English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Iyi olacaksınız

Iyi olacaksınız translate French

374 parallel translation
Endişelenmeyin, iyi olacaksınız
Mais tout ira bien.
Ama bu kez, sizi iyi insanlarla bir arada bırakıyorum... ki eminim onlara karşı sizler de iyi olacaksınız.
Mais cette fois, je vous laisse avec de bonnes gens, avec qui, je pense, vous serez bons aussi.
- Teşekkür ederim. - Bence iyi olacaksınız.
- Vous ferez l'affaire.
- Burada iyi olacaksınız.
Vous n'êtes pas mal dans ce lit.
Göreceksiniz! Burada benimle iyi olacaksınız. Ve kuşlarla...
Vous verrez, vous serez bien, ici, avec moi et les oiseaux.
İşte, eminim şimdi iyi olacaksınız.
Et voilà! Je suis sûr que tout ira bien maintenant.
İyi davranmaya devam edersen, oğlunla sen iyi olacaksınız.
Comporte-toi bien et on vous laissera partir.
Ben Dr.Kazomides. Ve sizi temin ederim, çok iyi olacaksınız.
Bon, je suis le Dr Kazomides... et je vous assure que vous allez vous en sortir.
Bay Schwartz, iyi olacaksınız.
M. Schwartz, ça va aller.
Hepiniz iyi olacaksınız.
Ça va aller, tous les deux.
Biraz uyuyun, sabaha daha iyi olacaksınız.
Allez dormir, ça ira mieux demain matin.
İkiniz de iyi olacaksınız.
Tout va bien aller, tu verras.
Bakın, iyi olacaksınız, haydi neşelenin bakalım, tamam mı?
Tout ira bien, d'accord. Allez, détendez-vous.
Sen ve Jennifer, ikiniz de iyi olacaksınız. Çocuklarınız, Marty.
Marty.
Sigara içmeyin... iyi beslenin, iyi olacaksınız.
Ne fumez pas... mangez bien et ça ira.
Sen ve Jennifer, ikiniz de iyi olacaksınız.
Jennifer et toi allez bien.
Benim için hep iyi bir hanım olacaksınız, çünkü sizi seviyorum.
Vous serez toujours ma bonne dame, parce que je vous aime.
Hayır demek durumundayım. İşe aldığımız en iyi uşak olacaksın.
Pas du tout, vous serez notre meilleur majordome.
Bir sabah uyandığında, kapıcının kızının çok güzel gözleri olduğunu farkedeceksin. İyi olacaksın.
Un matin, tu te réveilles, tu vois que la fille de ta concierge a des yeux magnifiques!
İyi olacaksınız.
- Tout ira bien. - Vous...
İyi olacaksınız.
Tout ira bien.
İkiniz çok iyi arkadaş olacaksınız.
Vous allez devenir très bonnes amies. - Voici le capitaine Carruthers.
Kesinlikle iyi bir çift olacaksınız.
Oui. Vous ferez un beau couple.
Altı aydan kısa bir süre içinde, iyi durumunuz ve alın terinizle, sarı çizgili pantalonları giyiyor olacaksınız.
En moins de six mois, avec une bonne conduite et du travail, vous porterez des rayures jaunes sur vos pantalons.
- İşine bağlı insanları severim. - İyi bir oyuncu olacaksınız.
Je pense que le théâtre est toute votre vie.
Gelince daha iyi olacaksınız. Söz.
Elles cherchent bien leur mal!
İyi bir rahibe olacaksınız, Rahibe Luke.
Tu seras une bonne religieuse,
İyi bir rahibe olacaksın, Lisa. Başarısız değil.
Tu seras une bonne religieuse, Lisa, Tu n'échoueras pas,
Eminim siz de, günün birinde iyi bir koca olacaksınız.
Un jour, vous ferez un excellent époux, vous aussi.
Oturun ve sakin olun. İyi olacaksınız.
Asseyez-vous et reposez-vous.
İyi olacaksınız, Bay Morgan.
Tout ira bien, M. Morgan.
Sadece düşünüyordum ki, er... bundan böyle sen yapayalnız bir adam olacaksın ve belki de içindeki şeyleri dışarı atarsan, daha iyi hissedeceksin.
Je me disais juste que... vous allez vous sentir bien seul à partir de maintenant. Ça vous ferait du bien de sortir ce que vous avez sur le cœur.
İyi olacaksınız.
Ca ira.
- İyi olacaksınız.
- Ça va aller.
İyi olacaksın. Başaracağız.
On va s'en sortir.
İyi olacaksınız.
Ça va aller.
Ama sen iyi bir kız olacaksın, değil mi?
Mais tu es toujours gentille, n'est-ce pas?
Birkaç yıl uzaklarda olacaksın, sen gitmeden bunu bir sonuca bağlamamız iyi olur.
C'est peut-être le moment de discuter divorce.
Sen de bir gün annen gibi koca bir kız olacaksın ve iyi, genç ve yakışıklı bir adam arayacaksın...
Vous serez des grandes filles comme vos mamans un jour et vous chercherez un homme gentil, jeune et élégant.
İyi olacaksınız hanımefendi. Sonra görüşürüz.
Je vais voir Cornish.
İyi olacaksınız.
Ça va aller, vieux.
Gelecekteki iyi hâlinden siz sorumlu olacaksınız. Anlıyor musunuz? İyi hâl.
Vous êtes chargé de sa bonne conduite.
- İyi olacaksınız dedim!
Tout ira bien.
İyi olacaksınız, gelin size yardımcı olayım.
... Je vais vous aider!
İşgalimize başlamak üzereyiz, Roma'nın zaferi için iyi düzen ve... sıkı bir disiplin içinde olacaksınız, Onları bombalayacağız.
dans l'ordre et la discipline pour la gloire de Rome. Nous allons bombarder leurs positions.
Eğer bütün çabanızı iyi oynamaya verirseniz sonucun ne olacağı umurumda değil benim için daima kazanan siz olacaksınız.
Si vous faites tout votre possible pour jouer de votre mieux, peu m'importe le score final, pour moi, on sera les vainqueurs.
Polis Akademisi siz vatandaşlara kendinizi daha iyi korumayı öğretecek. - Siz herkese örnek olacaksınız.
L'Ecole de Police vous apprendra à mieux vous protéger.
Göreceksiniz, iyi bir ekip olacaksınız.
Vous verrez, ça fera une bonne équipe
Ona ayak basar basmaz, şu andakinden çok daha iyi durumda olacaksınız.
Dès le moment où vous mettrez le pied dessus, vous serez mieux.
Tam olarak 11 dakika 7 saniye sonra, bir inekten çıkarılmış en iyi köfteleri dişliyor olacaksınız.
Dans 11 minutes et 7 secondes, tu vas goûter au meilleur steak qu'on ait retiré d'une vache.
İyi arkadaş olacaksınız.
Vous allez devenir amis.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]