English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Insan değil

Insan değil translate French

3,498 parallel translation
Diego, Raj değil, ve sende aynı insan değilsin. Bir sene önceydi, hiçbirimiz aynı değiliz.
Diego n'est pas Raj, et tu n'es plus celle que tu étais l'an dernier non plus, nous avons tous changés.
General Electric bir insan değil, hanımefendi.
General Electric n'existe pas.
O kadar tepede bir insan değil, jöle kasesinin içinde canlı olarak saklanan süper gizli bir beyin vardır herhalde.
Si tu remontes aussi loin, il est probable que ce ne soit même pas une personne. C'est un cerveau super-secret gardé en vie dans un bol de gelée. David.
Ve artık önceki insan değil.
Et il n'est pas l'homme qu'il était avant.
Dedektif Beckett soğukkanlı bir insan değil.
L'inspecteur Beckett n'est pas une personne distante.
O adamı tanıdığımı düşünürdüm ama Ithaca'dan beri aynı insan değil.
Je croyais bien le connaître, mais il avait changé depuis Ithaca.
Beni insan değil, bir eşya olarak görüyor orospu çocukları.
Parce que je suis considéré comme un putain d'objet au lieu d'un être humain!
Thom'un atına saldıran şeyle aynıysa, bunu yapan insan değil demektir.
Si c'est la même chose qui a attaqué le cheval de Thom, ce n'était pas un homme.
Avcı, insan değil.
Le "chasseur" n'est pas une personne.
Tekrar bak. Tekrar bak. - Onlar insan değil.
Regarde encore, regarde encore, ce ne sont pas des gens.
İnsan değil misin sen?
Êtes vous vraiment une femme?
Tabii, etrafında bir sürü insan ölüyor ve hiçbir zaman da senin suçun değil.
Ouais, ben, beaucoup de monde comme moi meurt autour de toi, mais ce n'est jamais ta faute.
İnsan bizim yaşımıza gelince artık büyümem sanıyor, değil mi?
À notre âge, qui eut cru qu'on devrait encore grandir?
İnsan ırkı olağanüstü bir şeye dönüşüyor fakat yeterince hızlı değil. En fazla 40 yıl.
La race humaine évolue vers quelque chose de magnifique, mais pas assez vite.
Aynı havayı paylaşacağımız çok insan kalmadı, değil mi?
On n'est plus si nombreux à se partager le bon air.
Bir araya getirdiğin onca insan sadece korunma için burada değil.
Tout ces gens que tu gardes ensemble, ils sont ici pour plus qu'une simple protection ;
Gazeteci olarak değil, bir insan olarak güveneceğimi.
Non pas en tant que journaliste, mais me fier à vous en tant qu'être humain.
Bunlar insan saçı değil.
Uh, les cheveux ne sont pas d'origine humaine.
Yani kimsenin görmediği bir sözde insan yerine Bay Kelly'i bir hırsız öldürmüş sizin de rastgele sarhoş sürücü tarafından ezilmenize ramak kalmış olabilir, değil mi?
Donc, n'est-ce pas pas autant possible que Mr Kelly ait été assassiné par un rôdeur et que vous ayez été renversé par un conducteur ivre que vous ayez été tous les deux attaqués par cette supposée personne que personne n'a jamais vue?
İnsanı çok neşelendiriyorsun, biliyorsun değil mi?
Oh, tu connais tellement de trucs marrants, n'est-ce pas?
Çok insan senin bu sene ligde oynayabilecek duruma bile gelemeyeceğini düşündü. Öyle değil mi?
Beaucoup de gens pensait que vous ne reviendriez pas au niveau pour jouer, cette année n'est ce pas?
- Gizli kayıtlar. Bu insanın aklını çeliyor ama The Times bulvar gazetesi değil.
Des enregistrements secrets... tentant, mais le Times n'est pas un journal à scandales.
Amacımız tabii o değil özür dilemeni kayda alacağım... -... insan gibi.
Ça t'a sûrement pas traversé l'esprit, mais je vais te le dire franchement, tu devrais t'excuser, comme un être humain.
