Bu onun suçu değil translate French
171 parallel translation
Evlat, bu onun suçu değil. Ona ne yapacağını banka söylüyor.
Il n'y est pour rien, c'est la banque qui décide.
Bu onun suçu değil.
Ce n'est pas sa faute.
- Bekle! Bu onun suçu değil.
- Ce n'est pas sa faute.
Geri döndü nasıl olsa. - Bu onun suçu değil, yaşlı biri o.
C'est pas de sa faute s'il est vieux
Gerçekten bu onun suçu değil. Anlayacağınız üzere, sorun bende.
Ce n'est pas de sa faute.
Bu onun suçu değil.
De toute façon, ce n'est pas de sa faute.
— Bu onun suçu değil.
C'est pas de sa faute.
Tam 80 kilo, ama bu onun suçu değil.
Il pèse près de 80 kg, mais ce n'est pas sa faute.
- Eğer Mulder hastalandıysa, bu onun suçu değil!
- Ce n'est pas de sa faute s'il est infecté.
- Bu onun suçu değil.
- Elle est sous traitement.
O sadece bir tiyatro yönetmeni. Bu onun suçu değil.
Le directeur du théâtre n'y peut rien.
Ama bu onun suçu değil.
Mais c'ets pas sa faute.
Bu onun suçu değil.
Ce n'est pas de sa faute.
Bu onun suçu değil.
C'est pas sa faute.
Bu onun suçu değil.
- Non. Ce n'est pas sa faute.
- Bu onun suçu değil.
- ll y est pour rien.
Bu onun suçu değil. Benim suçum.
Ce n'est pas sa faute, c'est la mienne.
- Bu onun suçu değil.
- Ce n'est pas de sa faute.
Bu onun suçu değil.
Elle n'y peut rien.
Brody iyi bir adamdır. Bu onun suçu değil.
Ce n'est pas la faute de Brody.
- Bu onun suçu değil.
- C'est pas de sa faute.
Bu onun suçu değil.
Ce n'est même pas sa faute.
Bu onun suçu değil.
C'est pas sa faute.
Bu onun suçu değil.
Ce n'est pas la faute du chien. Non.
Ama bu onun suçu değil!
C'est pas sa faute!
Fermin, bırak onu, bu onun suçu değil.
Fermin, laisse-le, c'est pas sa faute.
Lino. Efendim. Bu onun suçu değil.
Monsieur, il y est pour rien.
Bu onun suçu değil!
Ce n'est pas de sa faute!
Bu onun suçu değil, onu ben istedim... ve kendimi ona verdim.
Ce n'est pas sa faute, mais j'avais envie de lui. Je me suis donnée à lui.
Paige bu onun suçu değil görmek için onu almak zorunda.
Paige doit lui montrer que ce n'est pas sa faute.
Leo, bu onun suçu değil. Bu benim hatam.
Ce n'est pas sa faute, c'est la mienne.
Bu onun suçu değil.
Qui est-il pour dire ça? Ce n'est pas de sa faute...
Ama Anne, Bu mülkün bir gün ona... miras kalacak olması onun suçu değil.
Ce n'est pas sa faute s'il hérite de la propriété.
Okullar kapalı, bu onun suçu değil.
L'école est fermée.
Kabul edelim ki onun bebeği olamaz rahmi olmadığından, ki bu kimsenin suçu değil, Romalıların bile.
Admettons qu'il ne puisse pas faire d'enfant. Il n'a pas d'utérus. Ce n'est la faute de personne, pas même des Romains...
Bu onun suçu da değil zaten.
C'est pas sa faute non plus.
Bu onun şuçu değil.
Ce n'est pas sa faute.
Onun suçu değil bu!
Ce n'est pas sa faute.
Bu şarkıyı bilmemesi onun suçu değil. Bunun için onu suçlayamayız.
Ce n'est pas sa faute, et on ne lui en voudra pas.
Artık onların içine giremezsin. Bu onun suçu değil.
Je suis fou ou quoi?
Kurduğum herşeyi mahvediyorsun. Hey, bu tamamen onun suçu değil.
Ce n'est pas de sa faute, je l'ai...
Güven bana Meg, onun yaşında bu oldukça normal ve onun suçu değil
Crois-moi, à son âge, c'est involontaire.
Bu gerçekten onun suçu değil.
Ça n'est pas sa faute, vraiment.
Bu kadar muhteşem olman onun suçu değil ki. Çocuk senden başka bir şey düşünemiyor.
C'est pas sa faute si tu es tellement géniale qu'il est incapable d'aller ailleurs.
- Zavallı velet. Onun suçu değil ki bu.
- Pauvre bébé, il n'a rien fait.
Sanırım sizde farkındasınız ki bu onun suçu değil.
Et vous savez quoi?
Hop! Onun suçu değil bu, tamam mı?
Wow, ce n'est pas sa faute, ok?
Hayır, yapmadın. Bu onun hastalığının suçu, senin değil. Ama bu yüzden buradayız.
Non, tu n'y es pour rien, c'est la faute de la maladie, mais nous sommes là pour ça.
Stewart,... bu onun suçu değil.
Cest pas de sa faute.
No Bak, bu onun suçu değil. Birini suçlamak istiyorum, beni suçlama.
Non, écoute.
Sadece Hammond'ın değil, onun lider ekibinin de bu işte suçu olduğuna dair bir yığın kanıtım var.
J'ai des tas de preuves qui impliquent Hammond et son équipe.