English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Konuşmalıyız

Konuşmalıyız translate French

3,791 parallel translation
Ayrıca soruşturmayı da konuşmalıyız. Basın iyiden iyiye- -
Et nous devrions parler de l'enquête, la presse s'est montrée...
Bölmek istemezdim ama Mark hakkında konuşmalıyız.
Je ne veux pas vous interrompre, mais nous devons parler de Mark.
- Dinle bir konu hakkında konuşmalıyız.
Ok, écoute, nous devons parler de quelque chose. Non, merci.
Bu konuyla ilgili konuşmalıyız.
Il faut qu'on en parle.
- Onunla da konuşmalıyız.
On devrait lui parler.
- Hayır, Jane. Bunu konuşmalıyız.
Non, Jane nous avons besoin de parler de ça.
Bu tür şeyleri konuşmalıyız.
On devrait parler de ces choses.
Konuşmalıyız.
Faut qu'on parle.
Eski davayı soruşturan dedektifle konuşmalıyız.
On doit parler à l'enquêteur qui était sur l'ancienne affaire.
Konuşmalıyız.
On doit parler.
Lafı açılmışken, Tenez'in rakiplerini konuşmalıyız.
En parlant de ça, nous devrions parler à l'adversaire de Tenez.
Bu işin hangi açılardan yanlış olduğunu sıralamadan önce geçen gece yaşananlarla ilgili konuşmalıyız.
ok, avant d'énumérer toutes les choses qui font que c'est faux, on devrait probablement parler de ce qui s'est passé l'autre nuit.
Sizinle konuşmalıyız.
Conseiller DeLuth, Capitaine Green, nous avons besoin de vous parler.
Şu Backstreet Boy özentisinden kurtulmak manasına geliyorsa faydası olur. " JT : Konuşmalıyız.
Ca aide si ça veut dire se débarrasser du Backstreet Boy.
Bu akşam konuşmalıyız.
On en parle ce soir.
Müdür Yardımcısı Linder ile konuşmalıyız.
Nous devons parler à l'assistant directeur Linder.
Belki konuşmalıyız.
On devrait discuter.
Oğlunun geleceğini konuşmalıyız.
On a besoin de discuter du futur de votre fils.
Konuşmalıyız. Lütfen.
Il faut qu'on parle.
Bay Stark, konuşmalıyız.
Stark, il faut qu'on parle
Konuşmalıyız dedim.
J'ai dit que je voulais te parler.
Konuşmalıyız.
Il faut que je te parle.
Beyler, dinleyin. Odadaki fil hakkında konuşmalıyız bence.
Faut faire gaffe, il y a gorille sous roche.
Gelecek hamlemiz hakkında konuşmalıyız.
Il faut s'y préparer, anticiper chaque mouvement.
Max, konuşmalıyız.
Max, il faut que je te parle.
Bunu konuşmalıyız.
Il faut qu'on en discute.
Konuşmalıyız.
Écoutez-moi.
Önce Marko'yla konuşmalıyız.
On doit parler à Marko d'abord.
Randevunun içine ettik ama konuşmalıyız.
Désolé d'interrompre votre rencart.
"İş konuşmalıyız" diyecek.
"Il faut qu'on parle affaires."
Çok önemli, Jeremiah hakkında söylediğin şeyler şeyler. Bu konu hakkında konuşmalıyız.
Il est important que tu ne dises rien à Jeremiah au sujet du truc dont on parlait.
- Simon, benim Nate. Konuşmalıyız.
- Simon, c'est Nate, il faut qu'on parle.
Konuşmalıyız. O benim de bebeğim.
C'était mon bébé aussi.
Seninle bir saniyeliğine konuşmalıyız.
On voudrait te parler.
Arabadan in. Konuşmalıyız.
Sors, faut qu'on parle.
Konuşmalıyız.
Il faut qu'on parle.
Konuşmalıyız.
- Il faut qu'on parle.
Ne zaman böyle bir şey olsa birilerini getirtmeliyiz, insanlarla falan konuşmalıyız.
Tu sais, à chaque fois qu'il arrive un truc comme ça, on doit bien se concentrer, interroger plein de monde ;
Konuşmalıyız.
- Il faut que je te parle.
Bence teke tek konuşmalıyız.
Je vais aller lui parler seul.
Peki, hemen Jerry ile konuşmalıyız. Peter'ın yapmaya çalışabileceği şeyi söylemeliyiz. - Ne oldu?
Ok, on doit parler à Jerry tout de suite, lui dire ce que Peter essaye surement de faire.
Hayır, şimdi konuşmalıyız.
Non, nous allons parler maintenant.
Belki de bunu başka bir yerde konuşmalıyız.
Peut-être nous devrions parler de ça autre part.
Eh, o halde daha fazla konuşmalıyız.
Bien, alors, nous devons parler plus.
Daha detaylı konuşmalıyız, Amerikalı.
On parlera davantage, l'Américain.
Bak, konuşmalıyız.
Il faut qu'on parle.
- Pekala. Guy, iki dakikan var mı? Toplantıdan önce imaj konusunda konuşmalıyız.
Guy, j'ai besoin de parler une seconde du packaging pour le meeting.
Konuşmalıyız.
Nous devrions parler.
Matthews'la ilgili konuşmalıyız.
- Il faut qu'on parle de Matthews.
Bence de ev arkadaşı olma durumunu konuşmalıyız.
Ouais, je suppose qu'on devrait parler de cette histoire de colocation, hein?
- Sanırım Obadiah ile konuşmalıyız.
Il faut parler à Obadiah.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]