Duydum ki translate French
1,076 parallel translation
Buralarda çok şey bilen insanları sevmediğini duydum bir de profesörü öldürdüğünü duydum ki bu planlarımızın bir parçası değildi.
Tu ne veux pas laisser de témoins. Ça m'inquiète. Tu as tué le professeur.
Wang Amca, duydum ki... Sufi Hanım Baijiang'da görülmüş ;
La Chasseresse aurait été vue à Baijiang.
Duydum ki Tan Sze Bey bölgesindeki Çay evi mahallesini onun kontrolüne vermiş!
Il paraît que Tan Si lui a laissé le territoire de la Théière.
Duydum ki ; ayak basılmamış topraklar varmış.
Y a des terres qu'on a jamais vues.
Duydum ki Bohachi kadınları, hem kadınmış hem de değilmiş.
J'ai entendu dire que les femmes bohachi sont spéciales.
Duydum ki ; Hua Er Dao'i yakalamışsınız
Vous avez arrêté Hua Double-sabre?
Duydum ki ; Chang Pao-chai çok yakışıklıymış
Il paraît que Chang Pao-chai est bel homme.
Duydum ki ; Bölge Kumanda şefi buraya... bir General yollayacakmış
Le commandant, dit-on, a envoyé ici un de ses généraux.
Duydum Ki ; Hua Er Dao dün yakalanmış ama kaçmayı da başarmış
Hier, il paraît qu'ils ont arrêté Hua Double-sabre mais qu'il s'est évadé.
Bir de duydum ki onun kıçına sarılmış.
Et il la tripotait aussi.
Bir zamanlar sahtekarlıklar hakkında kitap yazan... bir adam, Ibiza'dan Paris'e beni görmeye geldi. Ve, "Duydum ki sen Elmyr'in ilk müşterisiymişsin." - ve adamın adı da?
Un romancier qui écrivait un livre sur les "faux" vint à Paris et me dit : "vous êtes bien le 1er acheteur d'Elmyr?"
- Duydum ki... - Çok iyi gidiyorsun.
- J'ai mal, très mal.
Duydum ki, bir sürü çalışan kız varmış.
Les jeunes c'est plein de santé.
Hey, duydum ki bir ekip arıyormuşsun.
Il paraît que tu cherches une équipe.
Duydum ki, fabrikamın dışına bir hastane yaptırmak istiyormuşsun.
Il paraît... que tu veux installer un hôpital dans mon usine.
Radyoda duydum ki bu şirin küçük çocuk 9 yaşındaymış.
J'ai entendu un gamin de neuf ans à la radio.
Duydum ki bana aslan getirmişsiniz.
Vous m'amenez des lions, paraît-il?
Yalnızca anneni görmeye gidiyordum. Duydum ki, iyi değilmiş.
Je voulais juste passer voir ta mère, on m'a dit qu'elle était souffrante.
Duydum ki ölüyormuşsun, Yüce Büyükanne.
On m'a dit que tu étais mourante.
Duydum ki biri hariç kimse oraya giremezmiş
Le manoir du Paon est sévèrement gardé. Personne ne peut y pénétrer. - À une exception près.
At. Duydum ki sen aslında at değilmişsin. Duydum ki sen çok güçlü bir kargaymışsın.
Cheval, j'ai entendu dire que tu n'étais pas un cheval... j'ai entendu dire que tu te prenais pour un bel oiseau.
Duydum ki, buradan ta Annapolis'e uçup geri geliyormuşsun.
J'ai entendu dire que tu volais... depuis la maison jusqu'à Annapolis.
Motosikletler mesela. Hep duydum ki motosikletler...
La moto, par exemple, on m'a dit que...
Ve duydum ki arabalar erkeklerin şeyinin bir uzantısıymış.
Et on m'a dit que la voiture est un prolongement du pénis.
Duydum ki damat Dafeng salonundan Zhao Wuji'ymiş
Je voudrais voir qui est le marié.
Duydum ki öldürmek istediğin biri daha varmış
Car vous devez tuer quelqu'un avant.
Duydum ki... Sen de gayet iyi bir silahşörmüşsün
Je sais bien que Yan le Treizième est considéré comme l'actuel "Saint du sabre".
