Her zaman ki gibi translate French
364 parallel translation
Yarın her zaman ki gibi raporunu hazırla.
Revenez demain.
- Her zaman ki gibi. Mızmızlar ve doyumsuzlar! İnsan kılıklı tilkiler!
" L'heure de la justice a sonné.
Her zaman ki gibi bu da yalan.!
Tu mens, comme toujours!
İşte buradasınız. Her zaman ki gibi çok dakik.
Vous voilà, toujours à l'heure.
Her zaman ki gibi.
Comme toujours.
- Fotoğrafın her zaman ki gibi muhteşem, Fred.
J'ai vu ton dernier film, Fred.
- Sakin ol! - Her zaman ki gibi sarhoş.
Tu es encore soûl!
Lottie her zaman ki gibi mi davranıyor?
Lottie reste sage?
Ama her zaman ki gibi onay vermeyeceğim.
Mais avec mon désaccord, comme toujours.
İhtiyar adam her zaman ki gibi delikanlıya beysboldan bahsetmişti.
Le vieil homme avait parlé de base-ball à l'enfant, comme toujours.
Oh.Her zaman ki gibi.
Heureusement.
Her zaman ki gibi nefes darlığı var.
Elle va bien. Un peu essoufflée, comme toujours... avec l'âge ces choses-là s'accentuent.
- Güle güle ve iyi şanslar diliyorum kollarını açarak, öpücük verecek ve geri geleceksin, her zaman ki gibi.
Ils ont écrit un chant mémorable : "Que la sentence soit digne du crime." Que la sentence soit digne du crime.
Ben her zaman ki gibi aynıyım. Hayır, hayır. Değilsin.
Ils te sautent aux yeux et te dévorent tout cru.
Her zaman ki gibi görüşmeye devam edeceğiz ve her şey eskisi gibi olacak.
Je viendrai toujours te voir, tout sera exactement pareil.
Her zaman ki gibi. Dünyanın her köşesinden farklı hediyeler.
Comme toujours, du monde entier.
O zaman her zaman ki gibi olacak
Gardons nos bonnes habitudes.
Her zaman ki gibi olacak.
Le partage se fera comme d'habitude.
Adamlarımız devralacak! Yeterli adamımız var, her zaman ki gibi iş görecekler!
Les serveurs d'eau chaude, le vendeur d'arachides, on les remplace par mes hommes.
- Her zaman ki gibi.
- Comme d'habitude.
- Her zaman ki gibi misin?
Aussi rapide qu'avant?
Her zaman ki gibi çok güzelsiniz.
Vous êtes toujours aussi belle.
Her zaman ki gibi bunu da yaşlı Charlotte'ına bıraktın.
Et tu as tout légué à ta vieille Charlotte!
Ve her zaman ki gibi aptallık!
Et stupide, comme d'habitude!
Sahiden, tanıyorsam ben baba mı? kadınla aynı havuza her zaman ki gibi bir kaç kez girmiştir.
D'aprés ce que je sais des goûts de mon pére, elle n'est pas tombée de la derniére pluie.
Her zaman ki gibi oynarsan onları gebertiriz.
Tu lances la balle comme tu sais le faire, et on les écrase.
Her zaman ki gibi seni arzuluyorum.
Je te désire, comme toujours.
Her zaman ki gibi seni arzuluyorum, Pablo.
Je te désire comme toujours...
Çünkü her zaman ki gibi uzanmadığın içindir!
Eh bien... c'est peut-être que tu n'es pas allongée comme d'habitude.
Her zaman ki gibi çöpü çıkarıyordum, Ki takıldım, düştüm ve kafam çöp kutusuna girdi.
Hier, comme d'habitude, je sors les poubelles et je tombe la tête la première dans les ordures.
Her zaman ki gibi, benim işim bitti, senin durumun nasıl demen yeterli olur!
Ton habituel "Moi, ça y est. Et toi?" me suffira.
Yine de her şey gösteriyor ki, her zaman olduğu gibi doğru iz üzerindeyim.
Tout confirme que je suis sur la bonne voie comme toujours.
Her zaman ki gibi iyiyim - çok daha iyi - artık daha çok şey biliyorum.
Meilleur, même.
İnanıyorum ki insan bizimki gibi enfes bir anlaşma her zaman yapmalı.
Mais je suppose que c'est toujours le cas, dans ces affaires délicates.
Bu mektup size ulaşırsa, şuna inanın ki her zaman olduğu gibi şu anda da sizi seviyorum.
