Hayatımı kurtardınız translate French
495 parallel translation
Beş yıl önce hayatımı kurtardınız.
Vous m'avez sauvé la vie il y a cinq ans.
Bu gece hayatımı kurtardınız.
Vous m'avez sauvé la vie ce soir.
Ama kabahat sizin, hayatımı kurtardınız.
Pourquoi m'avoir sauvé la vie?
Hayatımı kurtardınız.
Vous m'avez sauvé la vie.
- Durun biraz. Bu sabah niye hayatımı kurtardınız?
Pourquoi m'avez-vous sauvé la vie, ce matin?
Nedeni ne olursa olsun, siz benim hayatımı kurtardınız.
Quelle que soit votre motivation, vous m'avez sauvé la vie.
Size teşekkür etmek istedim. Hayatımı kurtardınız.
Je voulais vous remercier, de m'avoir sauvé la vie.
Ayrıca da hayatımı kurtardınız.
De plus, vous me sauvez la vie.
Tam zamanında hayatımı kurtardınız.
Vous me sauvez pratiquement la vie.
Bir şey değil, hayatımı kurtardınız, söylemeliyim ki...
Je vous en prie, vous m'avez sauvé la vie. Je devrais vous dire que...
Hayatımı kurtardınız
Sans vous je ne sais pas ce que je serais devenue ce soir.
Hayatımı kurtardınız ama yine de ölmüş gibi hissediyorum.
Vous m'avez sauvé la vie. Mais au fond de moi, je me sens morte.
Teşekkür ederim, Monsenyör. Hayatımı kurtardınız. Siz...
Merci, Monseigneur, vous m'avez sauvé!
- Hayatımı kurtardınız, Salomon.
- Vous m'avez sauvé la vie, Salomon.
Hayatımı kurtardınız, size nasıl teşekkür edebilirim?
Comment vous remercier de m'avoir sauvé la vie?
Teşekkür ederim. Hayatımı kurtardınız.
Merci, vous m'avez sauvé la vie.
- Hayatımı kurtardınız.
- Vous m'avez sauvé la vie.
Hayatımızı kurtardınız.
Vous nous sauvez la vie.
- 90 beyazın hayatını kurtardığımızı yazdın mı?
As-tu précisé qu'on a sauvé 90 Blancs?
Gitmeden önce, hayatınızı kurtardığı için ona teşekkür etseniz iyi olur. Hayatımı mı?
Remerciez-la de vous avoir sauvé la vie.
- Hayatımızı kurtardınız.
- Vous avez sauvé notre peau.
- Ne mi? Hayatımızı kurtardın.
- Vous nous avez sauvés!
Kesinlikle hayatımızı kurtardın.
Vous nous avez sauvé la vie.
Hayatını kurtardığımız için minnettarmış.
Il nous est reconnaissant de lui sauver la vie.
Bay Temple, hayatımı kurtardığınız için ve herşey için teşekkür ederim ama şu Osceolalar için....
Je vous suis reconnaissant de m'avoir sauvé la vie... mais je suis navré pour ces lndiens.
Bu hayatımı kurtardığınız için.
C'est pour m'avoir sauvé la vie.
Dan benim hayatımızı kurtardın.
Vous avez sauvé la vie de Dan et la mienne.
Hayatımı kurtardığınız için teşekkür ederim.
Merci de m'avoir sauvé la vie.
Kendi hayatınız riske atarak benimkini kurtardınız. Cömertçe, hiç düşünmeden...
Vous m'avez sauvé la vie au péril de la vôtre.
Hayatımı kurtardığınız için teşekkür ederim. Sağol dostum.
Merci de m'avoir sauvé la vie.
İstediğinizi düşünebilirsiniz ama az önce hayatınızı kurtardım.
Pensez ce que vous voulez... mais je vous ai sauvé la vie.
Baba, dün bir kızın hayatını kurtardım. Boğuluyordu.
Père, hier j'ai sauvé une jeune fille qui se noyait.
Tanrım, siz ikiniz Larry'ye pek çok kere hayatınızı kurtardığı için minnettar olmalısınız.
Vous devriez être tous les deux très reconnaissant envers Larry pour vous avoir sauvé la vie tant de fois.
Hayatını kurtardığınız Miyagawa Shingo'yum!
Vous m'avez sauvé la vie une fois.
Belkide bizim hayatımızı kurtardın.
Vous nous avez peut-être sauvé la vie.
Hayatımızı kurtardın bayım.
Vous nous avez sauvé la vie.
Hayatınızı kurtardım.
Je vous ai sauve la vie.
- Yani, hayatınızı kurtardım.
Donc je vous ai sauve.
Kaptan, hayatınızı kurtardım.
Capitaine, je vous ai sauvé la vie.
Hayatınızı kurtardım, gömdüğünüz yeri artık bana göstermelisiniz.
Je vous ai sauvé la vie, a vous de me mener a la cachette.
Hayatımı kurtardığınız için, size şükran borçluyum.
Merci de m'avoir secourue.
Kimsiniz siz, bayım? Bizim hayatımızı kurtardınız.
Qui êtes-vous, Monsieur... qui venez de nous sauver la vie?
Ben hayatımı kurtardığınız için size teşekkür etmediğimi söylüyor.
Je ne vous ai pas remercié de m'avoir sauvé la vie.
Hayatımı kurtardıınız!
Vous avez sauver ma vie!
Sizin hayatınızı kurtardım
Remerciez-moi de vous sauver la vie.
Ben sizin hayatınızı kurtardım.
C'est moi, qui vous ai sauvé la vie.
- Hayatımı kurtardınız. Lütfen oturun.
Asseyez-vous.
Hayatımı kurtardınız!
Vous sauver moi.
Onlar tehlike içindeyken, kızımın hayatını kurtardığımı... ima ettiğini iddia edebilirlerdi
Ils clameraient ce que vous sous-entendez, que je les sacrifie pour sauver ma fille.
bir daha görüşemeyeceğiz 15 yıl önce hayatımı kurtardığınız için sağolun
Oncle, on ne se reverra plus. Merci de m'avoir sauvé la vie, il y a 15 ans.
Oh, doktor, hayatımı kurtardınız,
Ma profession vous rend méfiant?
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayat çok kısa 40
hayattayım 45
hayatım boyunca 96
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayat çok kısa 40
hayattayım 45
hayatım boyunca 96