Bu inanılmaz translate French
4,056 parallel translation
Bu inanılmaz ya.
C'est incroyable.
Ama bu inanılmaz bir biçimde bir araya geldi.
Mais elle arrive à concrétiser son univers de façon remarquable.
- Bu inanılmaz güzel bir şey.
C'est une chose absolument magnifique.
Bu inanılmaz!
Wow C'est impressionnant!
Tanrım, bu inanılmaz.
Mon Dieu, c'est intéressant.
Ayrıca dayanışma da bu inanılmaz boyuttaki akıcılıkta büyük rol oynar. 4000 metre derinliği ile gezegenin üçte ikisini kaplar.
La solidarité a aussi sa place dans cette immensité liquide, profonde de 4000 mètres, qui couvre les deux tiers de la planète.
Bu inanılmaz çeşitliliğin kaynağı, yaşamın kendisidir.
La raison de cette prodigieuse diversité vient à nouveau de la vie elle-même.
Bu inanılmaz bir fırsat.
Quelle incroyable opportunité.
Bu inanılmaz.
C'est incroyable.
Bu inanılmaz, değil mi?
C'est fou, n'est-ce pas?
Mükemmel arkadaşlıklarla buradan ayrılıyorum. Hayatım boyunca unutmayacağım deneyimler edindim. Bu inanılmaz macera sayesinde temelimi sağlamlaştırdım.
Je m'en vais maintenant avec des amis incroyables et des expériences incroyables que je n'oublierai jamais, et je sais que ça va être une base solide pour ce qui va être une aventure formidable donc ce sont des larmes de joie, pas de tristesse.
Bu inanılmaz bir başarıydı ama ne yazık ki bu programı ayakta tutmamız için gereken parayı gökten indirmiyor.
C'était un accomplissement magnifique, mais ça n'a pas créé l'argent, comme par magie, dont a besoin pour garder ce programme.
Ozamandan beri bu inanılmaz bir macera- - hayatımın unutulmaz bir bölümü, bir çok insanın hayatının unutulmaz bir bölümü- -
Dès lors, ce fut un incroyable voyage une part de ma vie inoubliable, et une part inoubliable dans la vie de beaucoup de personnes...
Hadi be, bu inanılmaz!
Jamais de la vie. C'est incroyable!
Kim bilir bu inanılmaz seri ne zaman -
Non! Qui sait quand cette course incroyable va... C'est fini.
Bu inanılmaz.
Incroyable.
Bu inanılmaz!
C'est incroyable. ( Télé eteinte )
Bu inanılmaz.
C'est super.
Bu inanılmaz...
C'est incroyable...
Bu inanılmaz bir rüya gibiydi.
C'est plutôt incroyable.
Bu sabah inanılmaz bir baş ağrısıyla uyandım ve sana bir şey söylediğimi hatırladım.
C'est juste que je me suis réveillé ce matin avec une énorme gueule de bois et un vague souvenir d'avoir avoué quelque chose.
- Evet. - Yani, bu gerçekten inanılmaz bir duygu.
- Je veux dire, c'est un sentiment incroyable.
Hey, bu kampanyada inanılmaz iyi iş çıkardın Ben.
Hey, tu as fait un travail incroyable sur cette campagne, Ben.
Bu parti inanılmaz sen de inanılmazsın.
Cette fête était incroyable, Tu es incroyable.
Bu adamın ağzından çıkan tek kelimeye inanılmaz.
- On peut pas le croire.
Bu adamın çocuklara yaptığı şey inanılmaz yahu.
C'est incroyable, ce que ce gars a fait avec ces gosses.
Bu ameliyathanede kaç muhteşem, inanılmaz ve mucizevi şey olursa olsun her zaman kocamın öldüğü ameliyathane olarak kalacak.
Et peut importe les choses merveilleuses et incroyables et miraculeuses qui se sont produites dans cette salle, ce sera toujours la salle où mon mari est mort.
Bu adam inanılmaz biri.
C'est un type incroyable que nous avons là.
Bu sırada ben de, düğün günü benim için nişanlısı Klaus'u terk eden Victoria'yla gün batımına doğru yol alırken inanılmaz derecede mutluydum.
Pendant ce temps là, j'étais aussi très heureux, m'enfuyant vers le soleil avec Victoria, Qui avait laissé son fiancé Klaus devant l'autel, pour être avec moi.
Bu adamın, bütün bu yetenekli insanlarla beni buluşturması bana hala inanılmaz geliyor.
