Bilmelisin ki translate French
546 parallel translation
Bilmelisin ki Pittsburgh'da senden daha iyi insanlar tanıyorum.
Vous apprendrez, madame, que je connais des gens mieux que vous, à Pittsburgh.
Şunu bilmelisin ki seni sadece satın almadı.
Ce n'est pas un caprice. Il t'a achetée parce qu'il t'aime vraiment.
Şunu bilmelisin ki Bay Fiske'nin döneceğini hiç sanmıyorum.
Vous savez quoi? Je ne pense pas que M. Fiske reviendra.
Bilmelisin ki diğerini de kaybedeceğiz.
Nous allons en perdre un autre.
Şunu bilmelisin ki orduda bireyin önemi yoktur.
Dans l'armée, ce n'est pas l'individu qui compte.
Bilmelisin ki şu iki adamdan korkmak için hiçbir sebep yok.
Vous devriez savoir qu'il n'y a rien à craindre de deux hommes.
- Belki sana biraz vahşice gelebilir ama... bilmelisin ki bizim ilk görevimiz ölülerimizle ilgili olacak.
Si vous n'étiez pas un sauvage, vous sauriez que nous pensons surtout à nos morts.
Tom, sana söylediğim şeyler davranış tarzım, ve beni beraber gördüğün insanlar yüzünden bilmelisin ki Nikko ve ben bir nevi üst düzey yetkiliyiz.
Tom, aprés tout ce que je t'ai dit et fait, et aprés avoir rencontré certaines de mes fréquentations, tu devrais savoir que Nikko et moi connaissons du monde bien placé.
Bilmelisin ki, tüm olanları ilk defa unutmaya başladım. bir süre için bile.
Vous êtes la seule personne qui m'ait permis d'oublier, même si ce n'est qu'un instant.
Bilmelisin ki...
Il faut que tu saches.
Brown, bilmelisin ki bu gereksiz. İhtiyacın olan bütün suyu iç, Brown.
Laissons-le méditer ce soir et nous l'accrocherons demain matin.
- Şunu bilmelisin ki Hylas öldü.
Il faut que vous le sachiez Argonautes. Hylas est mort.
Ama şunu bilmelisin ki, insan kurban edilmesi hoşuma gitmiyor.
Mais tu dois savoir que je n'aime pas ces sacrifices.
Bu konudaki endişelerini anlıyorum ama bilmelisin ki bu benim sorumluluğum. Ve kurtulma şansımızı arttırır.
Merci de vous inquiéter pour moi... mais ma décision n'engage que moi et... elle accroît vos chances... d'être sauvés.
- Şunu bilmelisin ki daha önce kimseye göstermedim.
- Mais avant, sachez que je ne l'ai jamais montré à personne.
Ölmeden önce şunu bilmelisin ki, üstün yetenekleri ve dolayısıyla üstün güçleri olan adamların oynayacakları son bir kart vardır.
Avant de mourir, vous devriez savoir que ceux dotés de talents supérieurs et par conséquent, possédant des pouvoirs supérieurs ont toujours une dernière carte à jouer.
Şimdi, sen "Ne istiyorsun?" ya da "Cehenneme git!" demeden önce bilmelisin ki eğer yapmak zorunda olmasaydım, buraya gelmezdim.
Vous m'aviez dit que vous alliez à New York... Peu importe.
Eğer öyle olmadığını düşünüyorsan bilmelisin ki Hogue çölde yaşadı ve sonra öldü. Ve eminim cehennem onun için asla sıcak olmayacaktır.
Si vous ne le croyez pas, sachez qu'il a vécu dans le désert et que l'enfer n'est pas trop brûlant pour lui.
Bilmelisin ki senin paraşütün Sendika'nın el koyduğu 50-60 kadar paraşütten biriydi.
Tu sais bien que ton parachute était parmi les 50 ou 60 pris en charge par le consortium.
Şunu bilmelisin ki benim çok sevgili Katerina Matveyevnam artık insanlar arasındaki sınıf çatışmaları genel olarak sona ermiş durumdadır ve ezik halkların kurtuluşları çok yakındır.
Vous devriez savoir, ma tr s ch re Katerina Matveyevna, que jusqu' ce jour, de grandes batailles ont t accomplies et le jour de la lib ration du monde est en marche.
Ve eğer kaderimizde birbirimizi bir daha görmemek yazılmışsa Katerina Matveyevna, şunu iyi bilmelisin ki ben hayatımı hep sana adadım ve son nefesime kadar adayacağım da.
Et si il est crit dans quelconque testament, que nous devrions plus jamais se retrouver, Katerina Matveyevna, vous devriez savoir que pour tre et avoir t jusqu' mon dernier souffle, d vou corps et mes vous.
- Şunu bilmelisin ki insan her zaman yiyecek bulabilir.
Manger n'est pas un problème.
Peki Biederbeck ama bilmelisin ki ; bizler de amatör değiliz.
Biederbeck, nous ne sommes pas des amateurs, vous savez.
Lütfen hayatım bilmelisin ki başka bir şey yok.
Vous me connaissez, n'en doutez jamais.
Bilmelisin ki, polis, muhbirleri aracılığıyla George Tanner ve Tono Toshiro arasındaki kan davasını keşfetti.
