Bunun yanında translate French
863 parallel translation
Ayrıca çok da yumuşak. Bunun yanında çarşaflar üzerinde terlemekten de nefret ederim.
ça me dégoute de suer dans des draps.
Bunun yanında gülümsemek de iyi gider, şöyle.
Avec un sourire, cette fois-ci.
Bunun yanında, seni götürmek demek daha fazla risk almak demek.
De plus, je ne veux pas vous voir prendre un tel risque.
Lee'nin Grant'e teslim olduğu kılıç bunun yanında devede kulak kalır.
- Un couteau d'un mètre vingt, hein? - Et comment! L'épée que Lee a remise en capitulation à Grand était un canif en comparaison.
Bunun yanında oldukça da iyi bir arkadaş.
elle est de très bonne compagnie.
Buna katılmak isteyen, Miktarı küçük olabilir hayatında erdemli zevklere sahip olacak bunun yanında kutsal nilüfer çiçeklerinden binlercesi üzerinde imtiyazlı bir koltuğu olacaktır.
"Toutes les personnes apportant une contribution, même minime," "connaîtront en ce monde un bonheur sans limite" "et auront dans l'au-delà"
Bunun yanında, ben seninle artık daha fazla ilgilenemiycem.
En plus, je ne t'aime plus du tout.
Gurur duyduğumuz Alman V-2 roketleri... bunun yanında çocuk oyuncağı kalır.
Le V2 allemand, dont nous étions si fiers, était un jouet à côté.
Bunun yanında, seni sevdim sayılır.
En plus, je vous aime bien.
Bunun yanında, çantalarımızı açmalarını da istemezdim.
Et je ne voulais pas qu'ils regardent dans le sac.
Bunun yanında güçlü bir samurayın masrafını karşılayamayız.
De plus, nous, paysans, savons choisir de belles graines.
Bunun yanında dik yakalı, uzun ceketler içinde nasıl görünürüm? Çok yakışır değil mi?
En outre, de quoi aurais-je l'air avec une redingote et un col dur?
Bunun yanında, donanma endişelenmiyorsa sen de endişelenme?
Si la Marine n'est pas inquiète, pourquoi le seriez-vous?
Bunun yanında, kızılderili tehlikesi de var.
De plus, les Indiens sont plutôt mauvais, là-bas.
Bunun yanında, seni tekrar görmek için bir bahane olur.
Et puis, ça me donnera la chance de te revoir.
Bunun yanında harika görünüyorum.
Bien, à côté de cela, je regarde le dandy.
Bunun yanında Tate böyle olsun istemezdim.
D'ailleurs, jamais je n'oserais faire ça.
Bundan sonra yapacağın her şey bunun yanında az kalacak.
Quoi que vous fassiez plus tard, vous susciterez l'envie.
Bunun yanında mermi de istiyorsan daha fazla post getirmelisin.
Si tu veux plus de balles, il faut amener plus de peaux.
'Bunun yanında ben senin olamayacağın birşeyim.
D'ailleurs, tu ne seras jamais comme moi.
Bunun yanında, benim gibi kör bir adamdan yardım istemiş olman Iioka çetesinin şanını lekelemez mi?
En vous encombrant d'un infirme comme moi, votre réputation de caïd risque d'en pâtir.
Ve bunun yanında körüm.
Aveugle, en plus!
Bunun yanında, bu Wart'ın işi, onun görevlerinden biri.
Et puis c'était le travail du Moustique que vous avez fait.
Hergün tamamen bir yabancı değil. Senin doktor paranı öder ve bunun yanında sana yolculuk parası bırakır.
Ce n'est pas tous les jours qu'un parfait étranger paie votre médecin et vous laisse en plus de l'argent pour la route.
Bunun yanında... Bu isteklerin arkasında kim var biliyorum.
En outre... je suis certain de connaître celui qui est derrière ces requêtes influentes.
Unidyne ile Vakıf arasındaki bağla ilgili her şeyi biliyorum. Joe Turtle ve Caselle'in bildikleri bunun yanında solda sıfırdı!
Je suis au courant du lien entre Unidyne et la fondation, j'en sais bien plus que Joe Tortue ou Caselle!
Cezayir halkı, Sömürge Yönetimi... sadece halkımızın yoksulluğundan sorumlu değildir bunun yanında şeref duygusnu kaybetmiş erkek ve kız kardeşlerimizin ahlaksızlıklarından ve onurlarının kırılmasından da sorumludur.
Peuple algérien, l'administration coloniale n'est pas seulement responsable de la misère de notre peuple et de son esclavage, mais aussi de l'abrutissement, de la corruption et des vices dégradants de beaucoup des nos frères et sœurs qui ont oublié leur propre dignité.
