English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Hastalandı

Hastalandı translate French

1,496 parallel translation
- Arayıp hastalandığımı söylemeliyim.
- Je vais leur dire que je suis malade.
Evet, ama bu sabah hastalandı.
Elle est tombée malade ce matin.
yalnızca, anladığını sanmıyorum bir bebek sahibi olmanın benim için ne ifade ettiğini hayır anlıyorum..., onu oyunlara götürmek, bisiklete binmeyi öğretmek ve hastalandığında doktora götürmek ya kızsa?
Je pense juste que tu ne comprends pas ce que c'est d'avoir un bébé! Non, mais je le sais, ca veut dire... L'emmener au Baseball, lui apprendre à faire du vélo et l'emmener chez le docteur quand il est malade!
Noel Baba korkunç bir tip idi. Ve sonra geyik için ilaçlar hazırlarken kendi hastalandı.
Le Père Noël était un horrible cornichon, et bourré qui distribuait de la drogue aux petits...
Bir sebepten hastalandığınızı söylediler!
Ils ont dit que vous étiez malade.
Hastalandıktan sonra kimse Bession'ın çadırına girmedi mi?
Personne n'y est entré depuis qu'il est devenu malade?
Ama Bay Barrie şeyin ısırığıyla hastalandı...
Mais M. Barrie est tombé malade suite à la piqûre...
Merak etme, arkadaşın çok hastalandı
Y a pas de quoi, votre ami était vraiment très mal.
- Evet hastalandı
- Oui, il était très mal.
Annem yine hastalandı mı?
T'as énervé maman?
Hastalandığı zaman eve gelirler, yatağının yanında dururlar ve moral vermeye çalışırlardı.
Quand il est tombé malade, ils sont venus à la maison et sont restés à son chevet, pour lui remonter le moral.
- Patrick hastalandı.
- Patrick est malade.
Baş asistanım Gustav hastalandı ve telefon açalı bir saat bile olmadı.
Mon assistant, Gustave, est malade, il a appelé il y a à peine une heure.
Hastalandım ve ameliyat geçirdim.
Une fois, j'ai été vraiment malade. On m'a opéré.
- Hastalandım.
- J'étais malade.
Ivy yine mi hastalandı?
Ivy va mal, c'est ça?
Pekala farkettiğiniz gibi yıllardır yardım ettiğiniz diğer kızlar da hastalandılar mı?
A votre connaissance d'autres que vous avez aidées ont été malades?
Bizimle beraber olan arkadaşımız hastalandı.
Une de nos amies a été malade.
Lucy hastalandı.
Lucy a été malade.
Eğer Simon hastalandıkça daha az Simon olsaydı senin için kolay olurdu çünkü hastanede olurdu.
Donc si Simon... devient de moins en moins Simon et qu'il est de plus en plus malade... ce sera plus facile pour toi parce que ce sera petit à petit.
Sanırım hastalandılar.
Ils doivent être malades.
Babam hastalandı.
Papa est tombé malade.
Meslektaşım hastalandı. Benim bir suçum yok.
Un collegue etait malade, c'est pas de ma faute.
Babam hastalandığında, buraya gelmek zorunda kaldım onu da arkadaşıma bıraktım.
Je suis venue ici quand mon père est tombé malade et je l'ai laissé à une amie.
Yasuko hastalandı ve erken çıktı.
Yasuko est malade et elle a dû rentrer plus tôt aujourd'hui.
Şimdi niye hastalandın?
Il te fallait être malade maintenant?
Ve ayrıca karım Samantha'ta birşey söylemek istiyorum... kendisi ne yazık ki bu akşam burada değil... biraz hastalandı.
Et je veux aussi dire à mon épouse, Samantha... qui malheureusement n'a pu être ici ce soir... Elle est un peu indisposée.
Küçükken hastalandığım için.
C'est parce que j'ai été malade quand j'étais petit.
Jeff hiç hastalandı mı?
Et Jeff ne l'était pas?
O olaydan sonra hastalandı.
Il est tombé malade peu après.
Hastalandı mı?
Malade?
O hastalandı.
Elle a été malade. Elle...
Belki de aynı bardaktan içtiğim için hastalandım.
Peut-être que c'est son verre qui m'a rendu malade.
Öyleyse margaritaları Susan hazırladı ve o margaritalar Greg'i hastalandırdı.
Donc Susan a fait les margaritas, qui ont rendu Greg malade.
Tommy de hastalandı. Doktor sonra gelecek... paşa gönlü ne zaman isterse herhalde.
Tommy se sent très mal et le docteur sera de retour quand ça lui chantera j'imagine.
Çocuk mu hastalandı?
La petite est malade?
Ama... Babam hastalandığından beri tekneye bakmadım.
Je n'ai même pas vu ce bateau depuis que mon père est tombé malade
Çocuk öldü ama kendi hastalandı.
Elle a perdu l'enfant et est tombée malade.
Nasıl hastalandığını bilmiyorsunuz.
Mais vous ne savez pas, je veux dire... Vous ne savez pas comment il est tombé malade.
Çarşamba günü yine hastalandı.
Mercredi, son état s'aggrave.
Annen bu yüzden hastalandı.
C'est pour ça que ta mère est tombée malade
Bir iş görüşmesi için Tucson'dan buraya kadar geldim... ve Carter'a bakması gereken arkadaşım hastalandı.
Je viens de conduire depuis Tucson pour un entretien pour un travail... et mon amie qui devait s'occuper Carter est tombée malade.
- Hayır. Hepsinin hastalandığına inanmış.
- Non, elle croyait qu'ils étaient malades.
O hastalandı.
Elle est tombée malade.
Yemekten sonra hastalandığını, acil servise gittiğini ve gıda zehirlenmesi olduğunu söyleyeceksin.
Que vous vous êtes sentie mal après manger. Vous êtes allée aux urgences. Intoxication alimentaire.
Dün yapılan bütçe toplantısını kaçırdığım için üzgünüm efendim Albay hastalandığında nasıl olur bilirsiniz.
Entrez. Désolé pour la réunion du budget, mais vous connaissez le colonel quand il est malade.
Hastalandı.
Elle est en chaleur.
Meteor Yağmuru öncesinde hiç hastalandım mı?
est-ce que j'avais jamais été malade?
Ayrıldığım sabah, hastalandım.
Le matin même...
Ama işler istenildiği gibi gitmedi. Hastalandı.
Je ne peux pas le croire!
- Hastalandığımı sandım.
Je pensais avoir un rhume.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]