Hiş translate French
5,623 parallel translation
Bunu söyleyeceğimi hiş düşünmemiştim ama Penny bugün işi aldı.
Je ne pensais pas que je dirais ca un jour, mais Penny a decroche un travail aujourd'hui.
Öyle bir his mi?
Pareil?
Size söylüyorum, Komiserim, bunun hakkında içimde iyi bir his var.
Je vous le dis, sergent. J'ai une bonne intuition.
- Bu his karşılıklıydı.
Le sentiment est partagé.
Ama tuhaftır, karnımı tekmeler gibi başka bir his duyuyorum.
Mais bizarrement, il y a un autre sentiment qui est né en moi.
Çeviri :
♪ CSI 14x22 ♪ Dead in His Tracks Date diffusion 7 Mai 2014
Çünkü şimdi reddedilmenin nasıl bir his olduğunu biliyor.
Parce que maintenant il sait ce que c'est que de se faire rejeter.
Tahminde bulunmak istemiyorum ama sanki kzıgınmışsın gibi bir his var içimde.
J'ai l'impression que que t'es en colère.
Bir kadının seni geçmesi nasıl bir his?
Alors, ça fait quoi de se faire battre par une femme?
Yine de bir his var.
Mais il y a une logique.
İnsanların size göz kulak olduğunu bilmenin verdiği o his. Aile doktorunuz, terapistiniz kişisel antrenörünüz, beslenme uzmanınız fizyoterapistiniz sağlığınızı korumanız için gerekli herkes.
C'est quand vous savez que des gens prennent soin de vous, comme votre médecin de famille, votre thérapeute, votre entraîneur personnel, votre nutritionniste, votre physiothérapeute, toute votre équipe de santé et de bien être.
Değişikliğe öncülük ettiğini sanıp, başkasının hayal bile edemeyeceğin kadar derin bir oyununda piyon olduğunu fark etmek nasıl bir his bilirim.
Je me rappelle ce que ça fait, penser que les dirigeants changent, et réaliser que quelqu'un joue un jeu plus profond qu'on ne pourrait l'imaginer.
Neden, bunu daha iyi bir duruma getirmeyeceğine dair içimde bir his var?
Pourquoi ais-je le sentiment que vous ne vous apprêtez pas à le rendre meilleur?
Bu his sana ulaşmaya çalıştığı inancı kader olmayabilir Phil.
Ce sentiment... cette croyance qu'il entre en contact avec toi, Phil, ce n'est peut-être pas de la foi. C'est peut-être autre chose.
Ufak bir artış göreceğimize dair bir his var içimde.
J'ai le sentiment que nous verrons une légère augmentation.
* Elinde Çince bir menüyle bir kurtadam gördüm
♪ I saw a werewolf with a Chinese menu in his hand ♪
Günaydın, ABD d dMükemmel bir gün olacağını hissediyorum d dGökyüzünde güneş / / yüzünde bir gülümseme d d..
♪ ♪ I got a feeling that it s gonna be a wonderful day ♪ ♪ The sun in the sky has a smile on his face ♪
İçimde bunun gerçek Walter Wallen olmadığına dair bir his var.
J'ai le sentiment que ce n'est pas le vrai Walter Wallen.
Benim için yeni bir his diyebiliriz.
Ce qui est un nouveau sentiment pour moi.
Bu konuda içimde kötü bir his vardı.
Ça ne me plaisait pas.
Daha büyük bir şeyle ilgisi olduğuna dair içimde bir his vardı.
Je sentais qu'elle était importante.
İçimde, sende özel bir şey olduğuna dair bir his vardı Harold.
Je savais que vous étiez spécial.
Annem ve babam, öldüğünü gördüğüm adamlar Lamb amcamın sigarasının kokusu Errol Flynn'in bir ipin ucunda sallanması ve hançerimin ucunun böbreği delerken verdiği his.
Mes parents, des hommes que j'avais vus mourir, l'odeur des cigarettes d'oncle Lamb. Errol Flynn se balançant au bout d'une corde, la sensation de la pointe de mon poignard transperçant le rein.
* Bu muhteşem bir his *
♪ C'est un sentiment magique ♪
His, kanıt değildir.
Un ressenti n'est pas une preuve.
Karınla beraber olmanın, Nasıl bir his olduğunu hatırlamanı istiyorum.