Si cette lettre vous parvient, croyez ceci. Je vous aime comme je vous ai toujours aimé.
Dr. Johnson - her zaman olduğu gibi - haklıydı... Dedi ki "Emin olunuz efendim..."
Le Dr Johnson, avait, comme toujours, raison quand il a dit :
Keşke olabilseydim. Ama eminim ki yeni komutanınızın emri altındaki performansınızla beni gururlandıracaksınız, her zaman gururlandırdığınız gibi!
Je voudrais que cela soit... mais je sais que votre action... sous les ordres de votre nouveau chef... me rendra fier de vous... comme j'ai toujours été fier de vous!
Söz konusu olayın olduğu gün, ki o gün hafızama kazındı, her zaman olduğu gibi bebeği arabayla gezdirmek için hazırlandım.
Un menteur, mon neveu Algernon? Impossible! Il son d'oxford!
Bazen içimize sığmayan duygularımız ve düşüncelerimiz vardır, tıpkı küçük bir kız gibi. Küçük kızlar büyürler ve anlarlar ki her şey için doğru bir düzende doğru bir zaman vardır.
Nous arrivons parfois à dépasser les sentiments et les idées, tout comme une petite fille devient trop grande pour ses robes, mais de toute façon, il s'avère que il y a un temps pour tout... dans le bon ordre.
- Her zaman ki gibi.
Elle va bien.
Hepimiz biliyoruz ki yaşanacak bir zaman olduğu gibi, Öleceğimiz bir zaman da vardır. Yine de ölüm her zaman, geride kalanları sarsar.
Chacun de nous sur terre, sait qu'il y a un temps pour vivre, et un temps pour mourir ; pourtant la mort est toujours choquante pour ceux que le deuil frappe.
Benim için önemli olan sadece sen olduğuna göre onlar, tabii ki, köle olarak satılacaklardır. Mahkumlarımıza her zaman yaptığımız gibi.
Puisque tu es le seul qui m'intéresse... ils deviendront esclaves... comme la majorité de nos prisonniers.
Kulaklarım her zaman gözlerimmiş gibi işime yaradı, öyle gürültülü geliyor ki şu davullar bana.
Comme mes oreilles remplacent mes yeux, les tambours me semblent beaucoup plus bruyants.
Bayan Sode, her zaman dedikleri gibi, yolda bir arkadaşa ihtiyacınız var Madem ki böyle bir araya geldik, belki de beraberce yolculuk yapabiliriz.
Puisque nos chemins se sont croisés, que diriez-vous de voyager ensemble?
Bana söylediğin gibi, biliyorum ki tüm ayartmaları reddedecek, günahtan sakınacak gücün her zaman oldu.
Je sais, tu me l'as dit :
Utancımdan daha fazla konuşacak cesaretim kalmadığında açıklamalarını yaparsın ki her zaman olduğu gibi dinler ve anlayışla karşılarım.
Plus tard, quand je n'oserai plus ou quand j'aurai honte, tu pourras t'expliquer. J'écouterai et je comprendrai, comme je l'ai toujours fait.
Tabii ki sesi üzgündür. Baker gibi adamlar her zaman üzgündür.
Ces types-là sont toujours énervés.
Her zaman dediğim gibi, "Eğer gülemiyorsan, daha ne yapabilirsin ki?"
"Si on peut pas rigoler, qu'est-ce qu'on peut faire?"
Söylemeliyim ki not hakkında elimizde bulunması ve her zaman olduğu gibi olayın merkezinde bir kadının olması dışında bir anlam veremiyorum.
Je dois avouer que cette note ne m'apprend rien, à part que... quelque chose se tramait et qu'une femme, comme d'habitude, en était l'instigatrice.
Geçmişe dair bir şeyler biliyorsan ayinle insanların kurban edilişini bilirsin Dionan'ın zamanındaki gibi ki her ölüm, her seferinde daha da güçlü bir İlah içinde yeniden doğmaktır!
Si tu connais un tant soit peu l'histoire, tu dois savoir que les sacrifices humains sont aussi vieux que Dionin lui-même. Et chacune de ses morts entraîne la renaissance d'un dieu encore plus puissant.
Sadece bilmeni istiyorum ki, herhangi bir şey olursa, kararını değiştirirsen, her kimse, bu herif, olmasını istediğin gibi biri çıkmazsa, o zaman ben senin için orada olurum.
Sache que si tu changes d'avis, si ce type n'est pas ce que tu espères, je serai toujours là pour toi.