Elbise translate French
6,357 parallel translation
Grunfeld'in dükkanına kırmızı bir takım elbise geldiğini gördüğümü biliyordum.
Je savais que j'avais vu un costume rouge sur le comptoir de Grunfeld.
İki erkeğin takım elbise alması hakkında.
C'est 2 hommes qui achètent des costumes.
# Sürekli takım elbise giyip Efsanevi deyip duran #
♪ portait un grand nombre de costumes et dit ça, c'était "légendaire" ♪
Eğer daha fazla uğraşırsan bu elbise bir vergi formu doldurmak zorunda kalacak!
Si tu la faisais marcher plus, cette robe devrait remplir une déclaration d'impôts.
O annesine büyük randevusu için elbise götürmeye gitti.
Non, elle est allée emmener une nouvelle robe à Carol pour son rencard.
Eminim Debbie'nin burada olmasının, annemin başka bir elbise giymesinin ve Ray'in çişli kek yemiş gibi durmasının son derece mantıklı ve komik bir açıklaması vardır ama hikâye beklemek zorunda çünkü Çavuş sabırsızlanıyor.
Je suis sûr qu'il y a une histoire tout à fait logique et sans doute hilarante qui explique ce que Debbie fait là et pourquoi Maman a une nouvelle robe et pourquoi Ray a l'air d'avoir essayé de manger un désodorisant pour chiottes, mais... cette histoire va devoir attendre parce que le Sergent s'impatiente.
Kırmızı bir elbise giyiyordun.
Tu portais une robe rouge.
Sana bir takım elbise diktim.
Je t'ai fabriqué un costume.
Aman tanrım. Bu hep istediğim elbise.
C'est pas vrai, c'est la robe que j'ai toujours voulue.
Bu elbise bir erkek tarafından yine bir erkek uğruna aldatılan kadını değiştirebilir.
Cette robe peut faire passer une femme du statut de nana trompée à celui de maîtresse.
Elbise dikip, Nazilerden kaçmak için şarkı mı söyleyeceğim?
Je vais coudre leurs tenues et chanter pour échapper aux Nazis?
- Elbise mi giydin?
- Dans une robe?
Birçok kızda o elbise var.
Plein de filles ont cette robe.
Bu siyah elbise senin mi?
Ces habits noirs sont à toi?
Son gelişinizde, beni tedavide izlerken takım elbise ve kravat giyiyordunuz.
Vous portiez complet et cravate la dernière fois, quand vous m'observiez en rééducation.
Sen takım elbise bile alamazsın.
- T'as pas de quoi te payer un costard.
Beyaz bir elbise giymişsin.
Vous en robe blanche.
Elbise ile pisuvara işemek o kadar da zor değil.
Pisser dans un urinoir en robe, c'est pas si dur.
Yeni o elbise.
Elle est nouvelle.
Sana bir elbise bulmak gibi...
Te trouver une robe.
Evet, o iğrenç bir elbise.
Ta robe est malade.
Yeni takım elbise mi aldın kendine?
C'est un nouveau costume?
O parayla elbise işine girdim.
Avec l'argent, j'ai lancé ma collection.
Şu dar kıyafetlerden bıktım. Bol bir takım elbise falan almalıyım. Ya da yağ aldırma.
Marre des vêtements serrés, je veux du large, ou une liposuccion.
Ne kadar güzel bir elbise.
Quelle magnifique robe!
Bu gece ise oldukça düz bir elbise giymişti ve saçları hatırladığından çok daha kısaydı.
Ce soir-là, elle était à la mode citadine, les cheveux bien plus courts que dans son souvenir.
Bir elbise aldım ama Cornelia bir korse alamadı.
J'ai acheté une robe et Cornelia n'a pas acheté de corset.
Patron, yeni takım elbise mi aldın?
Chef, tu as un nouveau costume?
- O ne? Bu geceki programda giysin diye Annie'ye elbise almıştım.
Une robe pour Annie, pour ce soir.
Elbise güzelmiş diyorum sadece.
Mais la robe est belle.
Yumuşacık bir elbise giyiyorum.
Ma robe est comme un nuage.
- Pembe bir elbise mi?
- Une robe rose?
Bir elbise giydiğini düşün. Arkasında silahlar. Biraz duman.
Un costume, des détonations en fond sonore...
Daha sonra ortaya çok nahoş bir beyaz elbise çıktı.
Et puis il y avait cette énorme robe blanche.
"Bu b.k parçası, elbise diye mi bulaşmış postuna?"
"La merde colle-t-elle à ta peau comme le miel au pain?"
Elbise ne için?
Tu as mis une robe?
Bu güvenilir elbise askısı, günü kurtarmak için yardıma geldi.
Le fidèle cintre est là pour sauver la journée.
Kuru temizlemeden çıkmış elbise taşıyor.
Elle roule en Civic et sort du pressing.
- Bir de takım elbise al.
Et paie-toi un costard. Pourquoi?
Takım elbise yani.
Je veux dire qu'ils mettent des costumes.
- Ne güzel bir elbise o öyle!
Quelle jolie robe!
Hollywood'un yapmak istediği her zenci filminde zenci anneler neden hep bol elbise giyiyor?
Pourquoi les seuls films Noirs faits par Hollywood sont sur des Mamas Noires en costumes de grosses?
İşin tuhaf yanı, o gece üzerinde içini gösteren bir elbise vardı.
Le plus bizarre c'est qu'elle avait cette chemise de nuit, on pouvait voir à travers.
Güzel bir elbise al güzel bir topuklu falan..
Une jolie robe, des talons.
Güzel elbise.
Très belle robe.
Öyle bir elbise istersin ve şansını denersin.
- Mettre une robe et te battre.
Sana uygun bir elbise temin edecektir.
Il vous habillera comme il faut.
- Yanıma elbise alayım.
- Je vais m'habiller.
Benim olayım değil. - Daha geniş elbise mi istiyordun?
Tu veux des vêtements larges?
- Takım elbise yetmedi mi?
Le costume suffisait pas?
Bu ne biliyor musun? - Elbise.
Des vêtements.