J'ai encore du mal à croire qu'il m'a choisi parmi tout le monde d'être dans cette maison là tout de suite avec tout ces gens aussi talentueux.
- Kazanmaya bu denli yaklaşıp kaybetmek, cidden çok sinir bozucu. Çünkü Lea Michele gibi, hayatı Broadway'de geçmiş biriyle zaman geçirmek hayatımda hiç unutamayacağım derecede inanılmaz bir şey olabilirdi.
C'est vraiment frustrant d'être si près de la victoire et de ne pas l'atteindre parce que, vous savez, Lea Michele, c'est quelqu'un que j'admire depuis qu'elle était à Broadway, et avoir eu ces quelques moments seule avec elle
- Bu benim için, inanılmaz bir tecrübe oldu.
- Et ça a juste été un expérience tellement incroyable à vivre donc...
Bu şeyler inanılmaz.
Ce truc est étonnant.
Bu olay 35 sene önce olmuştu ve şimdi birbirimize inanılmaz derecede yakınız.
c'était il y a 35 ans et maintenant nous sommes très proches l'une de l'autre.
İnanılmaz bir şey bu!
C'est fort, ca!
- Ben de. İnanılmaz bir enerjisi var ve bu haftayı mahvetmesine rağmen hala onun için bir karakter yazabilirim.
Il a une énergie vraiment spéaciale, et même s'il n'a pas tout déchiré cette semaine,
İnanılmaz bir şey bu.
C'est incroyable.
Bu arada dairen bir inanılmaz, Quinn.
Au fait Quinn, ton appartement est incroyable.
Oldukça inanılmaz. Bu gerçekten müthiş.
C'est incroyable, vraiment stupéfiant.
Son çekime girmeden önce demek isterim ki ; hiç birimiz birbirimizin gözünün içine bakıp "bu yaptığın inanılmaz birşeydi"
Je voudrais juste dire, puisque l'on va débuter notre tout dernier tournage, qu'aucun de nous n'a vraiment la possibilité de regarder l'autre dans les yeux et de lui dire
Pazartesi günü yazılan set salı günü inşaa edilen ve çarşamba da çekilen. Bu çok inanılmaz bir şey.
C'était un décor dessiné le lundi construit le mardi et utilisé pour jouer le mercredi c'est juste époustouflant.
Konuyu değiştirmek gibi olmasın ama o inanılmaz derecede iyi bir okuyucu bu da demek oluyor ki genellikle tenhalarda büyümüş kaçabileceği tek yer edebiyatmış.
C'est pas pour changer de sujet, mais il sait très bien lire, ce qui veut dire qu'il a probablement grandi isolé, avec la lecture comme seul échappatoire.
Dolayısıyla, belki, Dark Side'ın inanılmaz başarısına rağmen, hala içimizde bir çeşit "Tamam, bu bize inanılmaz farklı ve tatmin edicilik verdi" duygusunda değildik.
Peut-être qu'à cause de l'énorme succès de Dark Side, on se disait que ça ne nous avait pas affectés, qu'on n'était pas satisfaits.
Po bu Mono Lake adındaki harika yeri buldu, İnanılmaz bir yerdi
Po a découvert cet endroit fantastique, le lac Mono, au milieu d'un paysage superbe.
- Bu operasyon inanılmaz.
- C'est fou, ce que vous faites.
Hem de bu kadar inanılmaz bir şey gördükten sonra?
Après avoir vu des choses aussi incroyables?
Bu gerçekten inanılmaz. İnsanları bir bakışınla çözme tarzın falan.
C'est si incroyable... la façon dont vous pouvez... découvrir les personnes simplement en les regardant.
Chris bu yarışma için büyük bir ilham kaynağıydı aslında. Çünkü, aslında Artie rolü için seçmelere katılmıştı ama Artie için uygun değildi. Fakat inanılmaz ve çok özel biriydi.
Chris est vraiment l'inspiration du Glee project parce qu'il a auditionné pour le rôle d'Artie, et il n'était pas vraiment fait pour Artie, mais il était incroyable et spécial.
- Yalnız bu sefer ateş açmışlar. - İnanılmaz.
Seulement cette fois, ils ont tiré.
Bu da inanılmaz bir kararlılığın göstergesi.
Ca montre une incroyable obstination.
Çöpçülerin bu ekonomide grev yapmalarına inanamıyorum, inanılmaz.
- C'est nos poubelles, ça?