Diyor ki translate French
3,052 parallel translation
"Şeytan" diyor ki... artık toplumumuz kötü insanlarla dolu.
Démon dit : Aujourd'hui, notre société est pleine de mauvaises personnes.
Ninen diyor ki, hoşlandığın bu yeni adama gönlünü kaptırmayacakmışsın.
Elle dit que l'homme pour lequel vous nourrissez des sentiments... Il ne faut pas lui donner votre cœur.
Sonra diyor ki "çünkü çoktan gömdüm, tatlım".
Il m'a dit... "Parce que, mon amour, je l'ai déjà enterré".
Hanımım diyor ki siz pezevenkler kadınları fahişe olmaya zorluyor onlardan yararlanıyor, sonra da onlara sürtük mü diyorsunuz?
Ma chef dit que vous les obligez à devenir des prostituées. Vous les exploitez et vous les appelez catins?
- Çevir dedim! Hanımım diyor ki, senden çok hoşlandım.
Ma chef dit " tu me plais...
Bir sürü insan diyor ki Sam'in yardımı olmasaydı Jack Chicago'yu kazanamazdı.
Beaucoup de gens disent que Jack n'aurait pas gagné Chicago sans Sam.
Ek olarak, elimdeki otopsi raporu diyor ki :
Pour finir, le rapport médico-légal indique...
Efendim, diyor ki bunu bize komuta gemisine ulaşma şansı vermek için yapmış.
Elle affirme l'avoir fait pour faire diversion et nous permettre d'atteindre le vaisseau de commande.
Rush diyor ki eğer iki kişi hemen, bugün kapsüllere girerse dışarıda kalan,... sıçrama için ayrılan enerjiye eklenmeden önce iki hafta asgari yaşam desteğiyle idare edebilirmiş.
Selon Rush, si deux d'entre nous vont dans les pods aujourd'hui, le dernier pourra rester en dehors en conservant le support de vie au minimum pendant 2 semaines avant que ça n'attaque les réserves de puissance pour le saut.
Papa diyor ki, nöbetlerime sebep olan şeytanlar, bu yara aracılığıyla vücuduma giriyormuş.
Papá pense qu'il cause mes tremblements. Qu'il entre en moi à travers ça. Excusez-moi.
Diyor ki...
Ça veut dire...
Müdürün ofisindeki adamım diyor ki ; gelecek hafta kıçını tekrar genel bloğa koyacaklarmış.
Mon gars dans le bureau du directeur dit qu'ils vont te remettre en général.
insanlar diyor ki egemenliğimizi dış güçlere veriyormuşuz.
Certains disent que nous renonçons à notre souveraineté.
Diyor ki, alınlarımıza kanlı haç işaretlenmiş...
Elle dit que les croix de sang qui marquaient nos fronts...
Bazı müşterilerim diyor ki... Onun yerinde, onun önünde yemekten huzursuz oluyorlarmış.
Certains de ses clients disent qu'ils sont nerveux en mangeant devant mon père.
Bay Fleischer diyor ki tarihteki en muhteşem paleontoloiik buluşun kurtarılmasına yardım ettiğimizden ötürü notumu C-eksi'ye yükseltecekmiş.
Comme j'ai aidé à sauver la plus grande découverte paléontologique, Monsieur Fleisher va monter ma note à C moins.
Kadın diyor ki
Elle me dit ça.
Burada diyor ki "Çocuklar ruhani varlıkları duyup görebilir."
"Les enfants sont réceptifs aux manifestations surnaturelles."
Amcam Roma İmparatoru Maximilian diyor ki...
Mon oncle Maximilien,
... ya da kalan mallar ziyan olacak mı? ... çünkü diyor ki para gümüş ile altına benzer ve altın bozulmaz. Bu nedenledir ki, para israftan sorumlu tutulamaz.
il n'y a plus de considération de savoir si elle se gâte parce qu'il dit que la monnaie est comme l'argent et l'or, et que l'or ne se détériore pas et donc que la monnaie ne peut être tenue responsable du gaspillage...
Bunların nasıl dengelendiği ekonomi biliminin merkezi kavramlarından biridir ve Adam Smith diyor ki :
Et ceci est une des notions centrales de l'économie, de savoir comment trouver l'équilibre...
Kim diyor ki İsveç'i alacaklar diye?
Qui te dit qu'ils vont le faire?
- Diyor ki, halkın hükümetle olan memnuniyetsizliği daha fazla inkar edilemez.
Il dit que le gouvernement ne peut plus ignorer la grogne populaire,
Shane diyor ki ; benim iyi niyetim bizi zayıf kılıyormuş bu yüzden grup için zor kararlar alamıyormuşum.
