Istediğim bu translate French
7,351 parallel translation
Tek istediğim bu inan başka bir şey istemiyorum.
C'est tout ce que je demande. J'ai de petites attentes te concernant.
Demek istediğim bu orana karşı yine de hayatta kalmaya bakıyoruz.
Notre survie nous importe en dépit de tout.
Tek istediğim bu.
C'est tout ce que je demande.
Benim de tüm istediğim bu.
Moi aussi c'est tout ce que je veux.
Demek istediğim bu görev her şeyim.
Je veux seulement dire que cette mission est importante.
Tek istediğim bu çerçeveydi çünkü bu -
Tout ce que je voulais c'était cette première victoire...
Garip ama dünden beri tek yapmak istediğim bu konu hakkında konuşmak.
C'est bizarre, mais depuis hier, tout ce que je veux c'est parler de ça.
Arabulmak, tek istediğim bu dostum. Çift peynirli extra pepperonili pizzamla aramı bulur bulmaz hallederiz.
Intercesse autant que tu veux, mec, tant que j'intercesse avec ma double fromage, extra pepperoni.
Evet, demek istediğim bu değildi.
Et bien, ce n'est pas le propos.
Benim demek istediğim bu.
C'est mon cas.
Bana yalnızca Bay Bishop'u sorgulama izni verin.Tek istediğim bu.
Permettez-moi de questionner, M.Bishop. C'est tout.
Aslında istediğim bu değildi.
Ce n'est pas exactement ce que je demandais.
- Demek istediğim bu akıl almaz.
- Je veux dire que c'est incroyable.
Demek istediğim bu çok komik, hayatımda en mutlu olduğum zaman.
C'est drôle, je suis plus heureuse que je n'ai jamais été dans ma vie.
Hayır, demek istediğim bu renk mavi ile turuncu, anladın mı? - Evet
Non, parce que je veux dire, la couleur, l'orange avec le bleu, tu vois?
Tek istediğim bu adamlar gibi olmaktı.
Tout le monde voulait leur ressembler.
Demek istediğim bu değildi.
Ce n'est pas ce que je veux dire.
İstediğimi her zaman elde ederim... Ve bu şirketle ilgili istediğim şey ise onu soymak ters çevirmek ve sonra -
J'obtiens toujours ce que je veux, et ce que je veux faire avec cette compagnie est la démanteler, la retourner, et alors- -
Ve bu da hesaplayarak yapmak zorunda olduğum bazı şeyler hakkında bir sorunun olmayacağını bilmek istediğim anlamına geliyor.
Et cela veut dire que je vais devoir faire certaines choses, et j'avais besoin de savoir que tu étais d'accord avec ça.
Demek istediğim, bu yaşam formları bize doğru geliyor.
Ces formes de vie viennent à nous.
Sen de büyüyorsun. Bu her şeyden çok istediğim bir şeydir.
Tu grandis... et c'est tout ce que j'ai toujours voulu pour toi.
- Aynen. Demek istediğim, bundan sonra her şeyi yapabilirsin, uyuşturucu bağımlılığı değil ki bu.
Je dis juste que, tu peux faire autre chose que dealer, après ça.
Ki bu şahit olmak istediğim bir şey değil.
Je ne veux pas savoir pour quoi.
Bu sefer bir şeyin uzunluğunu abartmanı istediğim zamanlardan değil, bilesin.
Tu sais, là, je ne te demande pas d'exagérer une longueur.
İstediğim bu olsaydı, çoktan seni ele verirdim bence.
Je t'aurais déjà dénoncé si c'était ce que je voulais.
İnan bana, istediğim şey bu değildi.
Crois-moi, ce n'est pas ce que je voulais.
Bu istediğim zaman açıp kapatabileceğim bir şey değil.
Je ne peux pas juste l'allumer.
- İstediğim bu.
C'est ce que je veux faire.
