English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ D ] / Dediğine göre

Dediğine göre translate French

2,853 parallel translation
Hannah'nın dediğine göre Beverly hayattayken tamirci yanındaymış.
Hannah a dit que son homme à tout faire était là quand Beverly était toujours en vie.
Üzücü bir hikâye. Hannah'nın dediğine göre yakınmışlar.
Oui, Hannah a dit qu'ils étaient proches.
Tanıkların dediğine göre ikisi de görünmeyen bir güç tarafından tavana doğru yükselip aşağı doğru savrulmuş.
Les témoins disent qu'ils ont, tous les deux, été soulevés à plusieurs mètres du sol, et qu'ils ont atterri au sol, comme portés par une force invisible.
Broyles aradı. Dediğine göre Brooklyn'de evinde bir adamı daha ölü bulmuşlar.
Broyles vient juste d'appeler, et apparemment, on a trouvé un homme mort dans son appartement, à Brooklyn.
Polisin dediğine göre araç köprüden saat 6 : 37'de uçmuş. Diğer taraftaki kurban da aynı anda ölmüş.
D'après les policiers, le taxi est tombé du pont à 6h37, exactement, au même moment, la victime mourrait de l'autre côté.
Bana dediğine göre M.S. 2609'da gezegeni mahvetmeyi başarmışlar.
Il m'a dit qu'en l'an 2609, ils ont fini par détruire la planète.
Dediğine göre gördüğü yerde İkiz Kuleler yokmuş.
Il a dit que dans sa vision, Il n'y avait pas les tours jumelles.
Dediğine göre adı... - "Unbezahlbar".
- Elle croit que ça s'appelle un... - "Unbezahibar".
Babamın dediğine göre senin de bir ailen varmış.
Papa a dit que tu avais une famille.
Dediğine göre elmas bileziğimi çalıp kaçmış.
Elle a dit qu'il avait volé mon bracelet de tennis en diamants et s'est enfui.
Boston'dakilerin dediğine göre Quinn'e senin aracılığında ulaşabilirmişim.
Deux gars à Boston m'ont dit que je pourrais y accéder grâce à toi.
Dediğine göre, Eyalet Savcılığı Ofisi seks yatağı haline gelmiş,... sen de bunu onaylıyormuşsun.
Le bureau du procureur serait un lieu de débauche que tu soutiens.
Peteri bu kesin bir bilgi. Dediğine göre,... üç gece önce iki savcı yardımcısı ofis kanepesinde seks yapmış.
- Il y a des détails, on parle de deux substituts ayant fait l'amour sur ton canapé.
Dediğine göre, evi sen ve çocuklar için satın almış.
Elle a dit qu'elle a acheté la maison pour toi et les enfants.
Kaynağımın dediğine göre, skandal için bir yüze ihtiyaçları vardı.
D'après ma source, ils avaient besoin d'un visage pour le scandale.
Laboratuvardaki çocuğun dediğine göre tek yolu DNA testi yapmakmış ve benim karşılaştırma yapacak bir şeye ihtiyacım var.
Le type du labo m'a dit que le seul moyen est de faire un test ADN et il me faut quelque chose pour faire une comparaison.
Sudan'ın kıyısında bir kıyıdalar ve dediğine göre G.S.M. sinyali varmış.
Ils sont en dehors de la côte nord du Soudan. d'après leur signal GPS.
Doktorun dediğine göre beni bulduğunda epey kötü hâldeymişim.
J'étais dans un sale état quand vous m'avez trouvée.
Doktorun dediğine göre bünyesinde aşırı miktarda bulunmuş. Normal dozun neredeyse üç katı kadar.
Le docteur a dit qu'elle en avait beaucoup dans son système sanguin, environ trois fois la dose prescrite.
Doktorun dediğine göre ilaçlar bünyende birikmiş olabilirmiş.
Le docteur a dit que c'était possible les médicaments accumulés dans ton système.
Frank ve Kathleen'le konuşmasa da Fincher'ın dediğine göre terapide artık daha fazla konuşuyormuş.
Fincher dit qu'elle parle plus en thérapie. Mais elle dit rien à Frank et Kathleen.
- Denizcinin dediğine göre para kazandığını anlatıp duran bir adam varmış.
Un marin a dit qu'un type s'était vanté d'avoir gagné.
Karısının dediğine göre üçüncü yurtdışı görevini geçen ay kabul etmiş ama bu kez Güney Amerika, Kolombiya'ya gidecekmiş. Çünkü büyükelçilikte çalışmanın daha güvenli olduğunu düşünüyormuş.
Selon sa femme, il en a accepté une troisième le mois dernier, mais cette fois en Colombie, Amérique du Sud, il trouvait plus sûr de travailler à l'ambassade.
Dediğine göre, okuldan sonra birkaç öğrenciyle basketbol oynuyormuş.
Il a dit qu'il... jouait au basketball avec des étudiants après l'école.
Merle'ün dediğine göre kardeşinin nerede olduğu konusunda bilgi vermişsin.
Merle m'a dit que vous lui aviez donné des infos sur son frère.
Hayır, ötmedi Mary. Çünkü dediğine göre paranın yerinden ya da işteki çekiliş üçkağıdından haberi yok.
Non, elle n'a pas craché le morceau, Mary, parce que selon elle, elle ne sait rien sur l'argent, ni sur l'arnaque du syndicat.
CYRIL : Evet ama Carol'ın dediğine göre o - neyse o anlatsın.
Ouais, mais elle a dit qu'il était parti après...
Dediğine göre Bayan Yang atladıktan sonra koridorda ona çarpıp üstüne içki dökmüşsünüz.
Elle dit que quelques secondes après que Mlle Yang ait sauté, vous lui êtes rentré dedans dans le couloir, renversant votre verre sur elle. Ça vous rappelle quelque chose?
