Her zamanki translate French
7,285 parallel translation
Her zamanki müşterilerim gelse bile iyi.
J'aurai de la chance si j'ai mes habitués.
Ve her zamanki gibi, göz ardı edildim.
Et, comme d'habitude, j'ai été ignoré.
Her zamanki gibi, ilk önce biz alacağız gelişmekte olan dünya dilenmeye, ölmeye terk edilecek.
Comme d'habitude, nous l'aurons en premier, les pays en développement étant laissés pour mendier, laissés pour morts.
Hayır, her zamanki gibiydi.
C'était plus ou moins la même routine.
- Elam kendi bildiğini okudu, her zamanki gibi.
Elam a pris son propre chemin, comme toujours.
- Sen yok oldun, o da peşine düştü, her zamanki gibi!
il vous a recherchém quand vous avez disparu comme toujours!
Her zamanki gibi karamsar ve inatçı.
Elle est de mauvaise humeur et récalcitrante.
Peki ama neden her zamanki gibi Stratosferde buluşmak istemedi?
Mais pourquoi ne veut-elle pas me rejoindre à la Stratosphère, comme d'habitude?
- Walter kazandı, her zamanki gibi.
Walter a gagné. Comme d'habitude.
Evet, bu kendimizi kanıtlamamız için bir şanstı ve her zamanki gibi mahvettik.
C'était l'occasion de faire nos preuves. Et on a fini par nous auto-détruire comme d'habitude.
Her zamanki gibi teşekkür ederim Bassam.
Merci, Bassam, comme toujours.
Her zamanki gibi huysuz ve sağın solun belli değil.
Vicieux et imprévisible comme tous.
Her zamanki gibi babanla olan savaşını kaybetti. Ama göbek adının öyle olduğunu bilince huzursuzluğu kalmadı.
Et elle a perdu la bataille comme souvent avec ton père, mais... elle était en paix sachant que c'était ton deuxième prénom.
Her zamanki Perşembe fuar.
Un jeudi habituel.
Plan her zamanki gibi.
Le plan est le même qu'il a toujours été.
Babamın seni ezip geçmiş yine her zamanki gibi.
Tu as laissé papa t'écraser, comme d'habitude.
Hep az yağlı yiyecekleri tercih etmeli ve her zamanki egzersiz seviyemi sürdürmeye devam etmeliyim.
Je dois toujours choisir des aliments à faible teneur en matières grasses et maintenir le même niveau d'exercice que je fais déjà.
Geç olmuştu ve her zamanki gibi zamanımı ve enerjimi Matty'e endişelenerek geçirmiştim.
J'étais en retard, et comme d'habitude, je perdais de l'énergie à m'inquiéter pour Matty.
Ben her zamanki gibi mükemmel beyefendi olacak.
Je serai un parfait gentleman, comme d'habitude.
Gabriel'e olan inancım her zamanki kadar kuvvetli.
Ma foi en lui est plus forte que jamais.
Her zamanki yerlerden birinde olabilir.
Il a ses lieux habituels.
Aynı her zamanki gibi.
Il va bien. Il est exactement le même.
Lockhart'lar her zamanki gibi toplantının içine etti.
Lockharts était furieux de tout, comme d'hab.
Her zamanki gibi geç saatlere kadar çalışıyordum.
Je travaillais tard, comme d'habitude.
Her zamanki şeyler... "Tayland yemeklerini seviyorum."
Juste l'habituel "J'aime la nourriture Thaï"
Her zamanki gibi zevkliydi, Dana.
C'est toujours un plaisir Dana.
Her zamanki gibi sabah kahvelerimizi alıyordum.
Je prenais simplement nos cafés du matin.
Her zamanki elemanım değilsin.
Vous n'êtes pas le type de d'habitude.
Hiçbir şeyde her zamanki olmadım.
Je ne suis pas une habitude.
Alba, her zamanki gibi, bir zevk.
Alba, un plaisir, comme toujours.
Her zamanki gibi çok naziksin.
Merci comme d'habitude pour votre incroyable gentillesse.
Addy, her zamanki gibi harika görünüyorsun.
Addy, superbe comme toujours.
Her zamanki o bön şaşkınlığından daha fazlası var yüzünde.
Votre bouche ouverte m'indique votre surprise.
Şimdi ben temizlemek zorundayım. Her zamanki gibi.
Je vais encore les nettoyer, comme d'habitude.
İşte karşınızdayım. Sevgili arkadaşım Bojack Horseman'la her zamanki gibi arkadaşlığımızın tadını çıkararak vakit geçireceğiz.
Je suis avec mon ami BoJack Horseman, en train de passer un bon moment, comme souvent.
Bu yüzden otelin güvenlik kameralarını taradım, görebileceğin üzere minibüsü, her zamanki yerine park edilmiş.
Alors j'ai rapatrié la surveillance de l'hôtel, et tu peux clairement voir sa camionnette garé à son emplacement habituel.
Seninle konuşmak her zamanki gibi neşe verici oldu Bruce.
C'est toujours réconfortant de parler avec vous, Bruce.
Yıl dönümümüz her zamanki gibi berbattı.
Notre anniversaire était nul, comme d'habitude.
Obelisk'i aldığımız zaman Hydra sizinle her zamanki şekilde olduğu gibi ilgilenecek.
Une fois qu'on aura l'Obélisque, on s'occupera de vous comme Hydra l'a toujours fait.
Skye her zamanki gibi çok soru soruyor ama sıradan bir operasyon olduğunu düşünüyorlar.
Skye pose trop de questions, comme d'habitude, mais ils pensent que c'est une mission ordinaire...
Her zamanki gibi mal görünüyorlar.
Et voilà Kyte, Stan et Kenny qui paraissent stupides comme toujours.
Ama elbette her zamanki gibi beni duyamayacak kadar benmerkezciydin.
Mais tu es trop égoïste pour m'écouter, comme toujours.
Her zamanki gibi, Gretchen bize senden hiç bahsetmedi.
Comme à son habitude, Gretchen ne - nous a rien dit à votre sujet.
O ve Ana her zamanki gibi birbirlerine girdiler.
Lui et Ana ont eu une autre de leurs sempiternelles disputes.
- Her zamanki gibi o zaman.
Comme d'habitude, ensuite?
- Her zamanki gibi.
L'habitude.
Kırılma ışık indeksi, her zamanki şeyler, silikon dioksit, potasyum ve çinko oksit ile karıştırılmış.
Indice de réfraction de la lumière. J'ai trouvé l'habituel dioxyde de silicone mélangé avec du potassium et de l'oxyde de zinc.
Her zamanki gibi şıksın.
Plus chic que jamais.
Her zamanki gibi.
Comme toujours.
Her zamanki gibi bir şeylere bakıyor.
Elle regarde fixement quelque chose.
Her zamanki gibi kardeşimizle ilgili bir konu.
J'ai de la paperasse à faire. Non, non, bien sûr que non!