Bilmezsin translate French
804 parallel translation
Bunca sene benimle çalışıp yaban mersininden nefret ettiğimi nasıl bilmezsin?
Comment pouvez-vous ne pas savoir après toutes ces années ensemble que je hais les airelles? Je les hais...
Geri zekâlı! Bunca sene benimle çalışıp yaban mersininden nefret ettiğimi nasıl bilmezsin?
Comment pouvez-vous ne pas savoir après toutes ces années ensemble à quel point je hais les airelles?
Neil, evladım sen bu adaları bilmezsin. Buralı yetkililer büyücülerden korkar.
Les autorités, Neil, mon garçon, vous ne connaissez pas ces îles.
- Gurbet nedir bilmezsin, o halde.
Alors vous ignorez ce qu'est le mal du pays.
Sanırım yakınlarını o şekilde kaybetmenin ne olduğunu bilmezsin.
Vous ne savez pas ce que c'est de perdre les siens comme ça.
- Hayır. - Elbette bilmezsin.
- Bien sûr que non.
Gogo kağıt oynamasını sağlayacaktır, sen Gogo'yu bilmezsin.
Gogo arrivera à ses fins, vous ne le connaissez pas.
- Bilmezsin.
- Tu ne sais pas.
Korkma. Gerçek bir korkunun olması nedir bilmezsin sen.
Vous ne savez pas ce que c'est d'avoir la peur en vous.
Sabah uyanıp akşam yatmanın yemek yemenin ve gazete okumanın sokaktaki kornaların sesini ve gece kulüplerindeki gürültüyü duymanın ne demek olduğunu bilmezsin ve her daim, her nerede olursan ol her ne yapıyorsan, her ne görüyorsan her neredeysen yüreğinde bir korku vardır.
De se réveiller et de s'endormir, de déjeuner, lire les journaux, d'entendre les bruits dans la rue, la musique dans les boîtes, et tout le temps, quoi qu'on entende, quoi qu'on voie ou qu'on soit, on a la peur au coeur.
arabanın altına girereler, bunu bile bilmezsin.
Et tu es refait! Ils passent sous les roues!
Tabii, şimdi sen bilmezsin, değil mi?
Ça... Tu ne peux pas savoir.
Sen bizim âlemin raconunu bilmezsin.
Tu ne comprends pas nos codes.
Sana neyin vurduğunu bilmezsin.
C'est sans bavures.
"Yanlış bir şey yapmak istememiştim!" Çoğu zaman ne yaptığını bilmezsin bile.
- "J'ai pas voulu faire de mal." La moitié du temps, tu sais pas ce que tu fais.
Sen gençsin. Bilmezsin.
Tu es trop jeune pour réaliser.
- Bu mahalleyi bilmezsin sen.
Vous ne connaissez pas ce quartier.
- Söylesem de bilmezsin.
Lequel? Ça ne te dirait rien.
Zafer nedir bilmezsin.
Tu ne connais pas la victoire.
- Yok daha neler! Sen eski işgüzarları bilmezsin.
J'ai employé tous les moyens :
Orval, sen şu tüfeğin hangi tarafıyla ile ateş edildiğini bilmezsin.
Tu ne saurais meme pas par quel bout on tire!
Sen bilmezsin, ama eski günlerde, lüksün kucağında yaşardım.
A cette époque, j'habitais dans la capitale.
Ama sen bunu bilmezsin.
Tu n'as pas idée.
Yılanlar ve Merdivenler. Bir İngiliz oyunu. Sen bilmezsin.
Serpents et échelles, un jeu anglais...
İsmi önemli değil. Bilmezsin zaten.
Son nom ne vous direz rien.
Sen bile bilmezsin.
Pas même toi.
Tabii ki bilmezsin.
Bien sûr que oui.
Sen sevgi nedir bilmezsin. Senin için beş harfli bir kelime o kadar.
Pour toi, "aimer" n'est qu'un autre mot de cinq lettres!
Sen o ne demek onu bile bilmezsin!
Je te l'ai dit le premier et tu sais pourquoi.
Rick Belden'in nerede olduğunu bilmezsin her halde?
Vous ne savez pas où se trouve Rick Belden?
Onu bilmezsin.
C'est vrai, tu ne le connais pas.
Belki bilmezsin, bazıları saklanmak için asker olur.
Certains s'engagent pour se cacher.
- Tabii bilmezsin.
- Evidemment.
- Sen bir şey bilmezsin, tarzın bu.
- Je m'en doutais.
Sen evlendiğimiz zaman saat kaçtı onu bile bilmezsin.
Tu n'as pas su quelle heure il est depuis notre mariage.
Kaymak tabakasını sen bilmezsin.
Vous ne savez pas encore la meilleure.
Sen bu Avrupalıları bilmezsin.
Tu ne connais pas ces Européens.
Tabiki bilmezsin.
Bien sûr que non.
Her yer nefretle doluyken neye benzer bilmezsin.
Quand la haine s'installe, on la sent partout.
Ben savaşa gidiyorum. Çatışmaların nasıl olduğunu bilmezsin.
Faut que je retourne au casse-pipe.
Shalom dediğimde bilmezsin ama şimdi her şeyi bilir kesildin!
Tu ne sais rien quand je dis Salam, mais là tu sais tout!
VB'yi nasıl bilmezsin? Oğlun okula gitmiyor mu?
Ne pas savoir l'l.C. Ton petit garçon va à l'école?
Owynn'in Toulebonne'a özel bilgi gönderdiğini de bilmezsin herhalde?
Savez-vous si Owynn envoie des plis personnels à Toulebonne?
Başka bir şey bilmezsin ki.
Tu ne sais faire que ça.
Nasıl bilmezsin? Onu kendin yaptın!
Pourtant, c'est toi qui l'as fait.
Sen hatta bunun bana ne ifade ettiğini bilmezsin.
Vous ne savez même pas ce que ça signifie pour moi.
Umarım asla huzur nedir bilmezsin ve kemiklerin asla rahat etmez!
- Soyez maudits! - Tais-toi!
Sen aile ne demek bilmezsin.
Tu ignores ce qu'est une famille.
Spock'ın nasıl tehlikeli bir şey plânladığını bilmezsin.
Vous n'avez aucune idée du danger que Spock représente.
Motor hakkında hiçbir şey bilmezsin sen.
- Quand on ne connaît pas la mécanique...
Başka laf bilmezsin zaten!
Toujours la même réponse.
bilmem 2708
bilmem ki 316
bilmelisin ki 23
bilmek istiyorum 265
bilmez miyim 74
bilmem anlatabildim mi 75
bilmeni isterim ki 45
bilmem gerek 39
bilmeni istiyorum 26
bilmelisin 32
bilmem ki 316
bilmelisin ki 23
bilmek istiyorum 265
bilmez miyim 74
bilmem anlatabildim mi 75
bilmeni isterim ki 45
bilmem gerek 39
bilmeni istiyorum 26
bilmelisin 32