Her zamankinden translate French
2,017 parallel translation
Şu an seni her zamankinden daha iyi anlıyorum.
Je te comprends maintenant mieux que jamais.
Şimdi onun için her zamankinden çok yanıyorum.
Mon amour pour lui brûle et me ronge plus que jamais.
- Tamam. Her zamankinden mi?
- Comme d'habitude?
- Her zamankinden pek farklı değil.
- Pas plus que d'habitude.
Her zamankinden, değil mi küçük hanım?
C'est comme d'habitude, mademoiselle?
- Bhneru'ya "Frank'e her zamankinden ver" de.
- Dites à Bhéru de faire le spécial Frank.
Bir süredir, haftada bir buraya geliyorum, ve açilabilmek, ve diger saçmaliklar için her zamankinden çok kahveye ihtiyacim oluyor.
Je viens une fois par semaine, pour l'instant, et il me faut du café, ici plus qu'ailleurs, pour me dévoiler et tout le tralala.
- Bir kahve makinesi getirdin, çünkü buraya her zamankinden çok gelmek ve kendini evinde hissetmek istedin.
- Vous avez amené une machine à café parce que vous avez l'intention de venir souvent, et vous voulez vous sentir comme chez vous.
ve bir zamanlar çok istediği bu nadir baharatı da Esmaline'e götür, belki bir hediye... her zamankinden biraz daha az kötü olmasını sağlayabilir.
Prenez cette épice rare qu'Esmaline apprécie. Peut-être que ce présent la rendra moins malveillante que d'habitude.
Sanırım şu an grupta, her zamankinden daha çok potansiyel var.
Je pense qu'on a atteint une réelle maturité.
Sonuç olarak, petrol her zamankinden daha hızlı tükenecek.
L'essence partira encore plus vite.
Hala kızgın ve incinmiş ama... En azından beni her zamankinden çok dinledi.
Elle est encore blessée et en colère, mais... au moins cette fois elle m'a écouté plus que d'habitude.
Her zamankinden mi?
Comme d'habitude?
Kara Cuma yüzünden. Mağazada her zamankinden çok ürün var, siz üçünüz hırsız girmediğinden emin olacaksınız.
- Avec les fêtes de fin d'année, on a plus de matériel en stock, et je veux que personne ne vienne le voler.
Barmen, her zamankinden olsun. Elini çabuk tut.
Barman, comme d'habitude, et bien tassé.
Hatta her zamankinden fazla.
Bien plus encore.
Sen bile her zamankinden beter durumdasın. Bu da her şeyi açıklıyor. Anlamıyorsun.
Même toi, tu déprimes plus que d'habitude, c'est pas rien.
Patenlerle buraya gelmem her zamankinden 14,5 saniye az sürdü.
Efficacité, Gibbs. J'ai gagné 14,5 secondes sur mon temps normal pour arriver ici.
Şu an için önemli olan kızınızın sizi her zamankinden daha yakın görmesi, onun yanında olmanızdır.
Ce qui est important maintenant c'est que votre fille vous voit plus forts et unis que jamais, que vous fassiez bloc avec elle.
" Her zamankinden daha duyarsız hissediyordum.
" Je me sentais même plus impassible que d'habitude.
Belki her zamankinden biraz daha fazla yardım edebilirim ona.
J'aurais peut-être pu l'aider plus que je ne l'ai fait.
Her zamankinden fazla müşterim var..
Je n'ai jamais eu autant de clients.
Hayır. Her zamankinden fazla bir şey yok.
Non, rien de plus que d'habitude, je te jure.
Her zamankinden daha fazla.
Plus que jamais.
Sadece her zamankinden olsun yeter.
- Comme d'habitude.
Her zamankinden istediğini söyledim.
J'ai dit que tu prenais comme d'habitude.
Her zamankinden, Bay Morgan.
Comme d'habitude, mr. morgan.
- Her zamankinden mi?
- Comme d'habitude? - Ouais.
Ve sen de şimdi, her zamankinden daha güçlü olmalısın.
En vous devez être forte, encore plus maintenant que jamais.
Her zamankinden daha popüler.
Elle est plus populaire que jamais.
Kim aynı eski barımıza inmeyi her zamanki locamızda oturmayı ve her zamankinden içmeyi ister?
Qui veut aller à notre bon vieux bar, sur notre banquette, et commander comme d'habitude? - Oui!
- Evet! - Her zamankinden!
- J'adore ce que je prends d'habitude!
Bu yüzden de Lily'le olan arkadaşlığına her zamankinden çok değer veriyordu.
Son amitié avec Lily comptait donc plus que jamais.
Fazla sessizsin. Her zamankinden sessizsin yani.
Tu es bien calme... plus que d'habitude.
Bu dünyada, her zamankinden daha yanlız hissediyorum.
Je me sens encore plus seul dans ce monde que je ne l'ai été auparavant.
Evet, her zamankinden.
Oh, oui, toujours.
Tavan meselesi yüzünden karıniçini, her zamankinden daha ayrıntılı incelememiz gerekti.
Alors on a dû explorer l'abdomen, plus attentivement que prévu.
Adamım, o pelerini taktığın zaman her zamankinden daha havalı görünüyorsun.
mec ca a l'air tellement plus cool quand tu portes cette cape mec
- Sen de her zamankinden daha yakışıklısın.
- Et tu es plus beau que jamais.
Şimdi erkek kardeşlerine her zamankinden daha çok ihtiyacın var.
Tu vas avoir besoin de tes frères plus que jamais.
Hepimiz için zor bir yıl olduğunu biliyorum, ve düşünüyordum... yani her zamankinden daha fazla demek istiyorum.
Je sais que ça a été une rude année pour nous tous, et j'ai pensé... enfin, plus que d'habitude.
O işi başarınca da, her zamankinden daha iyi bir dönüş yapmış olacaksın.
Quand t'auras cartonné avec, tu reviendras grand comme jamais.
Her zamankinden Kate.
Comme d'hab, Kate.
- Hayır, her zamankinden.
- Non, celle de toujours.
Her zamankinden fazla görmedim.
Comme d'habitude.
Kendine duyduğun öfke bugün her zamankinden de yoğun adamım.
Tu te détestes, aujourd'hui, mon ami.
İncinmiş ve şaşkın olmanı anlıyorum, ancak gerçek şu ki şimdi her zamankinden daha mutlusun.
Je comprends que tu sois blessée et désorientée, mais le fait est que tu es plus heureuse maintenant que tu ne l'as jamais été.
Ve her zamankinden daha sağlıklı.
Il n'a jamais été en meilleure forme.
Annene gelince, o kadın şu anda, her zamankinden daha da canlı.
Mais ta mère est plus vivante aujourd'hui que jamais.
Her zamankinden daha mutluydu.
Elle semblait plus heureuse que d'habitude.
Konu açılmışken, her zamankinden alabilir miyim?
Tiens, tu me mets comme d'hab?