English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bunun gibi

Bunun gibi translate French

6,779 parallel translation
Onlara sadece bunun gibi kaç tane aşırı doz davası olduğunu sor.
Demandez-lui combien y a t'il d'autres cas d'overdoses comme celui-ci.
Evet ben de düşünüyordum ki... Yani şu anda soruyorum ki acaba benim için bunun gibi başka küçük kontratınız var mı?
Oui, alors je me disais que si jamais... à tous les hasards... si vous aviez une autre petite... une autre petite emploi dans le genre à me donner...
Bunun gibi bir çanta bende de var.
Moi aussi, j'ai une trousse comme ça.
Bunun gibi bir şey mi?
Hé vous, regardez ça.
Bunun gibi bir çok dava gördüm.
J'ai beaucoup enquêté dessus.
Genellikle bunun gibi bir şey.
Souvent, oui.
İlişkiler de tıpkı bunun gibi.
Les relations sont pareilles.
Eğer öyle olsalardı bunun gibi silahlar kullanmazlardı.
Si ils l'étaient, ils n'utiliseraient pas ce genre d'armes.
Biliyor musun, daha önce de bunun gibi test edildim.
J'ai déjà été mis à l'épreuve comme ça.
El göz koordinasyonunu geliştirir, örüntü tanımaya alıştırma olur ve bu... bunun gibi bir şeyler.
Ça améliore la coordination entre la main et l'oeil, ça entraîne à la reconnaissance des formes, et ça... ce genre de chose.
Askeri araçlara bombalı saldırılar sonrasında bunun gibi çok ameliyat yaptım.
J'en ai fait beaucoup trop a partir des conduites Humvees sur les IED.
Röportaj yoluyla tanıtım, bunun gibi bir şey.
De la publicité par la voie d'une interview, ce genre de choses.
Bunun gibi bir şey.
Un truc comme ça, non?
Bunun gibi erkekler değersizdir!
Ce gars est une racaille!
- Bunun gibi!
Ça...!
Bunun gibi basit bir şey düşünüyordum.
Je pensais à quelque chose de simple comme ça.
Mezardan bunun gibi çöp şeyleri izlemek için çıkmadım ben.
Je ne me suis pas extirpé de ma tombe pour regarder une merde pareille.
- Bunun gibi mi?
- Comme celle-ci?
Mesela, bunun gibi.
Comme par exemple ça.
Bunun gibi istenmeyenlerden kurtuluyorum.
J'élimine les nuisibles.
Hayatımın geri kalanı bunun gibi olabilir.
Ça pourrait être comme ça jusqu'à ma mort.
Bunun gibi pislik herifler dışında.
Sauf quand on en vient aux cons.
Ivan, Mueller'in, hesabı boşaltıp parayı senin de elçilikte gördüğün Rus kuryesine aktarmadan önce bunun gibi önödemeli kartlara aktarmasını istediğini söyledi.
Ivan a dit que Mueller lui avait demandé de vider son compte et de basculer l'argent sur des cartes prépayées comme celles-ci, qu'il a transférées à un coursier Russe, le même type avec lequel tu l'as vu discuter à l'ambassade.
Ama bunun gibi kişisel bir durum, sence cidden bu kadar siyah-beyaz mı?
Mais quelque chose de personnel comme ça, est-ce que tout est vraiment blanc ou noir?
- Evet, bunun gibi bir şey yardım edebilir.
Ouais, comme si ça allait aider. Quoi?
Aynı bunun gibi teraziler var okulumda.
Ils ont des balances juste comme ça à mon école.
Onu çok sahiplenmekle suçladı birkaç kez, ondan biraz özgürlük ve bunun gibi şeyler istedi.
Elle l'appelait possessif parfois, lui demandait de lui laisser de l'espace et des trucs comme ça.
Bunun gibi bir anı bekliyorduk ve şimdi yükselişe geçtik.
Nous avons attendu pour un tel moment, et maintenant nous avons surgi.
Bunun gibi bir anı bekliyorduk ve şimdi yükselişe geçtik.
Nous avons attendu pour un tel moment et maintenant nous avons surgi.
Bunun gibi bir şey yapmak veya kendini havaya uçurmak büyük irade ister.
La volonté qu'il faut pour faire une telle chose ou se faire exploser.
Bunun gibi bir anı bekliyorduk ve şimdi yükseliyoruz.
Nous avons attendu un moment comme celui-ci, et maintenant il est arrivé.
Bir çok ürün yetişir, ama hiç bunun gibi bir şey görmedim.
On fait pousser beaucoup de choses, mais rien de pareil.
