English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ D ] / Daha ne bekliyorsun

Daha ne bekliyorsun translate French

140 parallel translation
- Daha ne bekliyorsun?
- Qu'attendez-vous?
Daha ne bekliyorsun ahmak adam?
Qu'attends-tu, pauvre nouille?
Daha ne bekliyorsun?
Qu'est-ce que tu attends?
Daha ne bekliyorsun?
Alors, qu'attends-tu?
Daha ne bekliyorsun?
Qu'attends-tu?
Daha ne bekliyorsun, Pete?
Tu attends quoi, Pete?
- Benden daha ne bekliyorsun?
- Tu me prends pour quoi?
İhtilalden daha ne bekliyorsun?
Qu'attendez-vous de plus de la révolution?
Hadi, daha ne bekliyorsun?
Voilà! Le combat est fini.
Daha ne bekliyorsun.
Qu'est-ce que tu attends?
Daha ne bekliyorsun?
Qu'attendez-vous?
Tıka basa dolu tımarhane şehrini bırakmak için daha ne bekliyorsun?
Qu'attendez-vous pour quitter la folie de la ville et de sa foule?
Daha ne bekliyorsun? Bu tam ihtiyacın olan şey!
Qu'est-ce que tu attends?
Daha ne bekliyorsun?
Qu'est-ce que tu fous?
Daha ne bekliyorsun, seni aptal?
Qu'attendez-vous, imbécile?
Daha ne bekliyorsun? İşini yapsana.
qu'est ce que t'attend bordel, fais ton travail.
Daha ne bekliyorsun?
Fends d'un coup!
Daha ne bekliyorsun?
T'attends quoi?
Daha ne bekliyorsun?
Un bureau tranquille?
Hadi ama Frank, daha ne bekliyorsun?
Frank, qu'est-ce que t'attends?
Daha ne bekliyorsun o zaman?
Qu'attends-tu, alors?
Daha ne bekliyorsun seni beyaz serseri?
- Connard! Tu comprends pas.
Daha ne bekliyorsun? Sinirlerimizi bozuyorsun.
Fiche le camp du quartier!
Daha ne bekliyorsun?
Qu'est-ce qu'on attend? Comment ça?
Daha ne bekliyorsun?
Bon, alors... vas-y!
Hadi daha ne bekliyorsun?
Allez, mec. Putain, qu'est-ce que t'attends?
- Daha ne bekliyorsun?
- Qu'est-ce que tu attends?
Daha ne bekliyorsun ki? Sadece bir kolum boşta.
- C'est difficile avec un seul bras.
Daha ne bekliyorsun? Hayır, sadece öyle görünüyor.
Ce n'est qu'une illusion.
- Hadi. Daha ne bekliyorsun?
- Tu attends quoi?
Bu bedeli daha ne kadar ödemesini bekliyorsun?
Tu comptes la faire payer combien de temps?
Ne bekliyorsun daha?
Qu'attendez-vous?
Daha ne dememi bekliyorsun?
Je le sais.
- Daha ne kadar devam etmesini bekliyorsun?
- Ça ne peut pas durer.
Daha ne bekliyorsun?
Vas-y, tu attends quoi?
Daha ne bekliyorsun, çek kılıcını.
Puisqu'on se retrouve, sortez votre sabre et battez-vous.
Daha ne bekliyorsun?
Alors, qu'attendez-vous?
Buna daha ne kadar dayanmamı bekliyorsun?
Tu crois que je vais supporter ça longtemps?
- Bundan daha iyi ne bekliyorsun ki?
- Que peut-on esperer de mieux?
Ne halt yemeye bekliyorsun daha?
Vas-y, qu'est-ce que t'attends?
Daha önceden dikkatlice süzmediğim birini nasıl hatırlamamı bekliyorsun ki?
- Je ne t'ai jamais vu.
Şimdi daha ne resmiyeti bekliyorsun?
Qu'est-ce que tu veux de plus?
Daha ne bekliyorsun?
Qu'as-tu à traîner!
Daha ne bekliyorsun?
Débarrasse, connard!
Daha ne kadarına katlanmamı bekliyorsun? - Misafirliği çok uzatmadık mı?
- A-t-on abusé de son hospitalité?
Ne bekliyorsun daha?
- Qu'attends-tu? - Oui, maître.
Daha ne için bekliyorsun, Stanley? Şu lanet iğneyi vur artık!
- Piquez-vous, bordel!
"Seni leylek getirdi" hikayesine daha ne kadar inanmamı bekliyorsun?
Ca marche plus, le coup de la cigogne qui m'a livrée.
Peki, tamam. Daha fazla ne bekliyorsun?
Mais quoi?
- Pekala, daha önceki karşılaşmalarımıza birde senin şöhretin eklenince ne düşünmemi bekliyorsun?
Avec l'expérience de nos rencontres passées et ta réputation... que veux-tu que je croie?
Sen annem olduğuna göre daha başka ne bekliyorsun?
Si tu es ma mère, c'est pas étonnant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]