Haberim yoktu translate French
1,493 parallel translation
Sizin geleceğinizden haberim yoktu.
J'ignorais que vous veniez.
Bundan haberim yoktu.
Je n'ai pas été informé de ça.
Baxter ile Wendy'nin orada olduğundan bile haberim yoktu.
Je ne savais pas que Wendy et Baxter étaient là-bas.
Başka fırsat mı? Daha önce bir fırsat aldığımızdan haberim yoktu.
Bon, je suis prêt à vous donner une autre chance.
Yüzbaşı Arnett'le ilgili olduğundan haberim yoktu.
Je ne savais pas que le lieutenant Arnett était concerné.
- Hala bunu taşıdığından haberim yoktu.
Comment t'as eu ça?
Vanity Fair'in bir matematik bölümü olduğundan haberim yoktu.
J'ignorais que Vanity Fair avait une rubrique mathématique.
Öldüğünüzden haberim yoktu.
Je savais pas que vous étiez morts.
Nereye gittiğimizden bile haberim yoktu.
Je ne savais même pas où j'allais.
Bundan haberim yoktu.
Je l'ignorais.
Çocukları kabul ettiğimizden haberim yoktu.
- Reçu. Personne m'a dit que maintenant nous acceptions les enfants.
Yemek yapmayı bildiğinden haberim yoktu.
Je savais pas que tu cuisinais!
Senin de çaldığından haberim yoktu.
J'ignorais que tu en jouais.
- Buradan hiç haberim yoktu. Tanrım.
Je ne savais même pas que ça existait.
Boks olayından zerre kadar haberim yoktu.
Ecoute, je ne savais pas qu'il s'agissait de boxe.
Yalnızca gruplarına verdikleri isim sanıyordum. Gerçek olduğundan haberim yoktu.
Je pensais que c'était le nom de l'association.
Bundan haberim yoktu. Bir an önce benimle fikir alışverişinde bulunmalısınız.
C'est nouveau pour moi.
Bu deney yaşamı uzatmak içindi, Bu yan etkilerin olacağından haberim yoktu!
Ça devait prolonger la durée de vie, je n'imaginais pas ces effets atroces!
- Sahiden, hiçbir şeyden haberim yoktu.
- J'étais au courant de rien.
Bu dergiyi heteroseksüel erkeklerin de okuduğundan haberim yoktu.
Ben, je connais pas beaucoup d'hétérosexuels qui lisent Voici.
Merak ettim sadece. Hisse sahibi olduğundan haberim yoktu.
Je savais pas que tu possédais une part de la boîte.
Hayır çılgınca bir şey değil, ama böyle bir şey istediğinden hiç haberim yoktu.
Ce n'est pas fou, je ne savais pas... que tu y pensais.
Onu seviyorum onunla karşılaşana kadar aşkın ne olduğundan bile haberim yoktu ama bazen ondan öyle nefret ediyorum ki.
Je l'aime, je... Je ne savais même pas ce que c'était l'amour avant de rencontrer Katie. Mais parfois, je la déteste.
Benim için cinayet işleyebileceğinden haberim yoktu.
Je n'imaginais pas que tu pouvais tuer pour moi.
Kaitlin, cep telefonumu gördün mü? Arkadaşının geleceğinden haberim yoktu. Anne, Will.
Et le meilleur, c'est que ces flics sont carrément stupides.
Haberim yoktu.
C'est une info pour moi.
Bir yazılım şirketinde çalışmaya başladığını duymuştum ama bu kadar başarılı olduğundan haberim yoktu.
Je savais que tu avais lancé une entreprise informatique, mais je ne me doutais pas que ça marche aussi bien.
Geleceğinden haberim yoktu. Az sonra da çıkacağım. Morris sana...
Ecoutez, je ne savais pas que vous veniez, et j'ai bientôt terminé, alors Morris, va...
Haberim yoktu.
Je savais pas.
Kızdan haberim yoktu.
- J'ai rien fait du tout.
Buralarda bir havaalanı olduğundan bile haberim yoktu.
Je ne savais même pas qu'il y avait un aéroport ici.
Bunu yazdığımı bildiğinden hiç haberim yoktu.
Je ne savais même pas qu'elle savait que je l'écrivais.
Böyle bir yer olduğundan haberim yoktu.
Je ne savais même pas que ça existait!
Olayın rehine takası olduğundan ve kaçışımın işi berbat edeceğinden haberim yoktu.
Je n'ai pas réalisé que c'était en fait un échange de prisonniers et que m'échapper serait vu comme un acte hostile.
Şehirde olduğundan haberim yoktu.
Je ne savais même pas que tu étais en ville.
Şehirde olduğundan haberim yoktu.
Je ne savais même pas que tu étais ici.
Haberim yoktu tabii ki.
- C'est... - Je l'ignorais.
- Kızı olduğundan bile haberim yoktu.
- J'ignorais qu'il avait une fille.
Problemleri olduğunu biliyordum ama bundan haberim yoktu.
Je savais qu'elle avait des problèmes, mais pas ça.
- Cha Cha'dan haberim bile yoktu.
- Je savais pas pour Cha Cha.
- Haberim yoktu.
- Je savais pas.
Kanıtın fos olduğundan haberim bile yoktu!
- Les preuves étaient faussées!
Hatta depresyona girdiğinden haberim bile yoktu.
Moi, j'avais même pas vu qu'il allait mal alors...
Bundan haberim yoktu.
- Je savais pas.
Daha düne kadar yapmaya çalıştığınızdan haberim bile yoktu.
Avant la semaine dernière, je ne savais même pas que tu essayais.
Bunların hiç birinden haberim yoktu.
Je ne savais rien de tout ça.
Sizler güvenlik birimine başvurup kayıpların listesini isteyinceye kadar o çantanın kaybolduğundan haberim bile yoktu.
Je n'avais pas idée que le sac avait été volé jusqu'à ce que vous contactiez la sécurité en demandant une liste de l'inventaire.
Ve haklıydın. Ne ile karşı karşıya olduğumdan haberim bile yoktu. Ama hiç yardımcı olmuyorsun, tamam mı?
Certes, je sais pas ce que tu vis, mais tu m'aides pas.
Askerde telef olsun diye mi? Son planından haberim yoktu.
J'ignorais ses intentions.
Haberim bile yoktu.
Je ne le savais pas.
Haberim yoktu.
Je n'avais pas réalisé.
yoktur 42
yoktu 131
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haberin yok mu 27
haber yok 20
haberler 37
yoktu 131
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haberin yok mu 27
haber yok 20
haberler 37