Gideçek translate French
13,046 parallel translation
# Gidecek yakında ezbere bildiklerin #
Tu sais au fond de toi Que ce sera bientôt fini
# Gidecek yerimiz olmadığından beri #
Comme nous n'avons nulle part où aller
Bence hoşlarına gidecek. Takım elbise ve kravat görmek zorunda kalmayacaklar.
Ils seront ravis de ne pas avoir à croiser de costards.
Güvenlik ihlali kod kırmızı. - Gidecek yerimiz yok.
- On est pris au piège.
- Gidecek bir yerin yok.
- Vous n'avez nulle part où aller!
Duman gibi kaybolup gidecek.
Elle disparaitra comme de la fumée.
- Gidecek yerim yoktu.
- Je ne savais pas où aller
En azından gidecek bir yerin olmadan gönderilmeyeceğini biliyorsun.
Au moins, ils attendront que vous ayez un endroit où aller. - Je n'en sais rien.
Gidecek misin şimdi?
Et là, tu vas partir?
- Gidecek misin hâlâ?
Tu pars toujours? Oui.
Ama gidecek bir yer yok.
Mais il n'y a nulle part où aller.
Bakmayınca gidecek değiller ya!
Ne pas les regarder, ne les fera pas partir.
Bally's? Eğer o küçük kahpe ve Helenalı zalim kadın kendi yoluna giderse, uğruna çalıştığımız her şey uçup gidecek.
Tout ce que nous avons construit va disparaitre si cette petite chienne et sa harpie d'Helena arrivent à leurs fins.
York'tan da Dr. Clarkson ile buluşmaya gidecek doğrudan.
Elle ira directement de York à une réunion avec le Dr Clarkson.
- Benimle gidecek misin?
Viendras-tu avec moi?
Askerler gidecek.
Les soldats sont sur le départ.
- Yine gidecek misin?
Tu vas y retourner?
Bugün herkes erken gidecek.
Tout le monde rentrera chez lui plus tôt.
- Üflesen gidecek gibiler.
- Ils seront morts dans la semaine.
Daha aylar var. Her şey yolunda gidecek.
Tout ira bien.
Arkalarından gidecek misiniz? Kalabalık etmek istemem.
Allez-vous les suivre?
- Okula gidecek misin?
- Est-ce que tu vas à l'école?
Yalnız gidecek halim yok.
Je ne vais pas y aller seule.
Hoşuna gidecek.
Ça va te plaire.
Philly'e gidecek miyiz?
On va à Philly?
Peki Majesteleri'nin bu güzel tabloları hangi limana gidecek?
Et pour quelle escale vont ces belles liasses à l'effigie de notre Reine?
Korkmuştu, yaralıydı, gidecek bir yeri yoktu...
Il est effrayé, blessé, n'a nulle part où aller...
Adamın biri git deyince hemen 1978'de sayıyı Bucky Dent'e kaptırdıktan sonra sızlanıp duran Mike Torrez gibi çekip gidecek misin?
Un mec te dis de partir, et tu pars te morfondre comme Mike Torrez après avoir donné un Home run à Bucky Dent en 78?
Doğu Afrikalılar ânı yaşar yani sonsuza dek işlerin yolunda gidecek diye bir şey yok.
Les africains de l'est vivent beaucoup de choses en ce moment, donc ce n'est pas la garantie d'un long fleuve tranquille.
Onlar evde yokken gizli gizli mi gidecek?
Elle va filer à l'anglaise en leur absence?
Buradan sonra nereye gidecek acaba?
Je me demande où elle ira.
Hoşuna gidecek Mary.
Vous pourrez profiter de ce que, Mary.
O sözü Sammy vermedi. Anladığım kadarıyla, er ya da geç, yanında sen olsan da olasan da oraya gidecek.
Sammy n'a pas promis et, d'après ce que j'en comprends, tôt ou tard, il ira avec ou sans vous.
Fisher, kadının programı hazırladığı DreamCatcher Stüdyoları'na gidecek.
Fisher va au studio Dreamcatcher où elle produisait la série.
Gerçekten de çekip gidecek misin?
Tu vas vraiment t'en aller?
Gerçekten de buna arkanı dönüp gidecek misin?
Tu vas vraiment t'en aller d'ici?
Alpha takımı batıya gidecek M-19'larla kampa saldıracak ve Rahm'ın askerlerini ve nişancılarını güney, güney batı tarafındaki ağaçlıklı yerden kıstıracak.
Équipe Alpha se déplace à l'ouest, Frappez ce camp avec le M-19s, Et fumez les troupes de Rahm vers le sud-ouest
Hayır, daha kötüye gidecek.
Ça empirera.
İlgini çekerse iki hafta sonra gidecek yeni bir grup daha var.
Un autre groupe part dans deux semaines, si ça t'intéresse.
- Dışarı gidecek ekip listesinde kimler var?
Qui se trouve sur la liste de rotation de terrain?
Gidecek yeri yok.
Elle a pas d'autre endroit où aller.
Kafasına göre gelip gidecek kadar büyüksün.
Assez grand pour aller et venir à ta guise.
Bu haftasonu yanına gidecek.
Il va la voir ce week-end.
- Washington, D.C'ye gidecek.
Il va à Washington.
San Fransisco'ya gidecek.
Il va à San Francisco.
Bu gece karnavala gidecek misin?
Est-ce que tu vas au défilé de la Durga Puja ce soir?
Öldürmek için gidecek misin?
Tu vas sauter sur ta proie?
Ve eğer Jack'e en başta böyle hıyarlık yapmasaydın Louis'in gidecek başka hiçbir yeri olmazdı.
Et si tu n'avais pas autant agi comme un idiot avec Jack la première fois Louis n'aurait eu nulle part où aller.
Federaller Nesbitt'e güvendikleri sürece bütün bunlar boşa gidecek.
Et ça ne servira à rien tant que les fédéraux continueront à faire confiance à Nesbitt.
Gidecek misin?
Viens! Allez...
Gidecek misin?
Allez, dépêche.
gidecek 41
gideceksin 40
gidecek yerim yok 22
gidecek misin 76
gidecek bir yerim yok 21
gideceğim 274
gideceğiz 89
gideceksin 40
gidecek yerim yok 22
gidecek misin 76
gidecek bir yerim yok 21
gideceğim 274
gideceğiz 89