Ne gerçeği translate French
2,699 parallel translation
- Ne gerçeği? - Onunla yattı mı? - Bilmiyorum.
Je voyais mon avenir, la famille.
Ne gerçeği?
Laquelle?
Ne gerçeği?
Quelle vérité?
Eğer bu konuda bir değişiklik yapmazsan, herkese gerçeği söylerim yalanını oraya çıkarırım.
Tu sais quoi? Si les choses ne changent pas, je vais dire à tout le monde la vérité à propos du pas-si-incroyable Mysterium.
Sybil'in mutluluğunun bende yattığı gerçeği hiç aklınıza gelmiyor mu?
Cela ne vous a pas traversé l'esprit que je pense être la meilleure garantie du bonheur de Sybil?
Sen ne söylersen söyle, gerçeği biliyorum.
- Je connais la vérité.
Teyzem öldüğünde gerçeği söyleyeceksin.
Quand tantine ne sera plus là, tu vas rétablir la vérité. - C'est ce que veut l'oncle, hein?
Bana gerçeği niye söylemedin?
Pourquoi ne m'as-tu pas dit la vérité avant?
- Kimse gerçeği duymak istemez.
Personne ne veut entendre la vérité.
Açıkça görülüyordu ki resmi veriler gerçeği yansıtmıyordu.
Il est clair que les données officielles ne reflètent pas la réalité.
Gerçeği konuşmak bir işime yaramayacak ama içmek yarayacak.
Dire la vérité ne m'aidera pas, mais boire, oui.
Ben, gerçeği bilmiyor.
Ben ne sait pas la vérité.
İşin gerçeği albayım, birileri bizim Rama'yla ne yapacağımızdan kesin eminmiş.
Quelqu'un était au courant, pour Rama.
Ben kanunu savunmak için yemin etmiş bir mahkeme memuruyum ve sizin gibi, sadece gerçeği bulmaya çalışıyorum.
Je suis un officier de justice et je sers la loi. Tout comme vous, je ne recherche que la vérité.
Gerçeği öğrenmek istemiyor musun?
Ne veux-tu pas connaître la vérité?
Annem ilk çocuğu, tek oğlu hakkındaki gerçeği öğrenince yıkılacak.
Tu sais, maman va devenir dingue quand elle saura la vérité sur son unique fils son premier-né.
Sana gerçeği söylemediğim için özür dilerim.
Je suis désolé ( e ) de ne pas avoir dit la vérité.
"Ama onun yerine size asla... "... paranın, gücün ya da şahsi meselelerin gerçeği bildirmemize engel olmayacağına dair söz veriyoruz. "
Nous préférons faire la promesse de ne jamais laisser l'argent ni le pouvoir nous empêcher de dire la vérité. "
Gerçeği söylediğinden dolayı onu suçlayamam.
Je ne peux pas lui reprocher de dire la vérité.
Bu gerçeği kabullenmeye çalışın.
Ne l'oubliez pas.
Morgana gerçeği asla bilmemeli. Senin gerçek kimliğini asla öğrenmemeli.
Morgana ne doit jamais découvrir ta véritable identité.
Neden bize tüm gerçegi anlatmadigini hâlâ anlamiyorum.
Je ne comprends toujours pas pourquoi vous ne nous avez pas dit toute la vérité.
Neden bize tüm gerçeği anlatmadığını hâlâ anlamıyorum.
Pourquoi ne pas avoir dit la vérité?
- Sadece gerçeği söylersen serbest kalırsın.
Tu ne pourras t'en aller que si tu me dis la vérité.
Kolay olacak demiyorum ama Safiye'nin uzun zaman önce olduğu gibi onun da gerçeği bilmeye hakkı var.
Ça ne sera pas facile, mais elle mérite la vérité, tout comme Safia, il y a longtemps. Tu l'as dit à ton frère?
Dikkatinizden kaçmış olamaz ama benim de bu grupta olduğum gerçeği kimseyi biraz olsun rahatlatmıyor mu?
Ça me paraît évident, mais ma présence dans votre groupe ne vous remonte pas le moral?
Çünkü işin gerçeği, yanlış bir şey yapmasaydın burada bile olmazdın.