Je veux que tu te rappelles pour toujours ce que ça fait d'être avec ta femme.
Sanki birileri peşindeymiş gibi bir his?
Sentir comme si - on voulait vous attraper?
Söylesene bir, benim içgüdülerime sahip bir ajanı yönetmek nasıl bir his?
Dites-moi quelque chose... qu'est-ce que ça fait de superviser un agent avec mon instinct?
Harika bir his, değil mi?
C'est un grand sentiment, pas vrai?
Bu umut değil, en kötü his.
Ce n'est pas de l'espoir, c'est le pire sentiment.
His hafızası?
Sens de la mémoire?
Ve ikinci çatal, özel bir his oluşturmuş.
Et la deuxième fourchette ajoute vraiment une touche de classe.
Huzur. İnsanların size göz kulak olduğunu bilmenin verdiği o his.
L'esprit en paix, c'est quand vous savez qu'on se soucie de vous.
İçimde bunun söylenmeyecek bir şey olduğuna dair bir his var. Hele hele bir odada baş başa oturan iki kadına.
Je ressens dans mon cœur que c'était... mal venu de le dire, surtout à deux femmes qui sont assises toutes les deux dans une chambre.
Hayır, Rose'un. Gerçi masada fikirlerimde yalnız olmamak benim için de yeni bir his.
C'est nouveau pour moi de dîner avec quelqu'un qui partage mes opinions.
Ama içimde gerçekte olduğu kişiye döndüğüne dair bir his var.
Mais j'ai l'impression qu'il redevient celui qu'il est vraiment.
- Tamam şunu söyle bakalım. Ben bir kaltaksam, bir kaltak tarafından saygı görmemek nasıl bir his?
- Bien, écoute ça... si je suis une salope, comment ça te fait de ne pas être respectée par une salope?
- İçimde kötü bir his var.
J'ai un mauvais pressentiment.
Ama Danny genelde sırt bölgeme yapar bıçak saplanıyormuş gibi bir his verir.
Mais quand Danny travaille sur mon dos, il ne se sent plus comme un profonde, rythmique, mouvement, vous savez?
Gökyüzünde güneş, yüzünde bir gülümseme Amerikan koşuşturmacasına parlayarak selam veriyor.
♪ The sun in the sky has a smile on his face ♪ ♪ And he s shining a salute to the American race ♪
Güzel bir his.
C'est un beau sentiment.
Dayak yiyeceğimize dair içimde kötü bir his var.
J'ai le mauvais pressentiment qu'on va encore se faire battre...
İçimde bir his var Tommy.
J'ai un mauvais pressentiment, Tommy.
Buradasın, çünkü birini kaybetmenin nasıl bir his olduğunu öğrendin.
Vous êtes ici car vous savez ce que perdre quelqu'un veut dire.
Nasıl bir his olduğunu sana anlatamam.
Je peux à peine t'expliquer comment je me suis senti.
Lükse bakar mısınız, fakir ve aç olmanın nasıl bir his olduğunu merak etti.
Il est d'un milieu riche et voulait voir ce que c'est d'être pauvre et affamé.
Bana tamamen dürüst olmadığına dair içimde bir his vardı... -... bu yüzden seni takip ettim.
J'avais le sentiment que vous n'étiez pas totalement honnête avec moi, alors je vous ai suivi.
Bu herhangi bir his, duygu ya da manadan uzak ; nöromusküler bir cevap sadece.
C'est une réponse neuro-musculaire, dénuée de tout sentiment, émotion ou sens.
Kasaba için bir seyler yapmak güzel bir his degil mi?
C'est une bonne sensation, non? Faire ce qui est bon pour la ville. J'adore cette sensation.
Nasıl bir his olduğunu bilemezsin.
Tu n'as pas idée à quel point c'est libérateur.
İçimde öyle bir his var Nolan.
C'est une instinct viscéral.
hiss 18
hisset 66
hissettim 36
hissediyorum 210
hissetmek 17
hissettin mi 35
hişt 22
hissetmiyor musun 24
hissediyor musun 79
hissetmiyorum 35
hisset 66
hissettim 36
hissediyorum 210
hissetmek 17
hissettin mi 35
hişt 22
hissetmiyor musun 24
hissediyor musun 79
hissetmiyorum 35