Polisin dediğine göre içinde dolar dolu olan bir kamyon havaya uçmuş.
La police semble penser que quelqu'un a fait explosé un camion remplie avec de la monnaie U.S.
Burada dediğine göre bomba imha ekibinde görevliymiş.
Il a travaillé avec les démineurs.
Müdürün dediğine göre Prodeman ne birilerini aramış ne onu arayan olmuş ne de ziyaretçisi gelmiş.
Alos, le directeur dit que Prodeman n'a pas eu un seul appel rentrant ou sortant sur son téléphone ou de visiteurs.
Dr. Parish, dediğine göre bunları o gelmeden...
Le Dr Parish veut que...
WALL STREET'İ İŞGAL ET! Kameraman onu azarladıktan sonra,... nedimemizin dediğine göre adamımız kahve arabasının yanına gelmiş bu da onu Haynes'in alanına sokar.
Une fois viré par le cadreur, notre badaud nous a dit s'être déplacé vers la buvette.
Jenni Klein adında protestocu kızın dediğine göre bu adamı Bobby olarak tanıyormuş.
- On l'a reconnu? Une manifestante du nom de Jenni Klein, dit qu'il s'appelle Bobby.
Ve Wally'nin dediğine göre Beethoven 5. Semfoni'siyle belirmiş birden...
West Side Wally a vu Beethoven, qui dirigeait la Cinquième Symphonie.
Sadece o değil, ama bir komşususunun dediğine göre dün gece geç saatlerde adamın birinin daireden çıktığını görmüşler.
Et il n'y a pas que ça, un voisin dit qu'il a vu un homme quitter l'appartement tard la nuit dernière. Le voisin l'a identifié grâce au portrait robot.
Ustabaşının dediğine göre test bitmek üzereymiş.
Son contremaître me dit que le test est presque terminé.
Bak, Lampard son altı ayda Fransa'ya 3 kez gitti. Ki yemek işinde olan biri için hiç de garip değil. Ancak, GPS'inin dediğine göre hiç yemeklerin olduğu bölgede bulunmadı.
Vous voyez, Lampard a fait 3 voyages en France dans les six derniers mois, ce qui, pour un gars dans le le monde culinaire, n'est pas étrange à l'exception du fait que, selon son GPS,
Fizikçilerin dediğine göre, 11 hafta boyunca bir eylem yapan objeler o eylemi yapmaya devam etme eğilimi gösterirmiş yani vakit, yeniden inşa etme vaktidir ve ne kadar süreceğini asla bilemezsiniz.
Les physiciens nous disent que les objets qui craignent pendant 11 semaines ont tendance à continuer de craindre, donc il est temps de penser à la reconstruction, et on ne sait jamais combien de temps ça pourrait prendre.
Peder Burke'ün dediğine göre zaten mezara konduğu için naaşını rahatsız etmenin lüzumu yok.
Le père Burke a dit que, puisque le corps est déjà dans la tombe, il n'y a pas de raison de déranger les os.
Resepsiyonun dediğine göre dün öğlen tek başına giriş yapmış.
La réception dit qu'elle est arrivée hier après midi, seule.
Alevleri söndürdükleri vakit,... önleyiciyi manuel olarak kapatmak üzere,... aşağıya suda gidebilir bir UKA göndereceklerdir,... ama kaynağımın dediğine göre,... "basıncın bu kadar fazla olduğu bir derinlikte,... arızanın elektronik sistem de değil, mekanik sistem de olması gerekir."
Et quand ils auront éteint le feu, ils vont envoyer un sous-marin au fond pour actionner manuellement le robinet de fermeture, mais mon contact dit, "à cette profondeur, avec autant de pression, c'est la mécanique qui a failli et pas l'électronique."
Adamların dediğine göre birbirlerine bağırıp çağırıyorlarmış ve Carney onu tehdit etmiş.
Les mecs m'ont dit qu'ils s'étaient crié et hurlé dessus et que Carney l'avait menacé.
Kono'nun dediğine göre : Katie Burgess kocasının Scates'i hiç görmediğini söylemiş yani evet, bu mümkün olabilir.
Hé bien, selon Kono, Katie Burgess a dit que son mari ne savait pas à quoi Scates ressemblait,
Bu nasıl oldu? Anketörümün bana dediğine göre kasaba meclis toplantısında yanlış cevap verdim.
Les sondages indiquent que j'aurais mal répondu à une question lors d'un meeting.
Uydu servisinin dediğine göre telefonundan sinyal alınamıyormuş, demek ki ya parçalanmış ya da yerin çok altında bir yerde.
Le service satellite dit que son téléphone n'émet aucun signal. C qui veut dire qu'il est détruit ou très profondément sous terre.
Dediğine göre, tımarhanede çalışan Joseph isimli biri varmış.
Il m'a dit qu'il y avait un certain Joseph qui avait travaillé à l'asile.
Oğlunun dediğine göre, ölmeden hemen önce parktaki bankta bu adamla konuşuyormuş.
A part son fils qui l'a vu parler à cet homme sur un banc du parc juste avant de mourir.
Ryan'ın dediğine göre Martin 6 yıl boyunca uzatılmış görevde kalmış. 6 yıl.
Ryan a dit que Martin était en mission longue durée depuis six ans.
Ayrıca biraz Sinbrad ile çalıştım. Oldukça fenalaştım o işte, ki Sinbrad'ın dediğine göre bu iyi bir şeymiş.
Donc je travaillais avec Sinbrad depuis un moment, ce qui devenait plutôt mauvais, c'est comme ça que Sinbrad dit "bien"
Jesse'nin dediğine göre çok cesurmuşsun.
et Jesse m'a dit que tu avais été très courageux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]