Vous ne seriez pas là si vous n'aviez rien fait.
Dünya üzerimde kontrolümün olmaması gerçeği ya da sevdiğim insanlara başlarına gelenler.
Le fait que je ne peux pas contrôler le monde, ou ce qui arrive à ceux que j'aime.
Teknoloji bilgim, modern sanat müzik yelpazem 5 saniye içinde gerçeği söyleme yeteneğim
pour ne nommer que quelques auteurs,
Teşkilâttan olmayan danışmanlardan yardım almamam gerektiği gerçeği dışında mı?
À part le fait que je ne suis pas censée consulter à l'extérieur de l'Agence?
Belki de Hindistan'daki olaydan sonra gerçeği anlayacağımızı fark edip artık saklanma gereği duymamışlardır.
- Plus si secrète. ils ont réalisé que nous approchions de la vérité et ne voyaient plus de raisons de se cacher.
Bodrumda ne var? Gerçeği istiyorum.
Qu'y a-t-il dans ce sous-sol?
Karısından gerçeği saklama mı?
Je t'ai dit de ne pas t'en occuper. Pourquoi tu ne peux pas m'écouter pour une fois?
Sanırım gerçeği asla öğrenemeyeceğiz.
On ne connaîtra jamais la vérité.
Gerçeği anlatmaya ne dersin?
Pourquoi pas la vérité?
Gerçek ne kadar kötü olsa da ailen hakkındaki gerçeği saklayamazsın.
Vous ne pouvez pas connaitre toute la vérité sur votre famille, Peu importe combien la vérité peut faire mal.
En başta da sana gerçeği söylememem oldu.
En commençant par ne pas te dire la vérité.
Kabul ediyorum, ne istersen kabul edeceğim... Gerçeği söylemeni istiyorum!
Je veux la vérité!
Dwight, kızcağıza ne anlatıyorsun? Gerçeği.
- Tu lui racontes quoi?
Aslında gerçeği öğrenmek istemiyorsun.
tu ne veux pas vraiment connaitre la vérité.
Ne istiyorsun? Karının, seninle ilgili gerçeği öğrenmesini istiyorum.
je veux que ta femme connaisse la vérité à propos de toi.
Yine de dört yıl boyunca tıp fakültesine gideceğin gerçeği değişmiyor.
Ok, ça ne vaut toujours pas pour les 4 ans d'école médicale.
Beni öldürmezsen, gerçeği söyleyeceğim!
Je vais te dire la vérité, mais tu ne peux pas me tuer!
Gerçeği söylemediğimi bildiğini biliyorum.
Je sais, tu sais que je ne dis pas la vérité.
Gerçeği öğrenene kadar bu işin peşini bırakmayacağım.
Je me lâcherais pas tant que je ne sais pas la vérité.
Bir de para için Jai ile pazarlık yapmak zorunda olmam gerçeği var. Elsa ile aranda geçenleri anlatmaya ne dersin?
Et dû au fait que j'ai du marchander avec Jal pour l'argent, pourquoi tu ne m'a pas dit la vérité sur toi et Elsa?
Ne kadar zor olsa da gerçeği için beklemek zorundayız.
On va attendre que ça se passe, peu importe le temps que ça prendra.
Önümüzdeki altı saniye içinde Frank buraya gelip, suçunu itiraf etmezse gerçeği anlatacağım.
Si Frank ne vient pas ici et se confesse dans les 6 prochaines secondes, Je lui dis la vérité.
Beni aldattığın gerçeği yüzünden etmeliyim ama senden nefret etmiyorum. Senin sevdiğim tarafın da bu sanırım.
mais je ne te hais pas. mais je ne te hais pas.
Çünkü insan anlayışını sineklerinkiyle kıyaslıyor ve etrafımızda olan gerçeği göremeyeceğimizi söylüyor. Çünkü anlayışımız gelişmemiş.
Parce qu'il compare la conscience humaine aux mouches et dit qu'on ne voit pas la vérité, car notre conscience est sous-développée.
Kendini farklı hissetmeyesin diye, gerçeği senden sakladı.
Il ne t'a pas dit la vérité pour que tu ne te sentes pas différent.