Shane dit que mes bonnes intentions nous affaiblissent, que je ne sais pas trancher pour le bien du groupe.
Eğer bunu bulmacaya yerleştirirsen, diyor ki...
Si vous le placez sur les mots croisés cela dit,
... 35. ayette diyor ki... "Acıktım, bana yiyecek verdin."
" J'avais faim et tu m'as donné à manger.
Savcım, adam ilk sorguda diyor ki oraya gideceğiz, hemen gösterecek, bitecek, gidecek.
M. le Procureur, ce type a dit pendant l'interrogatoire qu'il nous montrerait le lieu et qu'on en finirait.
Adam oradan açmış telefon, diyor ki. 'Babamı gömmeyin, gelip öpeceğim.'
Au téléphone, ils disent, "N'enterrez pas papa, je veux l'embrasser."
Profesör diyor ki bir eğitim al doğru
# Le professeur vante l'éducation, et il a raison # Le professeur me dit :
Profesör diyor ki sana göstereceğim doğruyu
Je vais vous dire ce qui est est bon #
Evren diyor ki, "Haydi oradan Meredith" ve Callie'ye bir çocuk veriyor ve Callie'yi ön camdan fırlatıyor.
L'univers dit : "Va au diable, Meredith" et il donne un enfant à Callie, pour ensuite faire passer Callie à travers un pare-brise.
Tamam o zaman, 50 sterlin diyor ki aranızdan hiçbiri önümüzdeki 24 saati telefonunuz olmadan geçiremezsiniz.
D'accord, 50 billets... qu'aucun de vous peut se passer de portable 24 h.
Tanrı diyor ki ; Size evimi bahşettim, ve siz de onu rezaletlerle kirlettiniz!
Je t'ai ouvert ma maison, dit le Seigneur, et tu l'as profanée et couverte d'ignominie!
Khal Drogo diyor ki ; senin için bir yer var.
Khal Drogo dit qu'il y a une place pour vous.
Orada diyor ki "Ben, Chuck ve söz veriyorum ki boşanma kelimesini aklıma bile getirmeyeceğim."
Il est écrit : "Je promets à Chuck de ne jamais employer le mot" divorce ", et je n'utiliserai jamais mon contrat prénuptial. "
Psimon diyor ki...
Psimon dit...
Sana doğruyu söyleyen benim. Yedi yaşımızdan beri ve gerçek diyor ki ; Artık yeni bir hayata başlamalısın, tamam mı?
Je t'ai dit la vérité depuis qu'on a sept ans, et la vérité c'est que tu dois te plonger dans ta nouvelle vie, d'accord?
Diyor ki parmağını suratımdan çek.
Ça dit : sors ton doigt de là.
Bazıları diyor ki, geceleri bowling salonunun orada tanrıya bağırıp intikam yeminleri ediyormuş!
On dit parfois que si on marche près d'une allée de quilles la nuit... on peut l'entendre insulter Dieu et jurer qu'il se vengera!
Dr. Brennan diyor ki "bowling topu" yeteri kadar spesifik değilmiş.
Selon le Dr Brennan, "boule de quilles" n'est pas assez précis.
Liu Yin! Azdım. Benim ki diyor ki...
Liu Yin, mon cœur abrite une flamme qui vient me rappeler qu'il me faut un bébé.
Yönetmen diyor ki... Bayan Lei'nin hikayeye göre tümüyle soyunması gerekiyor
Général, le réalisateur dit que l'intrigue exige la nudité.
Dudakların "Tabi ki hayır." diyor fakat gözlerin sadece "Hayır." diyor.
Votre bouche a dit ça, mais vos yeux ne disaient que "non".
Şimdi ikisi de "Tabi ki hayır." diyor!
Là, ils disent "Non, jamais".
Diyor ki :
Il me dit :
Gerçekten mi? - Yalnızca diyorum ki... - Yalnızca diyor musun?
Je dis simplement que je serais tout à fait ouvert si les choses étaient différentes.
Ve küçük, bağımsız film yapan arkadaşlarım da "Devasa Hollywood filmleriyle nasıl yarışabiliriz ki?" diyor.
Ceux qui font des petits films ne savent pas comment rivaliser avec ces grosses productions.
Kurbanın arabası bozuluyor, suçlu da gülerek "niye olmasın ki lan?" diyor.
La voiture de la victime tombe en panne, le suspect passe par hasard, il se dit "oh, et puis pourquoi pas?"
- Şeytan diyor ki- -
- Tu vas voir!
Burda Diyor Ki...
C'est ce qu'on appelle...
Stan diyor demek ki...
Stan dit.