Endişelenmeye gerek yok translate French
119 parallel translation
Endişelenmeye gerek yok.
Pas besoin de s'inquiéter.
- Senin için endişelenmeye gerek yok.
- Alors, tu es sauvé.
- Ya Debby? - Onun için endişelenmeye gerek yok.
- ne vous en faites pas pour elle.
Duvara çarptım, endişelenmeye gerek yok.
Je me suis pris un mur. Rien d'inquiétant.
Artık Seton için endişelenmeye gerek yok.
Nous n'avons plus rien à craindre de Seton.
Endişelenmeye gerek yok.
Tu te fais trop de soucis.
Sadece hanımınıza söyleyin hiç bir şey için endişelenmeye gerek yok.
Dites à la dame de ne pas s'inquiéter.
Hiçbir şey için endişelenmeye gerek yok.
Vous n'aurez pas à vous inquiéter.
Söylediğim gibi sinirlerini yatıştırdık, ama... endişelenmeye gerek yok.
Ce n'est pas possible! Comme on s'y attendait tes nerfs t'ont lachée à nouveau... Mais...
Endişelenmeye gerek yok.
Pas de problème.
Bu kadar endişelenmeye gerek yok.
Ce n'est pas une raison pour être si inquiet, si?
Bunun için endişelenmeye gerek yok.
Il n'y a plus lieu de s'inquiéter.
Endişelenmeye gerek yok. Hepsini hakladık, anladığım- -
Nous les avons tous eus, je crois.
O halde görünüşüm hakkında endişelenmeye gerek yok.
Alors je peux me déshabiller.
Nehirde yüzen yarım kasa dinamitten sonra endişelenmeye gerek yok.
4 bâtons de dynamite l'ont envoyé au fond de la rivière.
Atlantik Okyanusu'nun ortasına endişelenmeye gerek yok.
C'est idiot de s'inquiéter en plein océan, pas vrai?
Endişelenmeye gerek yok, Marian.
Ne t'inquiète pas, Marian.
Ah, endişelenmeye gerek yok.
Pourquoi vous soucier?
Endişelenmeye gerek yok.
Il n'y a aucune raison de paniquer.
Endişelenmeye gerek yok.
Tu n'as pas à te faire de soucis.
- Malloy uyanacak. - Endişelenmeye gerek yok.
Inutile de s'inquiéter pour ça.
at paniğe kapılırsa endişelenmeye gerek yok. chengdu ya trenle kesinlikle gideceğiz.
Grâce à ça, je grimperai dans le train même si mon cheval flanche.
Hiç endişelenmeye gerek yok.
II n'y a pas de raison de s'inquièter.
Bu gece yağmur yağacak... Ama endişelenmeye gerek yok.
Météo à Cape Cod et sur les îles, on peut s'attendre à de la pluie, mais rien de grave.
Endişelenmeye gerek yok. Her şey kontrol altında.
C'est nous qui propagerions ce bruit?
Bence endişelenmeye gerek yok.
- N'ayez aucune crainte.
- Öyleyse endişelenmeye gerek yok.
Alors, on a aucun souci à se faire.
Dante için endişelenmeye gerek yok.
Dante a fait tout ça en vain.
Tatlım, endişelenmeye gerek yok.
T'en fais pas, chérie.
Sen de. Endişelenmeye gerek yok.
Cela ne m'inquiète pas.
Bir motor korteks yapılandırması gerçekleştirmek zorundayım. Aşırı endişelenmeye gerek yok.
Si on ne veut pas contourner leur secteur, il faut le traverser.
Ve ben dedim ki... endişelenmeye gerek yok. O muhafızların doldurulmuş bir şefiydi!
J'ai dit : "Pas de souci, c'était prévu pour les gardes."
Endişelenmeye gerek yok gerçektende hint filmlerini seviyor.
Pas d'inqui tude. Elle aime vraiment les films Hindi.
Yani endişelenmeye gerek yok, değil mi?
Alors, il n'y a pas lieu de s'inquiéter.
Kes için, endişelenmeye gerek yok.
Ne vous inquiétez pas.
Yanıt tamamıyla istem dışıydı. Endişelenmeye gerek yok.
Il ne s'agit que d'une réaction automatique.
Endişelenmeye gerek yok.
Il n'y a rien à craindre.
Endişelenmeye gerek yok, değil mi?
Pas besoin de s'en faire, hein?
Endişelenmeye gerek yok.
ne vous inquiétez pas.
Çok uzak. Endişelenmeye gerek yok.
très loin, ne vous inquiétez pas.
Bir yanlış anlama için endişelenmeye gerek yok, - - Ne zamandır şiirim, kendi dilim, içimde bir sırdı!
Et s'il y avait eu bien sûr beaucoup de malentendus, c'était parce que ma poésie, mon propre langage était à l'intérieur de moi!
Missy'nin varken endişelenmeye gerek yok.
T'inquiètes pas pour notre Missy.
Endişelenmeye gerek yok öyleyse..
Ça va, dans ce cas.
Endişelenmeye gerek yok. Blade denen şu suçlu gibi karakterler üzerinde yoğunlaşmalısınız.
Que les gens s'inquiètent plutôt pour un criminel comme Blade.
Endişelenmeye gerek yok dostum.
Pas de quoi s'inquiéter, les gars. OK, vous devez y aller.
Görünüşe bakılırsa yeniden onaylanma konusunda endişelenmeye gerek yok.
Apparemment, il n'y a pas trop de souci à se faire.
- Şey, bunun endişelenmeye gerek yok.
Ne t'en fais pas pour ça.
Endişelenmeye gerek yok. Sokakta bir kaza oldu!
- Un type a sauté par la fenêtre!
Öyle birisi için endişelenmeye gerek yok.
Vous vous entendiez bien?
Ama endişelenmeye gerek yok.
Mais ne vous inquiétez pas, il va y avoir plein de voitures aujourd'hui.
Jimmy, annen endişelenmeye başlamıştı. Benim için endişelenmenize gerek yok. Zımba gibiyim.
- Vous en faites pas, ma vie c'est de la balle et tout va au p... p... p... poil.
gerek yok 917
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16