Hoş değil translate French
4,134 parallel translation
İnan hiç hoş değil, ben de yaşamıştım.
Crois-moi, c'est pas beau à voir. J'ai vécu ça.
Affedersin, haklısın. Cıvıtıyorum ve bu hiç hoş değil.
Oh, je suis désolé, tu as raison, je... je suis vautré et c'est pas mignon.
Ne kadar hoş değil mi?
C'est cool, non?
Charlie'yle karşı karşıya olmak hiç hoş değil ama sonuçta bu bir yarışma ve Glee'de oynamayı her şeyden çok istiyorum.
Whew! Ce n'est vraiment pas un sentiment marrant de concourir contre Charlie mais c'est tout de même Une compétition. Et je veux être dans Glee plus que tout.
Ama Profesör Rothman'ın böyle emekliliğe zorlanması hoş değil.
Dommage que le professeur Rothman doive nous quitter.
Manzara pek hoş değil.
Ça ne sent pas bon.
Tamam, şimdi, bu hiç hoş değil.
C'est pas agréable.
Dostum, bu hiç hoş değil.
Assez pour vendre.
Çok hoş değil mi?
Ce n'est pas mignon?
Sence de hoş değil mi, Carlos?
Pas vrai?
- Birbirimizin rakibi olmak hiç hoş değil.
Ca craint, savoir que tu es en compétition pour la même chose.
Bence bu halin hiç hoş değil.
Je veux vraiment garder ça réel pour vous pour un moment
- Bu hiç hoş değil.
On n'aime pas ça.
İnsanları klişelere indirgemen hiç hoş değil.
et ce n'est pas P.C. de réduire les gens à des stéréotypes.
Çok hoş değil mi kızların ilgi çekmek için yarı çaplak dolaşması?
Merci. C'est mignon. Les filles se mettent à moitié nue pour attirer l'attention.
Bu gerçekten hoş değil, tamam mı?
Écoutez! C'est pas cool du tout.
İkinizi sahnede gözlerinize bakarken izlemek pek hoş değil.
C'était pas mon truc favori de vous regardez sur scène, vous regardant droit dans les yeux.
Hiç hoş değil.
Pas cool.
Çocuklar, hiç hoş değil.
Les gars, vous êtes pas cools.
Şurası, baksana. Çok hoş değil mi?
Juste là, regarde.
Çocuklar, üzerinize iddiaya girilmesi hiç hoş değil.
C'est pas sympa de parier sur ça.
O, o kadar hoş değil ama.
Pas ce genre de sympa.
Özelime müdahale etmen, hiç hoş değil.
L'invasion de ma vie privée, n'est pas acceptable.
Senin için hoş değil, benim için de eğlenceli değil.
Et c'est pas cool pour toi, et c'est pas drôle pour moi.
Bu çok hoş değil mi?
N'est ce pas gentil?
Hiç hoş değil.
C'est pas sympa.
Doğru, hoş değil.
Oui. Dégueu.
Ufak tefek ya da değil... O akıllı, ve o tatlı, nazik, ve eğlenceli, harika bir yüzü ve hoş saçları var, ve onun- -
Crevette ou pas, il est intelligent, mignon, drôle, il a un beau visage, de beaux cheveux...
Hiç de hoş geldin partisi varmış gibi değil.
Rien de plus qu'une fête de bienvenue.
Hoş karşılanıp karşılanmamam umurumda değil.
Cela m'est égal de savoir si je suis la bienvenue ou pas.
Bu da hiç hoş bir şey değil.
Or, je n'aime pas être déçu.
Yaptığınız suçlama hoş değil.
Je n'aime pas votre accusation.
Gerçekten hoş bir Sevgililer günü oluyor. Aynen öyle, değil mi?
En fin de compte, cette St Valentin n'est pas si mal n'est-ce pas?
Elbiseni giymeyince pek de hoş olmuyormuş, değil mi?
C'est pas aussi marrant quand tu ne portes pas ta combinaison, n'est ce pas?
Hoş ve samimi oldu değil mi?
Ouai. Belle et douillette.
Biriyle bu şekilde dalga geçmenin hiç hoş bir şey olmadığını biliyorsunuzuz, değil mi?
C'est vraiment pas cool de se foutre de la gueule de quelqu'un comme ça. Vous le savez, ça.
Birinin bize bir şeyler pişirmesi hoş, değil mi?
C'est bon d'avoir quelqu'un qui cuisine pour nous, non?
Onun malı benim malım o gelince hoş gelir çünkü benim lanet olası bir güvenlik kasam yok değil mi?
Ce qui est à lui est à moi et ce qui est à moi, il peut venir, parce que moi je n'ai pas de fichu coffre fort, n'est-ce pas?
Hoş geldin ama henüz değil.
Enfin... bon retour, mais pas tout de suite.
Evet, aslında hoş değil.
Il fallait bien que ça arrive.
Hiç hoş değil Penny.
C'est pas cool, Penny.
Bu hoş değil.
Hé bien, c'est dégueulasse.
Hayır, bu hiç hoş bir durum değil.
Non, ce n'est pas mignon.
Hoş, değil mi?
C'est joli, non?
Gerçekten çok hoş, değil mi?
C'est vraiment sympa, non?
Şu an pek de hoş görünmüyorsunuz, değil mi, Sör Şövalye?
Tu n'es pas si beau maintenant, n'est-ce pas, Sir Chevalier?
Ethan hoş biri ama Dylan gibi değil.
Ethan est sympa, mais il n'est pas Dylan.
Çok hoş, değil mi?
Assez sympa, hein?
Çok hoş, değil mi?
Ca le fait, pas vrai?
Bu hoş değil.
Je dois y aller.
Çok hoş değil mi?
C'est beau, non?
hoş değil mi 45
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56