Duydum ki kasabaya gelir gelemez... hemen varlığınızı ortaya koymuşsunuz
Vous vous êtes fait remarquer dès votre arrivée en ville.
Duydum ki Yu Mien biraderlerin kılıcından çok az kişi... sağ kurtulabilirmiş.
Peu de gens réussissent à échapper aux Sabres de l'orage des deux Seigneurs au visage de jade.
Duydum ki bazen insanlar kendilerine rağmen yapmak zorunda oldukları şeyi yapıyorlar buna öldürmekte dahil
Je crois que ton intendant m'a dit un jour qu'aucun aventurier n'est vraiment maître de ses actes. Tuer ou être tué, c'est la même chose.
Karından duyduğum bu değil. Duydum ki...
C'est pas ce que dit ta femme...
Dönmemin sebebi, Duydum ki... Erik çiçeği eşkiyası tekrar görünmüş
Je reviens parce que le bandit Fleur de prunier est réapparu.
Duydum ki hep aksiymişsiniz
Flûte de fer ne connaît que la vengeance.
Duydum ki, üstad bugün Şaoline baş koyacakmış eşlik etmeye geldim
Il parait que vous allez à Shaolin. Je vous accompagne.
duydum ki... Memur Lin'de hiç iz bırakılmadan... öldürülmüş!
D'après l'autopsie, Lin Guang et Wan Fa sont morts subitement.
Garip... Duydum ki Dövüş dünyasından ayrılmıştı.
C'est son bateau.
Duydum ki bina kodu değiştiği için lağım pompalama izni dondurulmuş.
Les travaux de plomberie ont été bloqués par de nouveaux règlements de construction.
O kadar çok duydum ki.
J'en connais beaucoup.
Diyordum ki, havaları düşününce bu yıl bektaşiüzümleri iyiymiş diye duydum. - Mangolar da.
Je disais juste comme ça... il paraît que les groseilles sont jolies, cette année.
Yani diyorum ki, senin insanlara söylediğin bazı sözleri duydum küçük şekerlemeler ile büyütülmemiş olman beni şaşırttı doğrusu.
Des fois, les mots que tu jettes aux gens, c'est étonnant qu'on ne te pende pas haut et court sur le coup.
Ne fark eder ki? "Kocam içeride" dediğini duydum.
Tu ne l'as pas entendu dire : "J'appelle mon mari"?
Shogunluğun, şimdiki darphane üçüncü yöneticisi Efendi Goto Sanyemon senin Goto ailesine damat olan oğlun yada ben öyle duydum ve bu yüzden başka bir avans, diyelim ki, 100-ryo sizin için sorun olmaz değil mi, efendim?
L'officier actuellement en fonction s'appelle Goto Saémon. Ce n'est autre que votre fils cadet qui a été adopté par la famille Goto. Après tout ce que je viens de dire, je pense que vous ne refuserez pas de me verser encore 100 petits ryos.
Sadece tahmin ediyorum ki ; ... atları çalınmış diye duydum, hırsızların cezalandırılmasını ve atlarını geri istiyor.
On lui a volé ses chevaux, jusqu'à preuve du contraire, c'est vous la Loi!
Bunu, orada ki radyoda duydum.
C'est là-bas que j'ai entendu ça, à la radio.
- Bu bey diyordu ki... - Onu duydum.
Monsieur désirait...
- Şef dedi ki... - Onu duydum.
Il a dit...
Duydum ki o cemiyet... diğer cemiyetlere tehdit olmaya başlamış
Ce sont les gardes spéciaux du clan des rocks. Il paraît que ce clan en a absorbé plusieurs autres.
Hafif metalik bir ses duydum. Demek ki yapay kalça taktïlar.
J'ai aussi décelé un léger son métallique... qui me porte à croire que tu as une hanche artificielle.
Duydum ki, Wu Hua'nın ters kılıcı ölümcüldür.
Ça ne te concerne pas.
Çok değerli birini hedef aldığını duydum, inanıyorum ki adamlarım onu ele geçirmende yardımcı olacak.
J'ai entendu dire que vous étiez après quelque chose d'une grande valeur, je suppose que mes hommes vont vous aider à l'obtenir.
Yemin ederim ki aşağıda birkaç ölü Hristiyanın şarkı söylediğini duydum.
Je jure que j'ai entendu des chrétiens morts chanter.