English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bılmıyorum

Bılmıyorum translate French

35 parallel translation
Şubat'ın ortasındayız... ve sınavlara 4 ay var... seni bir daha ne zaman görürüm bılmıyorum.
On est quand? Au milieu du mois de Février... Et il me reste 4 mois avant les exams.
Bılmıyorum canım.
Je ne sais pas, chérie.
Ona yaptıklarım ıçın benı cezalandırmaya kararlı. Bılmıyorum.
Elle était obsédée de me punir pour ce que je lui avais fait.
Üzgünüm, bılmıyorum.
- Non, désolé, je l'ignore.
Size katılmıyorum.Bıçak Barelli'yi öldürmek için kullanıldı... sonra da madam Lilli'yi.
Je ne suis pas d'accord. Le couteau utilisé pour tuer Barelli a aussi servi pour tuer Madame Lilli.
Ayrıca, kızım Lina ve kocası John Aysgarth'a... Seçkin beyefendi Joshua Nettlewood... Tarafından yapılmış portremi miras bırakıyorum.
Enfin, je lègue à Lina et à John Aysgarth, mon portrait, œuvre du grand peintre Sir Joshua Nettlewood.
- Yanılmıyorum. - Paul. - Laura.
Ce meurtre vous aurait permis de vous libérer de l'emprise de J.B. Harland.
Bakıyorum Sam Stone bırakılmış.
J'ai vu que Sam Stone a été relâché.
İnanıyorum ki ; bu hala, kiliseye giden bireyin vicdanına bırakılmış durumda.
Cela ressort de la conscience de chaque paroissien.
Bak üzerimize bir bebek kalmasına bayılmıyorum ama en azından para bırakma nezaketini göstermiş.
De Katie. Je ne suis pas enchanté d'avoir un bébé, mais c'était bien de sa part de lui laisser une pension.
- Yanılmıyorum! Bıçak aşağıya doğru tutulmuş.
Elle a tué son mari, elle est revenue et elle a barbouillé de sang Molane.
Hâlâ Karma'ya inanıyorum. Eğer golf topu yüzünden cezalandırılmıyorsam,... ... neden kötü karmanın peşimi bırakmadığını biliyordum.
Je crois au karma, et même si je n'étais pas puni pour M. Golf, je savais d'où venait mon mauvais karma.
"Geriye kalan mülkümü, bütün finansal varlığımı, bütün arazilerim ve içindekileri hayatımın tek gerçek aşkına bırakıyorum... benim için yaratılmış olan kadına..."
"Le reste de mes biens incluant la totalité de mon patrimoine financier, mon patrimoine immobilier et son contenu iront à l'amour de ma vie... la femme qui m'était destinée..."
Neden kaçmıyorum, Sonunda tarlaya bırakılmış olmama rağmen?
Pourquoi ne courais-je pas, alors que je m'étais libéré dans ce champ?
22 Mannix Sokak'taki mülkümü, Janelle Margaret'e ve Tracey Heart'e eşit olarak paylaştırılmış şekilde bırakıyorum.
située 22 Mannix St, Maroubra, NSW, à Janelle Margaret Heart et Tracy Louise Heart, 11 Coventry St, Vale Park, NSW, et à Ray Robert Heart, 3 / 17 Union St, Vale Park, NSW.
- Onu bırakmayacağım. Ayrılmıyorum.
- Je ne la laisse pas, d'accord?
Seni sorumlu bırakarak ayrılmıyorum, değil mi?
T'as pas l'impression que je te laisse tomber?
Hayır, biliyorum ki, bilmiyorsun, fakat vicudunda kablolarla seni gönderirsem, tekrar sölemesini provike edebilirsin, değilmi, Karl? Aman, Allahım. Bılmıyorum.
Les monstres au bureau ne t'ont rien dit pour ton absence?
Buna bayılmıyorum, Ian, ama bana başka seçenek bırakmadın.
Ça ne m'enchante pas. Mais tu ne me laisses pas le choix.
Gio'nun benden hoşlanmasından bana ne, ben ondan hoşlanmıyorum ki. Ve sert bir dilde yazılmış bir notla ona beni rahat bırakmasını söyleyeceğim.
Je m'en fiche si Gio m'aime, parce que je ne l'aime pas et je vais lui dire de me laisser, avec un message dur.
Sizi tanımıyorum fakat gözleriniz sakat bırakılmış biri olduğunuzu gösteriyor.
Moi, je vois en toi une femme brimée.
Bu golü tüm geri bırakılmış medeniyetler adına atıyorum.
Je marque ce but au nom de toute les civilisation attardées.
İlaçları bırakıyorum çünkü kendimi kuşatılmış hissediyorum.
J'ai arrêté mes medicament parce qu'ils me font sentir renfermée.
Ama dipnotlarda Letan'a bırakılmış bir yorum var.
Mais sur les notes de fin... il y a un commentaire attribué à Letan.
Demek artık dışarıda bile bırakılmıyorum.
Donc je ne suis même plus celui que vous abandonnez maintenant.
Benim için bırakılmış bir şey olduğunu sanmıyorum.
Je pense qu'il n'y a plus rien pour moi.
Neden serbest bırakılmıyorum?
Pourquoi on ne me relâche pas?
LGBT'yi bırakma konusunda yazdıklarına hiç katılmıyorum.
Je suis pas d'accord de laisser tomber le LGBT.
Taksi ve limuzin şirketinde binlerce kayıtlı limuzin var ama bunlar renklerine göre ayrılmıyor, ben de "B" planı üzerine çalışıyorum.
Les agences de limousines ont des milliers de voitures enregistrées, mais elles ne sont pas triées par couleur, donc je travaille sur le plan "b."
B : katılmıyorum.
B : Pas d'accord.
A : katılıyorum B : katılmıyorum.
A : D'accord. B :
A : katılıyorum, B : katılmıyorum.
A : D'accord. B :
Bılmıyorum.
Je ne sais pas.
- Yanı? - Bılmıyorum.
- Et adapte sa propre narration.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]