Kesin değil translate French
1,052 parallel translation
- Kesin değil, Yazıcı.
- Ce n'est pas sûr.
Dortmun'un bu konuda çeşitli teorileri var. Hiçbiri kesin değil ama hepsi tek temel fikre dayalı.
Les théories de Dortmun sont floues mais partent d'une seule et même idée...
Karakol. 2. Karakol bölgesini tarıyoruz, sensör göstergesi kesin değil.
Balayage de la zone de l'avant-poste 2, portée des détecteurs à l'infini.
Joanna geleceğimizin belirlendiğini düşünüyor ama hiçbir şey kesin değil.
Joanna pense qu'elle s'est engagée... et que tout notre avenir est réglé... mais il n'y a pas vraiment d'engagement.
Bir jeolog. - Bu bilgi kesin değil.
- Ce n'est pas prouvé.
- Kesin değil.
- Non, pas encore.
Teşekkür ederim. Ama henüz kesin değil.
Mais rien n'a encore été confirmé.
O kesin değil.
Lui non plus.
Bu bir olasılık, kesin değil.
Ce n'est qu'une possibilité. Rien de ferme.
Konu hakkındaki kayıtlarınız kesin değil, Ekselansları.
Votre compte-rendu sur le sujet n'est pas exact, Votre Excellence.
- Yok yok. Henüz hiçbir şey kesin değil.
Non, on est encore sûrs de rien.
Daha kesin değil.
On n'en parle plus depuis longtemps.
Daha kesin değil. Rakama bağlı.
Ça dépend du prix qui sera fixé.
Beyler, bu dünyada hiçbir şey kesin değil. Hiçbir şey.
Rien au monde n'est certain, rien.
Ama işin boyutlarını görmeden hiçbirşey kesin değil.
Mais je n'en serai certain qu'aprés les premiers sondages.
Bu kesin değil.
Ce n'est pas sûr.
Starbuck, filoda bu testlerin sonucu seninkine benzeyebilecek en az 100 adam var, bu kesin değil.
Starbuck, il y a au moins 100 hommes dans la flotte qui pourraient obtenir le même résultat.
Ama o kadar kesin değil.
Oh, les choses ne sont pas aussi claires que ça.
Ondan sonraki gün... Hayır, o da kesin değil.
Après-demain... c'est pas certain.
Tabii şu anda % 100 kesin değil.
Ce n'est pas encore complètement sûr.
Ama kesin değil.
Ce n'est pas sûr.
Belki de daha fazla. Bu kesin değil.
Et encore c'est pas certain.
Kesin değil.
Non. Allons parler.
Bu kesin değil, adamım.
C'est un putain de gros "si", alors.
Karidian gerçekten Kodos mu değil mi? Bunu kesin tespit etmem lazım.
Il faut que je sache si oui ou non Karidian est Kodos.
Kesin otomobillerle ilgili bir sürü sey biliyorsundur, degil mi?
Tu t'y connais bien en autos, n'est-ce pas?
İhtiyacın var, orası kesin ama bir erkeğe değil.
- Oh oui tu as besoin de moi mais pas en tant qu'homme
Andy'nin babası kim, kesin olarak bilmiyorum, umurumda da değil ama... yaptığım hesaplamalara göre... babası sen değilsin.
- Je ne sais pas vraiment qui est le père d'Andy et je m'en fiche mais j'ai calculé et il n'est pas de toi.
Kesin yalnız değil.
Il y en a sûrement d'autres.
Benim işimde tahminler değil, kesin olan şeyler gerekir.
J'ai besoin de certitudes, pas de suppositions!
- Kesin değil
- Pas nécessairement.
Bu silahlar cephanelikten sadece Caesar'ın kesin emirleri altında çıkarılabilir, kendi çıkarları için savaş isteyen kalın kafalı astlarının tehditleri altında değil.
Toute arme doit être distribuée avec l'autorisation de César, et non sous la menace d'un subalterne borné pour qui la guerre est synonyme de gloire.
Üf! Kesin oyalanıyorlardır, değil mi?
Ils prennent leur temps.
Anladın mı? Gelecek hafta kesin, değil mi?
La semaine prochaine, sûr?
Bir belge, kesin bir kanıt olsun, gizli kapaklı dedikodular değil.
Mais avec des preuves solides, pas de vulgaires ragots de bas étage.
Bu şey ne kadar da kesin sonuç veriyor, olağanüstü, değil mi?
Ces prévisions sont d'une précision incroyable!
Tek bir şey kesin. Planımızdan sapmayacağız. Şimdi değil.
Ce qui est sûr... c'est qu'on ne va pas changer nos plans maintenant.
" Fakat kesin bildiğim şey, onun etrafta olması hiç eğlenceli değil.
" En tout cas, on ne s'amuse guère avec elle.
- Kararınız kesin değil mi?
- Vous n'êtes pas sûrs?
- Kararları kesin değil.
- Ils ne sont pas sûrs.
Çöpte de sevebileceğiniz şeyler var... patates kabukları, soğuk sütlaç gibi şeyler... tam "haute cuisine" değil ama doymanıza yardımcı olacağı kesin.
Regardez dans la poubelle, y a des vieilles pelures... Pas de la grande cuisine, mais ça remplit.
Beavis arkadaş seçiminde ayırımcı değildi ama evlilik, bu tip bir kadınla Buna inanmam mümkün değil kesin araştırma yapılsın Habişon
Bevis n'a jamais su choisir ses fré quentations. Mais de là à é pouser une femme pareille! Je ne peux le croire!
- Kesin! Saygıdeğer insanlar, bu bir komedi, Kral Lear değil.
Braves gens, C'est une comédie, pas Le roi Lear.
Kesin bir yöntem değil.
- Pas assez fiable.
- Bir coyote değil, bu kesin.
Ce n'était pas un coyote, c'est sûr.
Önemli değil ama gerçek olduğu da kesin!
Peu importe. C'est vrai, n'est-ce pas?
İşlerimizi düzgünce halledebilmemiz için bazı kesin kurallarımız olduğunu anladığınıza eminim, değil mi? Doğru. Doğru.
Vous comprendrez sûrement qu'il nous faille appliquer certaines règles, indispensables à la bonne marche de cette société.
İş tam olarak, resmen, teknik olarak, tamamen, kesin olarak belli değil.
Le poste ne m'a pas vraiment été complètement officiellement attitré.
Cevaplar bende değil, ve kesinlikle parçaların nasıI biraraya geldiğini bilmiyorum, ama burada bir yanlışlık olduğu kesin.
Je ne connais pas la solution... Je ne sais comment la mécanique fonctionne, mais il y a un vice quelque part.
Burada değil, orası kesin.
Ça ne risque pas de nous arriver ici.
Kesin olan şu ki, pek deniz kurdu değil, Hanımefendi. Bir korsan ile, bir şişe romu riske edebilir miyim hiç?
Certes pas un chien de haute mer avec un "oh hisse et oh" et, si j'ose le suggérer, une fiasque de ratafia en prime!
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66