Demek istediğim, hepsinin sonunda delilik var, bir Pol Pot, bir Nero, bir elma kullanımı, fazla mesailer, minnettarsızlıklar, ama herşeyi göze alarak bu tipteki bir gücü kabul ettikleri için genelinde hepsi iyi çocuklardı.
Je veux dire, tout ce qu'il faudrait, c'est un fou, un Pol Pot, un Néron, un gars tenant une pomme, travaillant trop, ingrat, mais tout de même un gars sympa qui a accès à ce type de pouvoir pour que tout disparaisse.
Gelecekteki kocama bir çok oğul vermesini, tek istediğim şey bu.
Donner de nombreux fils à mon mari, c'est tout ce que je souhaite.
Bu gece burada olmayan biri var. Tüm kalbimle burada olup, bu günü görmesini istediğim bir kişiye anneme.
Il y a une personne qui n'est pas à cette table ce soir, quelqu'un a qui je souhaite de tout mon coeur aurait pu vivre ce jour avec nous.
Bu yapmak istediğim son şey.
Vous avez raison. C'est la dernière des choses que j'ai envie de faire.
Almak istediğim bir risk bu.
C'est un risque que je suis prêt à courir.
İstediğim bu.
Voilà ce que je veux.
Ve bu istediğim şeydi.
Et c'est ce que je voulais.
Geldiğiniz için sağ olun ama yönetilmesini istediğim para çok fazla bu yüzden kime güveneceğim konusunda biraz ürkek davranıyorum.
J'apprécie que vous soyez venus, mais c'est beaucoup d'argent, et je suis un peu incertain en qui je peux avoir confiance. - Bien sur.
Bak, ne deneyeme çalıştığını anlıyorum, ama bu bütün gece, Demek istediğim, her şey...
Écoutez, je sais que vous faites des efforts, mais toute cette nuit, je veux dire, tout...
- İstediğim son şey bu, tamam mı?
Je dois vous dire, c'est la dernière chose dont j'ai besoin, ok?
Dişlerinin şu andaki durumuyla ilgili, demek istediğim çok acı çekti, buraya gelmeden önce bile, bu yüzden acının ne olduğunu bilir.
L'état de ses dents sont maintenant vous savez qu'il a beaucoup souffert avant qu'il a même été ici, donc il sait ce qu'est la douleur.
- Tabii ki yapmadım. - Demek istediğim de buydu. Bu kadar endişelendiğim mesele, artık yok.
- C'est ce que je veux dire, donc pour moi, le problème est résolu.
Söylemek istediğim, Briscoe ile görüşmem, bu sefer farklıydı.
Je dois dire que, me trouver dans la même pièce que Briscoe, cette fois était différent.
İşte sorun da bu, istediğim bütün derslerin kontenjanı dolu.
Voilà mon problème. Les cours que je veux sont complets.
- Hayır, Eve, konuşmak istemem... konuşmak istediğim, buna rağmen, bu araba.
- Non, Eve, je ne veux pas en parler... ce dont je veux parler est cette voiture.
- Tırmanmak istediğim bir dağ yok. - Bu...
Pas de montagne que je veux escalader.
Demek istediğim... Açıkçası, Deena'nın neyi yapıp neyi yapmayacağı konusunda bu kadar emin olamam.
En fait, je ne pouvais pas être certain de ce que ferait ou pas Deena.
- İstediğim bu değil.
- Ce n'est pas ce que je voulais.
Gerçekten, bu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum söylemek istediğim.
Je ne sais pas comment dire mais, Je vais le dire,
Demek istediğim, bu hafta önce almayı bırakmış olmalı.
Ca doit faire des semaines qu'il n'en prend plus.
Demek istediğim, bu kez...
Je veux dire...
... ve bilmek istediğim şey şu..... bu konuda ne biliyorlar?
Et je voudrais savoir, uh, Ce qu'ils savent de tout cela?
Castle seninle evlenmekten daha çok istediğim bir şey olamaz ama bu şekilde değil.
Castle... il n'y a rien que je veuille plus que t'épouser, mais pas comme ça.