Bunun gibi bir şeyi yalnızca müzelerde gördüm.
Je n'en ai vu que dans des musées.
Onu öldürüp bizi cezalandırmak için. Çocuk hakkındaki gerçeği öğrenmek için ya da bunun gibi sayısız seçenek olabilir onu çığlıklarla cehenneme uğurladığımda bu sebeplerin hiçbir anlamı kalmayacak.
Pour la tuer, pour nous punir, pour apprendre la vérité sur l'enfant, peu importe laquelle de ces raisons, je la ferai avouer quand je la renverrai crier en enfer.
İki, MI6'e katılmış gibi yapıp, gerçek suçluyu içeriden arayabileceğim. Sen benim kardeşimsin. Bunun gerçekten de...?
2 ) J'ai prévu de feindre une allégeance au MI6 pour débusquer le coupable de l'intérieur.
Birine göz kulak olması için kalbini veriyorsun ve ve kendine bunun güvenli olduğunu söylüyorsun ama ama kalbini yere bir taş gibi atacakları günün bugün mü yada yarın mı olduğunu bilemezsin.
Tu donnes ton coeur à quelqu'un pour qu'il en prenne soin, et tu te dis que tu es en sécurité, mais... tu ne sais jamais si aujourd'hui ou demain sera le jour où ils le jetteront comme une pierre.
Oraya varacak ve Eugene de bunun çaresine bakınca sen de kendini eskiden olduğu gibi bir yerde bulacaksın.
Il va y aller et Eugène trouvera un remède et tu retrouveras un endroit qui ressemblera à avant.
Bazı ajanlar bunun suikastçinin hesaplamaları olduğunu düşünüyor ama bana hipergrafi gibi görünüyor.
Certains des agents pensent que le sniper a fait des calculs mais pour moi, cela ressemble à de l'hypergraphie.
Bunun için onu affederim onun da beni affetmesini umduğum gibi.
Je peux lui pardonner.
Her şeyi olduğu gibi sevdiğini biliyorum ama bunun dışında da bir hayatım olsun istiyorum.
Vous appréciez la situation actuelle, mais j'ai besoin d'une vie hors de tout ça.
Bunun gibi.
Comme celle-ci.
Gerçi bunun için öncelikle başka biriymişim gibi.. .. davranmam gerekti, ama gene de iyi yani.
Je veux dire, j'ai du faire semblant d'être une autre personne pour que ça arrive, mais elle m'aime quand même.
Yani, şayet bize bunun senin hayalin olduğunu söylüyorsan insanlarla dalga geçen bir salak gibi konuştuğum için özür dilerim.
Je veux dire, vous nous dites que c'est votre rêve. Je vous présente mes excuses d'avoir été l'un de ses idiots.
Bunun da kulağa şüpheli gelmediğini söyle. Sanki acele ile şehirden kaçmaya çalışıyormuş gibi.
Dis-moi que ce n'est pas suspicieux, qu'il essaye de quitter la ville en vitesse.
Bunun sonu düşündüğün gibi olmayacak.
Ça ne va pas fonctionner comme tu le penses.
Öncekiler gibi bunun da kancadan kurtulmasına göz yumamam.
Je vais pas laisser ce poisson s'échapper comme tant d'autres prises l'ont fait.
Ve sakın bana bunun göründüğü gibi olmadığını söylemeye kalkma çünkü göründüğü gibi olmadığını söylersen bağırırım ve hepimiz nasıl göründüğünü öğreniriz.
Et n'essaie pas de me dire que ce n'est pas ce que je crois, parce que si tu dis que ce n'est pas ce que je crois, je vais crier et on sait tous ce à quoi ça va ressembler.
Bana herkesin ölüm şeklini seçebilme hakkı olması gerektiğini söyledi. Projenin de gereken desteği alabilmesi için bunun cinayetmiş gibi gösterilmesi gerekiyordu.
Mais il m'a dit que tout le monde a le droit de choisir le moment de sa mort, et que le seul moyen de sauver le projet éternity était que cela ait l'air d'un meurtre.
Direktör Yardımcısı Banks bunun için bizi mahvetmez gibi.
Le directeur Banks ne va pas nous arrêter.
He yani bunun Tyson'ın sadece 45 saniye süren eski dövüşleri gibi olacağını sanıyorsun öyle mi?
Oh, alors tu pensais que cela aller être l'un de ses conflits de Tyson ceux, qui ne durent que 45 secondes
- Bunun yerine biz... - Hakim Hernandez! Charlie gibi adamları içeri atıyoruz...
- Et au lieu de ça, on... prononce des jugements pour des gars comme Charlie...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]