English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Konuşmak

Konuşmak translate French

38,591 parallel translation
- Onunla konuşmak istiyordum.
- Je voulais lui parler.
Şayet biriyle konuşmak istersek gönüllü olarak buraya gelmelerini isteriz.
Si on veut parler à quelqu'un, on lui demande de venir volontairement.
Yas tutma konusunda benim de tecrübelerim var Laurel'la ilgili konuşmak falan istersen...
Je sais une chose ou deux à propos du chagrin, donc si jamais tu veux parler de Laurel...
KOLOMBİYA ÜNİVERSİTESİ 1942 Bay Einstein'la konuşmak istiyoruz.
Université de Columbia 1942
Eğer patron seninle konuşmak isterse telefonun çalar.
Si le patron veut parler, vous recevez un appel.
Ve bir ay önce, Zane patronunla konuşmak istedi.
Et il y a un mois, Zane voulait parler à votre patron.
Seni buraya o kadar yolu sadece bundan konuşmak İçin getirmedim.
Je ne vous ai pas amené jusqu'ici pour parler des morts.
Burada mı konuşmak istiyorsun?
Tu veux qu'on parle ici?
Onun kardeşleri hakkında hiç konuşmak istemediğini söylemiştin.
Comme tu as dit qu'elle ne voulait jamais parler de ses frères et sœurs.
Buraya ne hissettiğimizi konuşmak için gelmediğinden eminim.
Je suis sûr que tu n'es pas venu ici pour que nous puissions discuter de nos sentiments.
Konuşmak istemiyorum seninle.
Je n'ai pas envie de te parler.
Stefan hakkında konuşmak istersen bunu anlarım tamam mı?
Si tu veux parler de Stefan, tu peux.
Senle konuşmak iyice moralimi bozdu.
Cette conversation est vraiment déprimante.
Malum aklına giremiyorum ben de normal yollarla konuşmak için bekledim burda.
Je ne pourrais pas entrer dans ta tête, donc j'attends ici de le faire de la façon normale.
Haklıysan seninle konuşmak istiyorum hatalıysan seni tutuklatacağım.
Ne pas aller nulle part. Si vous avez raison, je vais veux vous parler. Si vous avez tort, je vais vous faire arrêter.
Konuşmak istemişsin.
Tu voulais parler.
Eninde sonunda dışarıya çıkıp tanrıyla konuşmak isteyeceksin.
À un moment, il va falloir que tu sortes pour parler à... Dieu.
Evet ve anlaşma yapmak yok. Eğer bundan sağ çıkarsak kim neyi alacak konuşmak yok.
Et pas de marchés, pas de discussions quant à qui doit quoi si on survit.
Eğer konuşmak istersen... Bir şeye ihtiyacın olursa buradayım.
Si tu veux en parler, je suis là si tu as besoin de quoi que ce soit.
Konuşmak için vakit ayırmalıydım.
J'aurais dû prendre le temps de te parler.
Bunu konuşmak istemiyorum.
Je ne veux pas en parler.
Konuşmak istiyormuş.
Elle voulait qu'on parle.
Duyguların hakkında konuşmak istemediğini biliyorum.
Je sais que tu ne veux pas parler de tes sentiments.
Indian Hill hakkında konuşmak istemem tabii ki sürpriz değil.
Cela ne va surprendre personne je voudrais parler d'Indian Hill.
Onunla konuşmak istiyorum.
Je veux lui parler.
Öyle, yabancıların önünde konuşmak garip tabii ama...
Oui. Enfin. C'est étrange de parler devant des inconnus mais...
Gregory'yle ilgili mi konuşmak istiyorsun, hem de şimdi?
Tu veux qu'on évoque Gregory maintenant?
- Sen konuşmak ister misin?
Tu veux en parler?
Bir konuda konuşmak istiyoruz.
Euh, on voudrait te parler de quelque chose.
Bunu konuşmak zorunda değiliz, Michaela.
Nous n'avons pas besoin d'en faire tout un plat, Michaela.
Seni suçlamıyorum, konuşmak istemediğin bir konu için.
Je ne vous en veut pas pour ne pas en vouloir en parler.
Dışarı çıkabilmen için tek şansın konuşmak.
Votre seule chance de sortir d'ici est que vous parliez.
Aslında polisle konuşmak, insanların başlarına daha kötü olaylar açar.
C'est parler à la police qui cause des ennuis.
Bilmen gerektiğini düşündüm Tim. Konuşmak için çok özel bir hayran grubun seni bekliyor.
Tim, tu devrais savoir, un fan club exceptionnel t'attend.
Oturup konuşmak ister misin?
Je passe devant.
Onlarla konuşmak istiyorum.
Je veux leur parler.
Baş komiser konuşmak istiyor.
Le Capitaine veut vous voir.
Konuşmak istiyoruz.
On veut juste vous parler!
- Sadece konuşmak istiyoruz.
- On a quelques questions.
Efendim, izninizle müvekkilimle konuşmak istiyorum.
- Je voudrais parler à ma cliente.
- Konuşmak istediğin bir şey var mı?
Tu veux m'en parler? Non.
Onların adına konuşmak için buradayız.
On est là pour parler en leur nom.
Todd, bu konuda konuşmak istemiyorum.
- C'était... - Todd, je ne veux pas parler de ça.
Unutma, konuşmak yok.
Souviens-toi, pas un mot.
Benimle konuşmak istediğini biliyorum ama sanırım ikimize de zaman kazandırabilirim.
J-Je sais que tu cherches à parler avec moi, mais je pense que je peux nous sauver tous les deux en même temps.
- Hakimiyetçilerden biriyle konuşmak. - Ve gezegenimizden ne istediklerini öğrenmek.
Pour parler avec l'un des Dominators.
Bir uzaylıyla konuşmak.
Parler avec un alien.
Hakimiyetçilerin ana gemisinden çıkan bir şey atmosfere giriş yaptı ve fazla teknik konuşmak istemiyorum ama çok büyük bir şey ve aşırı hızlı bir şekilde yere düşüyor.
Quelque chose du vaisseau-mère des Dominators vient juste de franchir l'atmosphère, et, sans vouloir être trop technique, c'est vraiment, vraiment gros et c'est en train de tomber sur Terre vraiment, vraiment vite.
Seninle gemi meselelerini konuşmak istiyormuş.
Il voulait te parler d'affaires personnelles.
Tüm bunlar olduğunda sen konuşmak istediğim ilk kişiydin.
Tu sais, quand tout ça a commencé, tu étais... tu étais la première personne que je voulais appeler.
Çok tatlısın ama seninle aynanın arkasından ve mikrofonla konuşmak çok garip oluyor ve şu anda seni öpmek istiyorum.
Tu es tellement gentil. Mais c'est bizarre de te parler à travers un miroir et un haut-parleur, et j'ai vraiment envie de t'embrasser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]