Diyeceksiniz translate French
584 parallel translation
Buna ne diyeceksiniz, Sör John?
Que répondez-vous à ça, Sir John?
Sanırım giderken arkamdan salak diyeceksiniz.
Vous me traitiez d'idiot.
Tam olarak çıIgınlık diyeceksiniz.
Vous aviez raison de parler de folie.
- Ne diyeceksiniz Dr. Kravaal?
- Qu'avez-vous à dire, Dr Kravaal?
"Fabrini ile çalışalım, o iyi." diyeceksiniz. - Olacağım da.
Le jour où je serai patron, vous voudrez tous bosser pour moi.
Başım için ne diyeceksiniz?
Que déduisez-vous de mon visage?
Güney Afrika'daki şu 21 yerliye ne diyeceksiniz?
Qu'en est-il de ces 21 natifs d'Afrique du sud?
Şimdi ne diyeceksiniz bakalım?
- Alors, qu'avez-vous à dire, maintenant?
Kanlı elbiseye ne diyeceksiniz Bayan Inwood? " diyeceksin.
Et la robe sanglante, hein? "
- Ona ne diyeceksiniz?
- Pour lui dire quoi?
Evet Bay Federber, burada çıkarılan harika iş hakkında ne diyeceksiniz?
M. Federber, quel est votre avis à propos du travail extraordinaire accompli?
Belki beni gösterip, "Keller yaptı" diyeceksiniz. Doğru mu? Korkağın tekiymişsiniz.
Vous me désignerez du doigt en disant "voilà l'assassin!", hein?
Binbaşı, orada bir uzay gemisi olduğu hakkındaki rapora ne diyeceksiniz?
Major, que pensez-vous de La possibilité... qu'un astronefr y soit enfroui?
... ikisi de kötü iki yüz göreceksiniz bende. Ya korkak, ya dalkavuk diyeceksiniz bana.
Ma situation est telle que de deux choses l'une à vos yeux, je suis ou un lâche ou un flatteur.
İşinize karışmak istemem, ama kocanıza ne diyeceksiniz?
- Excusez-moi, ça ne me regarde pas, .. mais qu'allez-vous dire à votre mari?
Şimdi de bir erkeğin en iyi dostu annesidir diyeceksiniz herhalde.
Puis vous direz qu'une mère est la meilleure amie d'un garçon.
Suçsuzum diyeceksiniz.
Non coupable.
Steven Maryk, bu tanım karşısında ne diyeceksiniz?
Steven Maryk, que répondez-vous à cela? Coupable ou non coupable?
- Suçlamaya ne diyeceksiniz?
- Et au chef d'accusation?
Bundan sonra bana "efendim" diyeceksiniz.
Vous m'appellerez "Sergent"!
- Bana yalancı diyeceksiniz.
- Ouverte nuit et jour. - Vous allez me traiter de menteur.
Babamı nereden tanıyorsunuz bilmiyorum ama siz de diyeceklerinizi diyeceksiniz.
J'ignore qui vous êtes pour mon père, mais... nous vous verrons plus tard. Je suis...
Fakat önce kendinizi savunmak için ne diyeceksiniz duymak istiyorum.
Mais dites-moi ce que vous venez faire ici.
Kırmadan yumurta taşımayı beceremez ama küçüklere çok iyi annelik yapar. Buna ne diyeceksiniz?
Elle ne peut pas rassembler les oeufs sans les casser, mais... elle a des mains de fée avec les petits, alors, que puis-je lui dire?
Günün birinde keşke diyeceksiniz.
Un jour, vous le regretterez.
Irene ise... şey, başına buyruk diyeceksiniz, değil mi?
Et Irène... Eh bien, est très insouciante, n'est-ce pas?
Siz ne diyeceksiniz?
Et vous?
Bu adama ne diyeceksiniz?
Vous entendez ça?
Ya tramvay konusuna ne diyeceksiniz?
Et le train aérien?
Ve çocuğun bağırışının duyulmasına ne diyeceksiniz?
Et le vieux qui a entendu le gosse crier?
Sadece Crown Peynirini tosta süreceksiniz. Bir parça ısırıp, yam yam diyeceksiniz, 10.000 dolar sizin.
Vous tartinez un toast de Fromage de la Couronne, vous goûtez, dites "miam miam", et $ 10000 sont à vous.
Bir şey mi diyeceksiniz komutanım?
Vous voulez dire quelque chose?
Kuleye ulaştığınızda, telsizi açıp başarıldı diyeceksiniz.
En arrivant à la tour, branchez votre radio et dites : "En place."
Saçınızı keseriz diyorlar, siz de "Emredersiniz, komutanım." diyorsunuz! Yarın bir kolunuzu, ya da ayağınızı kesecekler ve siz yine : "Emredersiniz komutanım" diyeceksiniz.
Demain on vous demandera un bras ou une "jambe et vous direz" "oui, sergent" ". "
- Karargâhınıza ne diyeceksiniz? - Konuş!
Qui c'est qui va vous l'dire?
Keşke bu kolu önceden kesmiş olsaydım diyeceksiniz.
Vous allez souhaiter ne l'avoir jamais eu.
Ona sersem mi diyeceksiniz?
Qu'elle est idiote?
- Hastayım diyeceksiniz.
Vous direz le contraire.
Bu işe ne diyeceksiniz Führer?
Que voulez-vous, Führer?
Efendi Miles'a ne diyeceksiniz peki?
Oui, une erreur... Et, que direz-vous à maître Miles?
Ve siz de, "Hayır" diyeceksiniz.
Vous répondrez : "Non". Compris?
Teğmen Sanders'a ne diyeceksiniz?
Que diras-tu au Lieutenant Sanders?
.. ya sizi görürlerse.. -.. onlara ne diyeceksiniz?
Et s'ils demandent qui vous êtes...?
- Muhabbet kuşu öykünüze ne diyeceksiniz?
- Votre histoire d'oiseaux?
Vilayetlerinize diyeceksiniz ki... Mısır'a, Suriye'ye, imparatorluğun tüm Doğu yarısına diyeceksiniz ki... emirlerime karşı en ufak bir direnişle karşı karşıya kalırsam, onları imha ederim.
Vous ferez dire dans vos provinces... l'Egypte, la Syrie, toute la moitié orientale de l'Empire, qu'à la moindre résistance à mes ordres,
- Ufak tefek, cılız bir adamdı. - Neredeyse, Cruchot'yu gördük diyeceksiniz.
- C'était le genre petit et sec.
Ne diyeceksiniz Kaptan?
Qu'en dites-vous, capitaine?
Sizi kamp yaparken görse ne diyeceksiniz.
- Quand il vous verra?
Savaşıp uğruna öldüğünüz şey buydu " mu diyeceksiniz?
Voici ce pour quoi vous vous êtes battus et êtes morts "?
Şimdi ne diyeceksiniz?
Qu'avez-vous à dire?
- Buna ne diyeceksiniz?
- Vous voyez?
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceğiz 40
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceğiz 40