English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ D ] / Duydum

Duydum translate French

32,180 parallel translation
Bugün Pitocin vermeye başlamak istediklerini duydum.
J'ai entendu qu'ils voulaient déclencher l'accouchement.
- Erkek olduğunu duydum.
J'ai entendu que c'était un garçon. Oui.
Yeni duydum.
Je viens de l'apprendre.
Berbat olduğunu duydum.
J'ai entendu que c'était atroce...
Sizi duydum.
Je vous ai entendus.
Duydum.
J'ai entendu.
Çocuk bekleyen kadınlar, bundan nefret ediyormuş diye duydum.
J'ai entendu dire que les futures mamans détestaient ça.
Duydum ki siz Ufaklıklar'dan biri, Dorothy'e benim hâlâ yaşadığım haberini ulaştırmış.
J'ai appris que quelqu'un parmi les Nains a informé Dorothée que j'étais vivante.
Yayınları Jackson'dan duydum... ve efsaneyi biliyorum.
J'ai entendu les enregistrements de Jackson, et je connais la légende.
Soyunma odasının önünden bir saat önce geçmiştim, bağrışmaları o zaman duydum.
J'avais entendu les cris une heure plus tôt, en passant devant les vestiaires.
Gina'nın birine bağırdığını duydum.
J'ai entendu Gina crier.
Olanları duydum.
J'ai appris. Tu tiens le coup?
Olanları duydum.
J'ai appris ce qu'il s'est passé.
Bu kayıp teknoloji devi liderinin köpeğiyle ilgiliyse bir otobüste bulunduğunu duydum.
Si c'est à propos du chien de ton disparu technicien millionaire, J'ai appris que quelqu'un l'avait retrouvé dans un bus.
# Öpüşmede değil ama, duydum ki seninki fena #
♪ Tu ne brilles pas par tes baisers Á ce qu'on m'a raconté ♪
Bağırdığını duydum.
J'ai entendu le cri.
Çok iş bitirdiğini duydum ama bizzat şahit olmadım.
J'ai entendu beaucoup de chose sur ce qu'il a fait, mais j'en ai jamais été témoin.
Procol Harum hayranı olduğunu duydum.
J'entends que tu es fan de Procol Harum.
Hakkında bir sürü şey duydum.
J'ai beaucoup entendu parler de toi.
Birinin onu yaktığını duydum.
J'ai entendu que quelqu'un l'avais mise en feu.
Nick'in takip cihazının onu cinayet mahalinde gösterdiğini duydum.
Le bracelet électronique de Nick l'a mis sur le devant la scène.
Kulaklarımla duydum.
Je l'ai officiellement tout entendu.
Çok iyi bir pilot olduğunu duydum.
Alors, j'ai entendu dire que vous êtes un sacré pilote.
- Duydum.
Et je t'ai entendu.
Bu sefer cidden gözlerini yuvarladığını duydum var ya.
J'ai vraiment entendu tes yeux se lever au ciel cette fois-ci.
Ailem ve çocuklarımdan ayrılmam gerekti ve sonunda 2011'de bunu duydum.
J'ai dû quitter ma famille et mes enfants, jusqu'au jour où j'ai entendu parler de... c'était en 2011...
Buna süper his denildiğini de duydum sebebi her neyse, bu frekansları hissetme kabiliyetimiz var.
J'ai entendu dire qu'ils appellent ça un "super sens". Nous avons cette capacité, pour je ne sais quelle raison, de capter ces fréquences.
Birinin kapıyla oynamasını duydum.
Je me réveille, et j'entends que quelqu'un essaie d'entrer.
Tabii ki de duydum.
Bien sûr.
Pekâla, pekâla, yeterince duydum.
J'en ai assez entendu.
"illegal" diye bir kelime duydum?
J'ai entendu le mot "illégal".
Sabah 4.50'de dışarıda bir ses duydum.
Vers cinq heures moins dix, j'ai entendu quelque chose dehors...
Evet Decapitareleri duydum ama hiç tanışacağımı düşünmemiştim.
J'ai entendu parlé de vous, mais je ne pensais pas en rencontrer un jour.
Büyükbabası ile telefon konuşmalarını duydum.
J'ai entendu son grand-père au téléphone.
Hakkında çok şey duydum, Gaston.
J'ai beaucoup entendu parler de vous.
Bazı hiç hoş olmayan hikayeler duydum.
Je dois bien avouer que j'ai entendu des histoires peu flatteuses.
Eve biraz kömür almıştım hemen çan sesini duydum.
J'ai apporté le charbon et j'ai entendu les cloches sonner.
Bay Havisham hakkındaki haberleri duydum ve olabildiğince hızlı geldim.
J'ai su pour M. Havisham et je suis venu aussitôt.
Sana ve dedeme her zaman saygı duydum.
Je vous ai toujours admiré papi et toi.
LA'e bir film anlaşması için geldiğinizi duydum... -... beni de unutmazsınız artık diye.
J'ai entendu dire que vous étiez à L.A. pour un film, donc, pensez à moi.
Seni Josh'la konuşurken duydum.
Je t'ai entendu parler à Josh.
- Ben de öyle duydum.
- J'ai cru comprendre.
- Öyle duydum.
Disons qu'on l'appelle pour s'assurer qu'elle aille bien.
- Hayır ama onlara yaklaştıklarını duydum.
- Non, mais je sais qu'ils sont proches.
Onu yine duydum.
Je l'entends encore.
Kalabalıkla birlikte şarkı falan söylendiğini duydum.
Apparemment la foule chante en même temps.
Sana gelince vay canına. İşlerinin oldukça tıkırında olduğunu duydum.
Tout se passe bien pour toi.
Bak, bağırışlar duydum ve kaçtım.
Ecoute, j'ai entendu crier et j'ai couru.
Shorty'de Wynonna ile konuştuğunu duydum.
J'ai appris que tu avais parlé à Wynonna chez Shorty.
- Karttaki numarayı 50 kere aradım. - Duydum
J'ai appelé le numéro sur la carte 50 fois.
- Evet, duydum.
- Oui, j'ai entendu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]