry, je jure sur le Christ, si tu me fais tomber, tu tombes avec moi... mainmise, stock, et tonneaux de whisky.
Aslında bu hafta sonu hava dalışı yapmayı planlıyordum böyle şeyleri sevdiğini biliyorum, yani belki istersin diye düşündüm benimle birlikte bir uçaktan atlamayı.
à coute, j'avais envie de sauter en parachute ce week-end. Je sais que t'adores ce genre de truc. Donc, je me suis dit que t'aimerais te lancer d'un avion avec moi.
Koruyucu kağıdı benimle birlikte çıkarmak ister misin?
Hé, tu veux enlever le plastique avec moi? C'est vrai?
Şöyle. Bu herif benimle birlikte.
Le truc c'est que, je suis déjà plus ou moins ce mec.
Şimdi benimle birlikte nefes almanı istiyorum tamam?
Ce que je veux que vous fassiez est d'essayer de respirer avec moi si vous le pouvez, ok?
Ama benimle birlikte diğer birkaç kişinin de seçilmiş kişiler olduğunu söyleyebiliriz.
Mais il y a moi et plusieurs autres on peut dire qu'on a été choisi.
- Merhaba. İstersen benimle birlikte olabilirsin.
- Salut, tu peux m'avoir si tu veux.
Bence benimle birlikte spor salonuna gelmelisin.
Je pense que tu devrais venir à la gym avec moi.
Louis ve benimle birlikte çalışmanı söylediğim zamanı hatırlıyor musun? Evet.
Tu te souviens que je t'ai dis que c'était pour travailler avec Louis et moi en même temps?
Gerçekten benimle birlikte kahvaltı yaparken görülmek istemiyorsun, değil mi?
Tu veux vraiment pas qu'on te voie déjeuner avec moi.
Hâlâ benimle birlikte Collins'e gitmek istiyorsan.
Si tu veux toujours qu'on aille à Collins.
Baban buraya benimle birlikte geldi. Bana güvendi.
Ton père, il m'a suivi ici, il me faisait confiance.
Christine ve benimle birlikte yürüyüşe çıkmak ister misin?
C'est Temperance, je me demandais si tu voulais marcher avec Christine et moi?
Kalinda, senden benimle birlikte FBI'ya katılmanı istemiştim.
Kalinda, je t'ai demandé de me rejoindre au FBI.
İnsanların orada benimle birlikte duran başka birisi ile ilgilenmelerini istediğimi mi sanıyorsun?
Tu penses que je veux quelqu'un à mes côtés que les autres regarderont?
Öyleyse benimle birlikte söyleyin.
Répétez après moi.
Nasıl istediğinize siz karar verin benimle mi, Loras ve ben birlikte mi?
Vous décidez comment vous voulez faire ça... avec moi, avec moi et Loras
Oradan çık ve tahliye noktasında kadınla birlikte benimle buluş.
Sortez de là, rendez-vous au point d'extraction.
Çünkü eğer benimle yaşamak için buraya gelmemiş olsaydın birlikte yaşadığımız o güzel günlerin birçoğu olmayacaktı.
Car si tu n'étais pas venu vivre ici, j'aurais manqué tellement de... souvenirs précieux. Merci, mamie.
Birlikte büyüdüğüm, sürekli benimle olan kişi, arkadaşlarımı tehdit eden kişi değil.
Celle qui a grandit avec moi, celle qui est liée à moi, pas celle qui a déchiré ta lettre, ou torturé mes amis.
Çünkü benimle birlikte kalıyor.
Donc il est resté avec moi mais après ce qui s'est passé cette nuit
birlikte 205
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
benimle evlenir misin 227
birlikte gidelim 41
birlikte mi 29
birlikteyiz 34
birlikte olacağız 18
birlikte büyüdük 17
birlikte gideceğiz 22
birlikte kalın 17
birlikte çalışıyoruz 20
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimsin 41
benimle 208
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için fark etmez 98
benimsin 41
benimle 208
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim adım 192
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benimle gel 1086
benim gibi 258
benim için farketmez 29
benimdi 32
benim için öyle 32
benim de 449
benimle dalga geçme 73
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benimle gel 1086
benim gibi 258
benim için farketmez 29
benimdi 32
benim için öyle 32
benim de 449
benimle dalga geçme 73