Iyi atış translate French
978 parallel translation
Anlayacağın "mecburen burada kaldım" durumu söz konusu. Bana gündüz vakti bir sürü insanın gözü önünde en iyi atışını yapmaya çalıştın gibi göründü, ha? Evet.
- T'as nulle part où aller.
Silahınla bu kadar iyi atış yapman tamamıyla senin hatan.
C'est ta faute, tu es un tireur d'élite.
Sarhoş biri için iyi atış öyle değil mi?
Bien visé pour un gars ivre. Non?
Beş parça, çok iyi atış demektir.
- Cinq sur cinq, c'est fort!
Eğer iyi atış yapıyorsanız kendi başınıza yola devam edersiniz.
Vous vous en sortirez seul, si vous savez tirer.
Daha iyi atış yapmak için dürbün kullanıyor.
C'est comme utiliser une longue-vue pour tirer.
En az senin kadar iyi atış yapabiliyorum.
Je vise aussi bien que toi.
- Bravo, iyi atış!
- Ciel, quel canon!
Bizimkilerden daha iyi tüfekler. Seri yedi-atar, ve her atış bir beyaz adamın hayatı demek.
Sept coups à répétition et chaque coup pourrait représenter la vie d'un blanc.
Hiçbir canlı bundan iyi bir atış yapamaz.
Nul ne peut faire mieux.
Neyse, iyi bir atış yaptığım için sizi bağışlıyorum.
Enfin, je vous pardonne.
Charlie, senin atışın iyi.
Charlie, tu sais bien tirer.
Bay Rutledge oldukça iyi bir adam Ann. Fakat bana sorarsan daha çok satılığa çıkmış yaşlı at gibiyim.
Votre père est trop bon, mais je me vois plutôt comme une vieille bête de somme.
Sana daha önce anlatma şansı bulamadım ama bugün o sıçrayan at ile iyi iş çıkardın.
Je voulais vous dire, vous vous êtes bien débrouillé avec ce cheval.
Bu akşamki baraj atışı çok iyi.
Ils se surpassent ce soir, non?
İyi atış!
Bon tir!
Baya iyi bir atış ihtiyar.
Joli putt!
Bugün atışın bittiğini söyledim. Devam etmesi iyi olmaz.
Ce serait manquer de tact que de poursuivre la chasse.
Sizi iyi tanımasam, "at" ın dağarcığınızdaki eşanlamlısı... "para" olarak geçiyor sanacağım.
A croire que ce cheval représente vos honoraires d'avocat.
İyi atış!
Très bon!
Zeminde koştururken sanki evde bir sürü at varmış gibi ses gelirdi. Dans pistindeyken iyi bir kemancıları vardı.
Il tapait du pied comme huit chevaux au galop quand il y avait un bon violon à la fête.
Herkese duyur. İyi bir atış alanınız olmadıkça ateş etmeyin.
Ne tirez que sur une cible parfaite.
Çünkü, ablamın da dediği gibi, atış en iyi yaptığım iş.
Tirer, c'est ce que je sais faire.
Sebebini bilmiyorum ama atış yaptığımda kendimi iyi hissediyorum.
Je me sens bien quand je fais ça.
İyi atış Bay Gerard.
Joli tir, M. Gerard.
İyi atıştı, leventler. İyi nişan alınmış.
Bon tir, les gars.
İyi bir atış tüm kötülükleri yok edebilir.
Un gain compense pour toutes les pertes.
2 yaşındaki en iyi atım bir daha koşamayacak. 40.000 $ değerinde.
Mon meilleur deux ans s'est foulé un tendon. Il vaut $ 40000.
Korkma, sana bir şey olmayacak, arkadaşın iyi atıcıymış!
Tu risques rien. Ton pote est un bon avec un flingue.
İyi bir atıcısın.
Vous êtes bon tireur.
İyi atış, Albay!
Bien visé, colonel.
Siz herkesten iyi biliyorsunuzdur gerçi... ama diyorlar ki eğer Çin'e, Amerika'ya ya da Rusya'ya... bir bomba atılsa... patlamadan yayınlanlar eninde sonunda Japonya'ya ulaşırmış.
Bien sûr, vous connaissez mieux que moi la question. Je sais que vous êtes au courant, mais il paraît qu'une bombe qui tomberait sur la Chine, l'Amérique, ou la Russie, toucherait aussi le Japon avec ses radiations.
At ya da sığır gübresi kadar iyi olsa gerek.
Il sera aussi efficace que celui des chevaux, non?
İyi atış yapamamışlar, değil mi?
Ils n'ont pas très bien visé.
- Kovulmak iyi de sınıftan atılmak istemem, efendim!
- Je veux bien être puni, mais pas sortir.
Tavanarasında eski taslakları olan birini tanıdı. Bu kavramın telif hakları ona iyi bir gelir getirdi, at yarışı kayıplarını karşılayabiliyordu ve kadınlar, kadınların çoğu Harem adlı teknede kalıyorlardı.
llfit la connaissance d'un petit inventeur... dont l'idée, dûment brevetée, s'avéra d'un bon rapport... et compensa les pertes dues aux chevaux et aux femmes... lesquelles vivaient sur son yacht, le "Harem".
İyi bir atış.
Bien, mais pas assez.
Ve, hoşlandığım tek şey iyi yaylanan, iki oturaklı, arabayı atıma bağladığım zamandır.
Je n'aime vraiment un cheval que s'il est attaché à une voiture deux places avec de bons ressorts.
İyi iş becerdin, ama. Şu yaşlı at, oldukça sıkıydı, değil mi?
Ce cheval, c'était pas n'importe lequel, hein?
- İyi atış.
- Le climat est plus frais.
Uzun atışlar yok. Sadece kısa, iyi zamanlanmış ve görüşü olan atışlar.
Pas de longues salves mais des tirs brefs et précis.
İyi atış!
Bien visé! Tu as vu?
İyi! Servis atışı!
Bien, je sers.
Bütün gece at sırtına gitmek beşime iyi gelmedi.
Ce voyage n'a pas arrangé mon lumbago.
döner makara ile iyi bir atış yapmak için " Gözden kaçırmışım herhalde.
- J'ai dû rater ça.
İyi atış.
Bon tir. Très bon tir.
Çok İyi atış. Birini öldürmek istediğinde, kalbine ateş etmelisin.
Quand on veut tuer un homme, il faut viser le cœur.
Spang, sen eskiden beri oldukça iyi bir at tüccarısın.
Allons, Spang, par le passé, tu étais un bon marchand de chevaux.
İyi atış!
Joli coup!
İyi atış.
Beau coup!
Şimdi, bunlar ısıya güdümlü, havadan havaya füzeler. Dakikada altmış atış. İyi.
Lance-missiles air-air guidés aux infrarouges. 60 par minute.
iyi atıştı 79
atış 62
atış serbest 20
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyi akşamlar efendim 124
iyi arkadaş 16
iyi akşamlar hanımefendi 51
iyi ama 71
iyi adam 80
atış 62
atış serbest 20
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyi akşamlar efendim 124
iyi arkadaş 16
iyi akşamlar hanımefendi 51
iyi ama 71
iyi adam 80