Sachez que la police a découvert par son réseau d'informateurs que George Tanner et Tono Toshiro avaient eu une querelle, hier soir.
Kulağa çok acımasızca geliyor biliyorum ama bilmelisin ki o hiç acı çekmedi.
Je sais que c'est dur à entendre, mais dis-toi bien qu'il n'a pas souffert.
Bilmelisin ki... O okul bir suç yuvasıdır!
Les méfaits de cette école sont sans nombre.
Ve bilmelisin ki onunla yatmak istedim. Kendimi zorlamak zorunda kalmadım.
C'est moi qui ai voulu coucher avec lui, je ne me suis pas forcée.
Kaçabildiğin takdirde, şunu bilmelisin ki...
Au cas où tu t'en sortirais, tu dois savoir : On t'a reconnu.
Ama şunu bilmelisin ki, Ruslar geldiğinde- -
Mais lorsque les Russes vont arriver...
Anlamıyorum. - Bilmelisin ki...
- Tu dois savoir que...
Deke, bilmelisin ki bizler kahraman değiliz, kurbanlarız.
Deke, comprenez bien qu'on n'est pas des héros, mais des victimes.
Şunu bilmelisin ki, seni tanımasaydım, bu gece bunu asla başaramazdım.
Je n'aurais jamais pu faire ça si je ne t'avais pas connue.
Biliyorum burada yenisin ama bu günden itibaren bilmelisin ki...
Docteur!
Ama bilmelisin ki, bu çok kolay olmayabilir, sanırım burayı sevdi.
Mais ça pourrait être difficile, je pense qu'il aime ça, ici.
Anna Timofeyevna, kardeşinin söylediği gibi, Anatoliy İvanovich, senin hayatında değilse, işler iyi gitmiyorsa, bilmelisin ki, seni kabul edecek bir ev var, ve çocukların en iyi şekilde yetiştirilecektir.
Anna Timofeevna, si votre vie avec Anatoliy Ivanovich, comme votre frère me l'a dit, ne va pas bien, vous devez savoir, il y a une maison où vous serez toujours acceptée, et où vos enfants peuvent grandir de la meilleure manière.
Çünkü, eğer öyleyse... şunu bilmelisin ki... hiç gülecek havada değilim.
J'espère que non..... parce que faut que vous sachiez... que je suis pas d'humeur à rigoler.
Albert, eğer sen kendininkini şimdi yemek istiyorsan yiyebilirsin ama şunu bilmelisin ki, stadyumdakiler beklemeye değer!
Si tu veux manger le tien avant d'arriver au stade, à ta guise. Mais je dois te dire que ces hot-dogs au stade valent la peine d'attendre.
Ben de senin kadar şaşkınım. Sadece, bilmelisin ki, seninle olmak benim kaderim.
Je suis aussi étonnée que toi mais... mon destin est d'être avec toi.
Sevgili bahriyeli, öncelikle şunu bilmelisin ki, bebeği dünyaya getireceğim.
Sailor, mon amour, Ia première chose que tu dois savoir, c'est que je garde l'enfant.
Üzgünüm bu sana çok insani geliyor olabilir, ama ne tür bir acı çekersen çek bilmelisin ki biz seninleyiz.
Pardon d'être si humain, mais quelles que soient tes souffrances souviens-toi que nous sommes là.
Ben, şunu bilmelisin ki idari işler sözkonusu olduğu zaman senin yaklaşımların beni tedirgin ediyor.
Ben, je me pose des questions sur tes qualités d'administrateur quand tu t'occupes de ce genre de détails.
seni rahatlatmak istiyorum. Maria, bilmelisin ki..
Si c'est le cas, rassure-toi Maria, il faut que tu saches..
Bilmelisin ki, bu teklifimde çok ciddiyim.
Je suis sérieuse, tu sais.
Bilmelisin ki, sizin sektörde normal sektörlere oranla daha çok eşcinsel var.
Il y en a beaucoup plus dans votre milieu, que dans les milieux normaux.
Şunu bilmelisin ki Peter Ördek, hayvan dünyasının en soylu, kıvrak ve akıllı yaratıklarının başında gelir.
Peter, Ie canard est une des espèces Ies plus nobles et Ies plus intelligentes du règne animal.
Bilmelisin ki, benim için çok güzel bir gündü.
J'ai passé une très bonne journée.
Ama bilmelisin ki babanın yaptığı hiçbir şey kötü niyetliliğinden değil.
Mais il faut que tu saches que ton père ne fait rien par méchanceté.
Pekala, fakat bilmelisin ki, ani, ciddi beyin hasarı kurbanın daha sert ısırmasına neden olur. Gerçek şu ki, ısırma refleksi o kadar kuvvetliymiş ki kurbanın çenesini açmak için levyeyle zorlamışlar.
Un choc au cerveau déclenche un réflexe de morsure tel que pour débloquer la mâchoire il faut un pied de biche.
Ama bilmelisin ki, buralarda kiralara hediye olarak bir saksafon seansı da dahildir.
Sache qu'ici le loyer s'agrémente d'une pipe gracieuse.
Ama bilmelisin ki... şu an bir ilişkiye girebileceğim bir noktada değilim.
Je dois te dire, là où j'en suis dans ma vie... une relation...