Bunun yanında, Doh saldırılarında iyi değilimdir.
Le nuki do n'est pas mon fort.
Bunun yanında, bana danışmadan Allah'a danışmayacağına güveniyorum.
Je ne fais pas confiance à un homme qui consulte Dieu avant moi.
Bunun yanında Pentagon Alamo'da küçük bir oda gibi kalır.
À côté, le Pentagone fait figure de Fort Alamo.
Bunun yanında samanlıkta iğne bulması çocuk oyunu kalır.
Autant chercher une aiguille dans une botte de foin.
Bunun yanında, diğerlerinden çok farklı kokuyorsun.
Et puis ton parfum est différent.
Sana dansı, bunun yanında dilleri öğrettim ve bildiğim müziği ve güzel olanı sevmeyi.
Je t'ai appris la danse aussi, les langues... la musique que je connaissais et la beauté de l'amour.
Üçüncü yaş günümü anımsıyorum da sadece resimleri değil, bahçeyi ya da armağanları değil bunun yanında kimin kime ne yapmış olduğunu, kalbinden neler geçirdiğini düşünüyorum.
Je me rappelle mon 3e anniversaire. Pas que des dessins du jardin ou des cadeaux... mais qui a fait quoi à qui et comment je l'ai senti.
Evet, doğru. Bunun yanında?
D'accord, mais à part ça?
Bunun yanında, Miami'ye gitmemiz gerekli.
Par ailleurs, nous devons aller à Miami.
Bunun yanında, bütün vatandaşların her yarım saatte bir..... iç çamaşırlarını değiştirmesi gerekecek.
En outre, tous les citoyens devront changer de sous-vêtements toutes les demi-heures.
- Bunun yanında solda sıfır kalır.
C'était rien à côté de la mienne.
Bunun yanında, sen ve Crackers burada... iyi vakit geçireceksiniz.
En plus, toi et Crackers serez... un bon moment tranquille ici.
Bunun yanında saat sabahın altısı.
D'ailleurs, il est 6 heures du matin.
Bunun yanında, hurdalara yükleme yapmayı sevmiyorum.
Et ça m'amuse pas de charger des caisses.
Bunun yanında, yeni haberleri duymak istiyorum.
D'ailleurs, tu ne m'as pas raconté grand-chose aujourd'hui.
Bunun yanında, uygun gözüktüğünü sanmıyorum.
En plus, je crois que ça ferait jaser.
Dünyanın dört bir yanında, her yerde, her kasabada... bunun olmaması için varını yoğunu veren adamlar bunu başaracaklar.
Dans le monde entier, dans chaque pays et chaque ville, il y a des hommes qui feront en sorte que ça n'existe plus.
Pek çok şeyin yanında bunun için de sana minnettarım.
Je vous en remercie, comme pour tout le reste.
Bunun gibi sahneler yurdun her yanında oluyor şehirli ve kasabalı erkekler birliklerimizi doldururken.
Des scènes semblables se passaient ailleurs. Riches, pauvres, tous ces garçons rejoignaient nos rangs.
Bunun gibi bir adam, Dempsey-Firpo maçında ring yanında otursaydı, size şeyi anlatmaya çalışırdı...
Un type comme ça, on ne peut pas l'écouter, il vous ferait croire...
Ve bunun yanında.
Autre chose.
- Bunun yanıtını yakında alacağım.
- Je le saurai bientôt.
Bunun korkusuyla sonsuza dek yanında kalacağım.
Dans cette crainte, je ne te quitterai plus.
Geçen gün adamlarımdan ikisi kamp'a geldiler, yanlarında cesetler vardı kardeşim öldürülmüş.Hepsi bu kadar, kaynaklarımız hiç yanılmaz. sen öldürmüş'sün, bunun için buradayım.
Deux amis ont ramené les corps de nos compagnons. D'après eux, nos frères ont dit avant de mourir que le voleur se servait de deux sabres.
yanında 38
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanında olacağım 35
yanında mı 21
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanında olacağım 35
yanında mı 21
bunun yanı sıra 41
bunun anlamı nedir 87
bunun 274
bunun için üzgünüm 144
bunun için çok üzgünüm 39
bunun gibi 190
bununla ne demek istiyorsun 20
bununla birlikte 245
bunun anlamı ne 159
bunun adı ne 18
bununla beraber 102
bunun anlamı 121
bununla 93
bunun bir önemi yok 62
bunun gibi 190
bununla ne demek istiyorsun 20
bununla birlikte 245
bunun anlamı ne 159
bunun adı ne 18
bununla beraber 102
bunun anlamı 121
bununla 93
bunun bir önemi yok 62