English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bu değil

Bu değil translate French

122,386 parallel translation
Şu an olan bu değil.
Ce n'est pas ce qu'il se passe ici.
Hayır. Tek gücü bu değil.
Ce n'est pas son seul pouvoir.
Sadece bu değil sorun.
Ce n'est pas ça.
Bu gerçek değil.
Non.
Herkes bu gerçeği duymaya hazır değil.
Tout le monde n'est pas prêt à entendre la vérité.
Bu kadın buradan değil.
Cet femme ne vient pas d'ici.
- Korkarım bu mümkün değil.
- J'ai peur que ce soit impossible.
Bu doğru değil.
Ça ne pourrait pas être plus éloigné de la vérité.
Bu gerçek değil Jemma.
Ce n'est pas réel, Jemma.
- Bu dünya gerçek değil.
- Ce monde n'est pas réel.
Bu kadın bu dünyadan değil.
Cette femme ne vient pas d'ici.
- Çünkü bu mümkün değil.
Parce que ce n'est pas possible.
Bu hiç iyi değil.
C'est pas bon.
Ufak bir sorundan fazlası değil bu.
Ce n'est rien d'autre qu'une simple complication.
Hayır, yaptığı yer burası ama bu dünyada değil.
Si c'est bien là, simplement pas dans ce monde ci.
İnşa ediyor ama bu dünyada değil.
Elle la construit, mais pas dans ce monde.
Bu Madam Hydra pek zeki biri değil.
Cette Madame Hydra n'est pas très subtile.
Bu pek benim tarzım değil.
Ce n'est pas mon genre.
Bu dünya gerçek değil.
Ce monde n'est pas réel.
Hayır, hayır, bu... Hayır, bu hiç mantıklı değil.
Non, ça n'a aucun sens.
Ama bu gerçek değil.
Mais... ce n'est pas réel.
Bu ikisi çıktığına göre gücümüz vardır değil mi?
On a plus de puissance depuis que ces deux sont là, non?
Bu göreceli bir terim öyle değil mi?
Mal tourné? Tu ne penses pas que c'est relatif?
Ahh. Bu ailenle ilgili değil.
Ce n'est pas par rapport à ta famille.
Çünkü bu bir davet değil.
Ce n'est pas une invitation.
Güzel mi! Benim için bu güzel falan değil.
Écoute.
- Bu mümkün değil. Maaşım daha dün yattı.
Impossible, j'ai déposé un chèque hier.
Bu, çabucak atlatabileceği bir şey değil.
Il ne s'en remettra pas rapidement de cette histoire.
- Bu doğru değil.
- pour la surmonter. - C'est faux.
Bu "Rachel benim yardımcılarımın başında olmalı" safsatasının Donna'dan değil de senden çıktığını bilmediğimi mi düşünüyorsun?
Tu crois que je ne sais pas tout "Rachel devrait être en charge de mes associés" ces conneries venaient de toi et pas de Donna?
Bu bir masal değil.
Cela n'a rien d'un mythe. Le Christ est vivant.
Bu bir cevap değil.
C'est pas une réponse.
Kanıt mı? Anlatıp durduğun şey bu, değil mi?
C'est ce que vous vendez.
Bu AB değil mi?
C'est l'ONU?
Hazır buradayken bu gece için... her şey yolunda mı değil mi diye kısa bir kontrol yapayım.
Autant profiter de votre présence. Je vais m'assurer que tout est en ordre, pour ce soir.
Bu senin fikrin değil biliyorum. Kes sesini!
- Je sais que ce n'est pas ton idée.
Bu odaya ilk davet edilen ben değil miydim?
Ne suis-je pas la première invitée ici?
Milyonlar söz konusu değilse büyük şirketler için bu para hiçbir şey değil biliyorum ama burada 50 bin gibi bir para her şeyi değiştirebilir.
En droit corporatif, seuls les millions comptent, mais ici 50 000 $ font toute la différence du monde.
Bu kurul sadece sahtekarları değil yıllar önce Neal Wiesner'ı da kabul etti. Cinayete teşebbüsten yıllarını hapiste geçirmiş bir adamı.
Le Barreau accepte des criminels et cette commission a admise Neal Wiesner, un homme qui a fait de la prison pour avoir commis un meurtre.
Farkı bu sefer laf Louis Litt'ten değil, benden çıkmış olur.
Et ça ne viendra pas de Louis, - mais de moi.
Bu bir duruşma değil. Karakter tahlilinde tanık kabul etmiyoruz.
Ce n'est pas un procès.
Bu önemli değil.
- Tu n'as pas fait d'études de droit.
Ama unutma bir öncekinde geç kalmak hoşuna gitmemişti bu sefer hiç de geç değil.
Souvenez-vous, vous n'avez pas aimé être en retard la dernière fois. Ne le soyez pas cette fois.
Ama bu duruşmanın eski firmam hakkında değil, Bay Ross'un avukat olup olmaması hakkında sanıyordum.
Mais j'avais l'impression que cette audition ne concernait pas mon ancienne société, mais si oui ou non M. Ross devrait être avocat.
Bu bir taktik değil temenni.
Ce n'est pas une stratégie, c'est une prière.
- Bu doğru değil- -
- Mhh, mhh.
Bu gerçekçi değil. En nihayetinde bu sözünü bozduğunda ne olacak peki?
Que se passera-t-il quand vous romprez inévitablement cette promesse?
- Hiçbir alakası olmaması gerekiyor elbette. Ama bu şirketlerin amacı insanlara yardım etmek değil, para kazanmak.
Cela devrait n'avoir aucune incidence, mais cette compagnie ne se préoccupe pas d'aider les gens.
- Nasıl? Çünkü beni dinledin ve isteklerime saygı duydun bu da seni terapistin olarak değil ne desem, başka bir sıfatla dinleyeceğim demek.
Parce que tu m'as écouté et tu as respecté mes envies donc au lieu de t'écouter en tant que psy, je vais t'écouter en tant...
- İnsanlara yardım etmek umrumda değil. - Bu insanlara yardım edebilirsiniz.
- Vous pouvez aider ces gens.
Bu aslında... bana uygun değil.
J'aime pas trop ça. C'est vraiment dommage.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]