Bu onun arabası translate French
103 parallel translation
Taksiye bindiğimde şoför Godfrey oluyor... ve ben de kendi kendime, "Bu onun arabası, beni bulutlara..."
En taxi, c'était encore Godfrey et je me disais :
Duke, bu onun arabası!
Duke, voici sa voiture!
- Evet, bu onun arabası.
- C'est sa bagnole. - Quel nul!
- Evet. - Bu onun arabası.
C'est sa voiture.
Hemen karar verin, çünkü bu onun arabası.
Eh bien, vous devriez vous décider, car je viens d'entendre sa voiture.
Ben her şeyi biliyorum, bu onun arabası!
Je sais tout, et c'est sa voiture!
- Bay Van Niekirk, bu onun arabası.
- M. Van Niekirk, c'est sa voiture.
Bu onun arabası olmalı.
C'est sa voiture.
Bu onun arabası. - Lizzie, otur.
C'est sa voiture.
Bu onun arabası, değil mi?
Et sa voiture?
Bu onun arabası ve sende tamir için para yok
C'est sa voiture et t'as pas d'argent pour la réparer.
Bu onun arabası.
- C'est sa voiture.
Bu onun arabası.
Attends! Sa voiture est là!
Bu onun arabası, değil mi?
Mais il est pas SDF.
Bu onun arabası.
C'est sa voiture.
Bu onun arabası.
C'est bien sa voiture.
Bu onun arabasıymış.
C'était sa voiture.
bu onun arabası, şu mavi Honda.
C'est sa voiture, la Honda bleue.
- Bu onun arabası.
- Vérifie sa voiture. - Très bien.
- Bu onun arabası.
Mais qu'est-ce que...
Bu onun arabası!
C'est sa voiture!
Bu onun arabası.
Attendez, attendez, attendez.
Bu onun arabası.
C'est bien ça
Bu onun arabası değil.
C'est pas sa voiture.
Ama bu onun arabası, ya da senin araban, birinin arabası.
C'est sa voiture, la vôtre? Ou bien...
Bilirsin, tesadüf demişken parktan çıkardığın şu kadın bu onun arabası ve anahtarını sen tutuyorsun.
En parlant de coïncidences, vous avez rapporté le cadavre d'une femme, eh bien, c'est sa voiture, et vous tenez ses clés.
Bu onun arabası.
- C'est sa caisse.
Konu şu ki, bu onun arabası.
C'est sa caisse. Une voiture de fonction.
Evet. Bu onun arabası.
C'est sa voiture.
Bu onun arabası.
C'est sa voiture là.
Hayır, bu, onun arabası değil.
Non, ce n'est pas sa voiture.
Ne zaman onun kendi arabasıyla güneye gittiğini hayal etsem bu beni hep güldürüyor.
Quand je l'imagine en voiture décapotée, ça me fait rire.
Argo, at arabası olmaktan hoşlanmıyor. Bununla birlikte, bu vadi onun evi.
Elle n'aime pas être enfermée et elle est née ici.
- Bu onun arabası mı?
C'est sa voiture?
Bu onun arabası değil mi?
C'est pas sa voiture?
Bu onun arabasının sesi galiba.
- On dirait sa voiture.
Şarkıda şunu söyleyip duruyordu, seçilmeyen tek kişi oydu ve eğer sonunda biri gelip onu arabasına atarsa onu öldürmek zorundaydı, ki bu onun gerçekten gay olmadığını kanıtlıyor.
Dans la chanson, il se plaint de n'être jamais choisi. Mais quand un gars finit par le choisir, il le tue pour prouver qu'il n'est pas pédé.
Ama Amy Ennis kurbanımız, bu da onun arabası.
Mais c'est la voiture d'Amy Ennis.
Bu çok garip çünkü onun çıktığı diğer tüm erkekler benden bedavaya golf arabası almaya çalıştılar.
Tous ses autres petits copains ont essayé d'en avoir un gratuit.
Analiz ettiğin saç bu adamın arabasındaki beyzbol topundan alındı fakat belli ki onun saçı değil.
Le cheveu vient d'une balle trouvée dans sa voiture. Et ce n'est pas le sien.
Bu onun tasarrufları, Arabasının ve annesinin evinin parası demek.
C'est son compte épargne, sa voiture et l'appartement de sa mère.
Rany kendi kararlarını verebilecek koca bir oğlan ve eğer o abisinin yerine, park yerinde el arabasıyla dolaşmayı seçiyorsa bu onun insiyetitinde.
Randy est un grand garçon | qui a le droit de prendre ses propres décisions, Et si sa décision est de choisir un rodéo sur un parking | dans un caddie volé sous le nez de son frère, | c'est son préragoti...
Onun arabasına çarpmamak için direksiyonu kırdım ve park halindeki bu arabaya vurdum. Bagaj açıldı ve içinde bu cesedi bulduk.
j'ai donné un coup de volant pour éviter de percuter sa voiture alors je suis rentré dans celle de Parker à la place et quand le coffre s'est ouvert nous sommes allés voir et on a trouvé ce corps
Herhangi biri, muhtemelen, ama onun beceri düzeyiyle bu üç farklı makineyi çalıştırabilmek, şey, bu kendine helikopterle uçmayı öğretmek, Yat kullanmak veya Formula 1 arabasıyla yarışmak gibi bir şey.
L'une d'entre elles, peut-être, mais pour manier ces trois machines à ce niveau de compétence, c'est comme apprendre tout seul à piloter un hélicoptère, un yacht et une Formule 1.
Karımın arabası bu! Onun arabasına kussun!
Laissez-le vomir dans sa voiture.
Bu onun ilk arabası.
C'est sa première voiture.
Herif, Lamar'ın yardımcısını öldürüp ekip arabasını almış. Sonra otoyolda o adamı öldürüp onun arabasına geçmiş ve şimdi, Tanrı bilir bu arabadan inip kimin arabasını kullanmaya başladı.
Un homme a tué le shérif adjoint de Lamar, a pris sa voiture, a tué cet homme, a changé de voiture, et la voilà!
Arabasından ve giydiklerinden başka bunlar onun her şeyi. Parmak izi için hala bu kontrolü yapıyoruz.
C'est tout ce qu'il y a, à part ses vêtements et sa voiture.
Bu, onun arabası.
C'est sa camionnette.
"A-L-E-X-J-A-G." Onun arabası bu.
"A-L-E-X-J-A-G." C'est sa voiture.
- Neyi yazıcaz? Sadece bu adamın arabasını almak istediğinizi, ve hiçbir sebep olmadan, onun yasadışı olarak silahını size doğru ateşlediğini ve sonra, olay biter.
Que vous vouliez seulement lui voler sa voiture, et que pour cette simple raison, il vous a tiré dessus, et vous avez pris la fuite.