Diyorlardı translate French
693 parallel translation
Ben harika görünüyordum. Herkes beni işaret ediyordu. "İşte soytarı Phroso" diyorlardı.
Tout le monde me regardait et disait : "C'est Phroso, le grand clown!"
Dişi koyunlara marya diyorlardı, değil mi?
Ils les appellent des brebis, non?
O parlak işareti gösteriyor ve şöyle diyorlardı :
Elles pointaient vers ce panneau luisant et semblaient dire :
Ona "İnsan olmayan insan" diyorlardı.
"L'homme qui n'était pas humain", l'appelaient-ils.
Çocuklar. " diyorlardı. Ve bizde manzara hakkında konuştuk.
Et ils parlaient du paysage.
Ona kaynakçı katil diyorlardı.
On l'appelait "Avaleur de sang".
Üniversitede J.D. diyorlardı.
J'étais "J.D." au collège.
Bir de dava kapandı diyorlardı.
Affaire classée, disent-ils...
Geldiği yuvada ona "Küçük Hornero" diyorlardı.
Le petit hornero était sorti de son nid pour voir...
Ona şey diyorlardı...
Ils appellent ça, un...
Düne de öyle diyorlardı.
Comme hier.
Bir koyunun otladığı yerde sığır yaşayamaz diyorlardı.
Qu'aucun boeuf ne pourrait vivre là où un mouton a brouté.
En azından hırsızın, ona ne diyorlardı?
Du moins, vous savez que le voleur...
- Sence arkamdan ne diyorlardır?
Que penses-tu qu'on dise, au village?
Ne diyorlardı bunlara?
- Comment ça s'appelle?
Sayın Belediye Reisi diyorlardı.
Et malgré votre répugnance pour les honneurs...
Ve manzara. Dünyanın en güzel manzarası diyorlardı.
La plus belle du monde, m'a-t-on dit.
Ne diyorlardı ; yarı burslu sayılırdım.
Je n'étais pas vraiment de l'assistance.
Benim için ne diyorlardı?
Qu'est-ce qu'elles disent de moi?
Sanırım ona Spartacus diyorlardı.
Je pense qu'ils l'appelaient Spartacus.
Gümüş bir kurşunla ilgili bir şeyler diyorlardı.
Il était question d'une balle d'argent pur.
Bir ay öncesine kadar bana "çılgın" diyorlardı. Hatta "deli".
Il y a un mois, on disait que j'étais fou.
Bahse girerim çocuk odasına şimdi televizyon odası diyorlardır.
La chambre à deux lits... Maintenant, c'est la pièce-télé.
Ona "Straccianeve" diyorlardı.
On l'appelait "Straccianeve".
Çok başarılıydım, öyle diyorlardı.
On disait que c'était mon grand succès.
Bundan daha soğuktu. Ona "Ağlayan Kadın" diyorlardı.
Il y fait bien plus froid qu'ici. lls l'ont appelée "La Femme qui pleure".
- Hakkımda ne diyorlardı biliyor musun?
Je ne voulais rien faire. Tu sais ce qu'ils pensent de moi?
Ona Yahudi dostu diyorlardı. Beyaz Yahudi.
Ils l'ont déclaré "juif blanc".
Eminim okulda sana Jilet Sharp diyorlardı.
Je parie que rien n'échappe à Look Sharp.
Ne diyorlardı buna?
Comment s'appelait-il déjà?
Yanlış hatırlamıyorsam eskiden insanlara meteoroloji balonu gördünüz ve kamuoyu önünde bunlar güneş lekesiydi veya benzer şeylerdi diyorlardı.
Si je me souviens bien, on faisait passer ça pour des ballons atmosphériques, des parhélies, des choses explicables, du moins aux yeux de la population.
Oe Dağında iblisler gözüktü diyorlardı ben de Mikado adına oraya gittim ama iblis falan yoktu.
On disait que des démons apparaissaient sur le mont Oe, alors j'y suis allé pour l'empereur. Il n'y avait pas de démons.
"Haleluya!" diyorlardı.
" Alléluia!
Oraya "Karayip Paris'i" diyorlardı.
Et penser qu'avant elle était Sonnue Somme la Paris des Cara.. bes.
- Buna hava kirliliği sisi diyorlardı.
- Le terme exact était "smog". Oui, en effet.
Ne diyorlardı?
Qu'ont-ils dit?
" Yaşlı adam İran'da Hassan-i Sabbah diye biliniyordu ve adamlarına da Haşhaşiyûn - haşhaş içenler - diyorlardı.
" Le vieux de la montagne était appelé Hassan ben Sabbah. Et ses hommes étaient appelés les Hashishin.
... ne diyorlardı biliyor musunuz?
C'est un message signifiant :
- Size ne diyorlardı?
Que disaient-ils?
- Hatırlayabilirsin. Size ne diyorlardı?
Que disaient-ils?
- "Ucube" diyorlardı. "Ucubeye bakın." -...
Ils disaient "Regarde le monstre".
Gezgin yapı ustaları entelektüel aristokratlar olarak 14. yy'ın başlarında kendilerine "freemason" ( özgür masonlar ) diyorlardı.
Les constructeurs ambulants étaient une aristocratie intellectuelle et ils se sont appelés des franc-maçons dès le 14ème siècle.
Emekli oldu diyorlardı.
Je croyais qu'il avait pris sa retraite.
Tuhaf olduğumu söylüyorlar, ama önceden de öyle diyorlardı.
Critiquée de toute façon, autant faire ce qui me plaît!
Munch'un erkek kardeşi Peter Andreas, Johanne Kinck 22 yaşındaki, okul müdürünün kızıyla evleniyor bu kız için ; on ikisindeki bir kızın aklına sahip diyorlardı.
Peter Andreas, le frère cadet de Munch, épouse Johanne Kinck, 22 ans, fille d'un directeur d'école, dotée, selon la rumeur, du mental d'une enfant de 12 ans.
Madden için harika biri diyorlardı, ve ben Ernst Kessler'dim. Ama çocuklara karşı değil.
On disait que Madden était un génie et moi, j'étais Ernst Kessler.
Evet, o zamanlar ona Janey diyorlardı. Komşumuzdu.
Ma petite amie.
Ona bir dahi diyorlardı, şartlı tahliye verildi zaten.
Hendricks.
Zannedersem öyle diyorlardı.
S'ils s'aimaient?
- "Tisvin" mi diyorlardı ona?
Ah oui!
Ona ne diyorlardı?
Son nom?
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorlar ki 68
diyorsun ki 51
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorlar ki 68
diyorsun ki 51