Her zamanki gibi mi translate French
119 parallel translation
Her zamanki gibi mi?
C'est comme toujours?
Her zamanki gibi mi?
Impossible!
- Her zamanki gibi mi?
- Ah, oui?
- Her zamanki gibi mi James?
- L'histoire de notre vie?
Ne dersen inanırım. Ne oldu peki, her zamanki gibi mi?
Je crois tout ce que tu me dis.
- Her zamanki gibi mi Bay Albin?
- Bonjour, M. Albin. Comme d'habitude.
Her zamanki gibi mi?
Comment va papa?
Her zamanki gibi mi?
C'est bon?
- Her zamanki gibi mi?
- Toujours?
Her zamanki gibi mi?
Comme d'habitude?
Her zamanki gibi mi davranıyorum?
Je suis comme d'habitude.
Her zamanki gibi mi, kızarmış mı?
Ordinaire ou super-croquant?
Rahip her zamanki gibi mi, Albay? Rüzgar nereden esiyor önemli değil.
Toujours à bouffer du curé, quelle que soit la situation...
Kaçmak, her zamanki gibi mi?
C'est ça, sauve-toi comme toujours.
Her zamanki gibi mi?
Toujours les mêmes? Les mêmes?
Her zamanki gibi mi?
Je ne sais pas.
Yine her zamanki gibi mi olacak?
On va se faire prendre en photo?
Her zamanki gibi sevimli mi?
Toujours aussi sublime?
Her zamanki gibi kaliteli değil mi?
Soûl comme d'habitude, hein?
- İyi geceler. - Çay her zamanki gibi 7 : 00'de mi?
Votre tasse de thé à 7 h?
- Her zamanki gibi burada yaşayacağım. - Doktora görüneceksin değil mi?
il m'apportait des fleurs, des branches d'arbres,
- Her zamanki gibi şekersiz değil mi?
Sans sucre, comme d'habitude?
Her zamanki gibi mi?
Comment va Brooklyn?
Bizden her zamanki gibi hayır dualarını esirgemeyeceksin değil mi?
Veux-tu aussi nous bénir, comme d'habitude?
- Her zamanki gibi cimri mi?
- Il est toujours aussi méchant?
Her zamanki gibi beni bedavaya içeri alırsın, değil mi?
Tu me donneras une invitation comme d'habitude?
Her zamanki gibi sen mi denkleştirdin?
Ce ne serait pas, comme de coutume, vous qui vous seriez débrouillé?
Bilmiyorum sevgilim, bilmiyorum. Her zamanki gibi Park Otel'e mi? Ah!
Je ne sais pas, chère amie, vous irez au park Hôtel, comme d'habitude?
- Her zamanki gibi mi, El?
- Avec des pilules?
Elbette. Ve eğer işler sarpa sararsa her zamanki gibi yanımda olmak istiyorsun. Değil mi ortak?
Oui, et quand l'arrestation aura lieu, tu seras là, comme toujours.
Yani seninle kalma teklifin her zamanki gibi iyi mi?
Si ton offre de m'héberger tient toujours...
Ne yaptın bu akşam? Her zamanki gibi kaybettin mi?
Tu as perdu, comme d'habitude?
- Her zamanki gibi. - Ciddileşeceksin değil mi?
- Tu vas devenir très sérieux, là?
Her zamanki gibi yüzde elli mi?
50 %, comme d'habitude?
- Her zamanki gibi, aşırı tepki veriyorsun. – Öyle mi?
- Tu dramatises comme d'habitude. - Oui?
- Zor bir gece mi? - Her zamanki gibi.
- C'est dur, ce soir?
Yoksa her zamanki gibi ailenin söylediğini mi yapacaksın?
Quand feras-tu quelque chose tout seul?
- Dürüst bir erkeğin yapması gerektiği gibi gerçek düşüncelerimi mi soruyorsun yoksa her zamanki, kadınları hor gören kişiliğimle mi konuşayım?
Me demandes-tu une opinion simple et franche, ou dois-je te parler, selon mon habitude, en bourreau déclaré du beau sexe?
Ne harika değil mi Marian, her zamanki gibi, meselenin etrafında dönüp durarak, küçük oyunumuzu oynuyoruz.
On fait bien comme si de rien n'était, hein? Toujours notre petit jeu.
Birisi onu geri getirir, her zamanki gibi... değil mi?
Quelqu'un la ramènera, comme toujours... d'accord?
Sorsam gerçekleri mi anlatırdın yaksa her zamanki gibi yalan mı söylerdin?
Vous m'auriez dit la vérité?
Yoksa her zamanki gibi boyalı kalemlerle mi çizeyim?
Ou je dois le mettre par écrit, comme d'habitude?
Her zamanki gibi mi?
Je reste.
Onlara karşı koyduğum için mi yoksa her zamanki gibi beni tartaklamalarına izin vermediğim için mi?
- Parce que j'ai résisté? Ou parce que je ne les ai pas laissés me tabasser comme d'habitude?
- Her zamanki gibi iş mi?
- La routine?
Her zamanki gibi, değil mi?
Comme toujours, non?
Her zamanki gibi 3 fındık ve bir incir mi istiyorsun?
Alors, une figue ettrois noisettes, comme d'habitude?
Ama her zamanki gibi hiçbir yere gitmiyor, değil mi? Hiç gitmez.
Jamais, pas vrai?
Evet, her zamanki gibi, değil mi?
Ouais, le hasard fait bien les choses. Bien, heu... passe une bonne journée.
Sen mi? Her zamanki gibi bizi kazıklamak için.
Pour nous emmerder, comme d'hab.
Demek, baba her zamanki gibi işe gidiyor. 11 : 45'te anneden bir telefon geliyor ve adam üzgün bir şekilde oradan ayrılıyor, değil mi?
- Le garage était fermé. Le père part travailler comme d'habitude. A 1 1 h45, la mère l'appelle et il part du bureau en colère.