Eteğindeki taşları dökünce rahatlıyor değil mi insan?
Ça fait du bien de vider son sac, non?
Aslında beni hiç düşünmedin. Sadece beni de değil bir sürü insanın canını yaktın.
Tu ne penses pas du tout à moi, et pas seulement moi.
- Şey, ben de bir insanım, değil miyim?
- Je suis humaine, non?
İhtiyacı olan insanları arar insan, değil mi?
Ouais, ben, tu sais, tu cherches les gens dont tu as besoin, pas vrai?
Ve bu tarz travmalar insanın temeli için sarsıcı olabilir. Benim temelim sarsıntıda değil.
Et un traumatisme comme ça peut vraiment ébranler les fondations d'une personne mes fondations n'ont pas été ébranlées!
Dr. Jinx bir maymunun adı, insanın değil.
Dr.Jinx c'est le nom dun singe, pas d'un mec.
Ve insan olarak avlanacağız kurt olarak değil.
Et nous allons chasser, comme des Hommes. pas les loups.
Aslında bakarsan insan öldürmek onun stili değil.
En fait, tuer n'importe quel humain n'est pas son style.
Korkunç bir insanım ben, o değil.
Je suis l'horrible personne, pas lui.
Ne? Hayır. Yetişkin bir insan olduğumdan değil.
C'est juste que je suis un adulte.
Umurumda değil! O insan.
Je m'en fous, c'est un être humain!
Biri insan, biri değil.
Un humain, un qui ne l'ai pas.
Değiştirmek için değil, sadece şunu anlamanı istiyorum din, insanın çektiği acıyı hafifletmeye yarar.
Pas pour me convertir Je voulais juste comprendre une religion dont le but était d'arrêter la souffrance.
Ama insan kimse o olmalı, değil mi?
Mais tu dois être qui tu es, pas vrai?
Dudaklarına bakınca insan pek şaşırmıyor, değil mi?
C'est pas vraiment un surprise avec des lèvres pareils, hein?
O kadar insanı kontrol etmek kolay değil.
C'est difficile de maîtriser autant de personnes.
Diğer insanları, çünkü ne, hepimiz insanız, değil mi?
Les autres humains, car enfin, nous sommes tous humains, pas vrai?
Ama bunun sonucunda sadece korsanları değil bir çok masum insanı da öldürmüş olacak.
mais également tous les citoyens innocents.
Birbirine aşık o kadar insanı görünce insan ister istemez düşünüyor, değil mi?
Regarde tout ces gens qui s'aiment. Ça fait réfléchir tu ne trouves pas?
Eh, turta değil ama kesinlikle insan etini seviyor.
Bien, on sait qu'il n'aime pas les "Pop tarts" ( déjeuner nord américain ). mais il a certainement un goût pour la chaire humaine.
Ama o köy insanı değil.
Il n'aime pas trop la campagne.
İnsan doğası çok ilginç, değil mi?
La nature humaine est bien étrange, n'est-ce pas?
Bir politika insanı için düşündüğü kadar zorlu biri değil.
Pour une politique auto-proclamée, elle n'est pas aussi résistante qu'elle le pense.
Zeki. İnsan. Ama tam olarak da değil.
Elle est intelligente, elle est humaine, mais pas tout à fait.
Orada seni seven birçok insan var ve bazıları arkadaşın bile değil ama doğum günü dileklerini sana iletmek istiyorlar.
Il y a des personnes là-bas qui t'aime et certains qui sont ou ne sont pas tes amis qui aimeraient te souhaiter un joyeux anniversaire.
O insan değil.
Ce n'est pas une personne. C'est une pluie de météorites.
Lütfen şunu ayı balığı gibi değil de normal bir insan evladı gibi yer misin?
Veux-tu manger ça comme un humain s'il te plait et non pas comme une otarie?
Gördüğünüz üzere insanın yüzü, kafatasına yapışık falan değil.
Comme vous pouvez le voir, le visage humain n'est pas du tout attaché au squelette.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]