English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ N ] / Nefes

Nefes translate French

18,852 parallel translation
Bez değiştirirken asla burnunuzdan nefes almayın.
Premier conseil pour changer une couche : ne jamais respirer par le nez.
Bunların birinde bir akvaryumda kapalı kalıyorum, nefes alamıyorum, dışarı çıkamıyorum.
Dans l'un d'eux, j'étais dans un aquarium. Je ne pouvais ni respirer ni en sortir.
Suyun altındayım, yüzen kalemler var ve nefes alamıyorum.
Je suis sous l'eau, je vois les crayons qui flottent et j'étouffe.
Herkes derin bir nefes alsın sonra da siktirip gidin.
Prenez une grande inspiration... et allez vous faire foutre.
Bunu yaparken nefes alınıyor mu, veriliyor mu?
À ce moment-là, on inspire ou on expire?
Derin derin nefes al.
Respire, allez!
Yürüyemiyor ve zorlukla nefes alıyor.
Il ne peut pas marcher et il a du mal à respirer.
- Eğer yavaşça nefes alırsan.
- En respirant lentement... - Non.
Bir sürü şey. Nasıl nefes aldığını, nasıl iletişim kurduğunu mesela.
Plein de choses, genre, comment il respire ou communique.
Hâlâ nefes alıyoruz.
On n'est pas encore mort.
Charlie'yi o kadar özlemişim ki zar zor nefes alabiliyorum. Ama başka bir yolu olmalı. Snyder için çalışmadığımız bir yol.
Charlie me manque tellement, je peux à peine respirer, mais il doit y avoir un autre moyen, quelque chose qui n'implique pas de travailler pour Snyder.
Nefes almakta zorlanıyorum.
J'ai du mal à respirer.
Böyle bile zar zor nefes alıyorum.
Non. J'arrive à peine à respirer.
Tüm bu battaniyelerle daha da zor nefes alacağım şimdi.
Je ne vais pas pouvoir respirer avec toutes ces couvertures sur moi en l'état actuel des choses.
Bir de uyuduğumda. Bir de nefes aldığımda.
Et dors, et respire.
Nefes alışları sığ. Nabzı düşüyor.
Elle respire à peine, et son pouls ralentit.
Söyle, yoksa onu bir daha nefes alırken göremezsin.
Écoutez-moi. Dites-moi ou vous ne veuillez jamais voyez-la respirer encore!
Nefes alıyor.
Il respire.
O da nefes alıyor.
Donc est elle.
Yürürken nefes almakta zorlanırsan küçük molalar veririz.
On s'arrête si tu t'essouffles.
Evet. Ağızdan nefes almadan bunu yapmanın yolu yok mu?
Tu peux faire ça sans respirer dans ma figure?
Göz bebeklerinden nefes al.
Respire dans les orbites.
- Nefes alamıyorum!
- Je peux pas respirer.
- Şu andan itibaren elliniz de beraber yaşayacak, nefes alacak ve eğitim göreceksiniz
- A partir de là, les 50 d'entres vous vont vivre, respirer et s'entrainer ensemble.
Hızlıca nefes alıyorsun.
ta respiration s'accélére...
Nefes alamıyorum.
J'ai du mal à respirer.
Bir nefes daha çal, yüce haydut.
Vole un dernier souffle petit brigand.
İstersen nefes de almayayım.
Et pourquoi pas me demander d'arrêter de respirer? !
Arada nefes almayı da unutma.
Mais tu dois prendre le temps de respirer aussi.
- Nefes alamıyorum.
- Je ne peux pas respirer.
Bir nefes al.
Fais une pause.
Nefes egzersizleri.
Des exercices de respiration.
Tamam, şimdi beş saniyeliğine nefes alacağız, beş saniye tutacağız beş saniye de vereceğiz, anlaşıldı mı?
Bien, alors, on inspirera à cinq, on retiendra sa respiration cinq secondes, puis on expirera quand je compterai jusqu'à cinq, vu?
Şimdi... Nefes alın!
Maintenant, inspirez!
Nefes alamıyorum ki.
Je peux pas.
Burnundan nefes al.
Respire par le nez.
Matt, nefes alabiliyor musun?
Tu peux respirer, Matt?
- Sadece bir nefes çekmek istedim.
Je ne voulais qu'une bouffée.
Nefes almıyor.
Il ne respire plus.
Tamam, beşten sonra nefes ver.
Okay, à 5, tu souffles.
Bir, iki, üç, dört, beş. Nefes!
1, 2, 3, 4, 5. souffle.
Nefes. Haydi evlat.
Allez, fiston, allez.
Nefes al.
Respire...
- Nefes al, Sultan!
Sultan, respire!
- Nefes nefese kaldım, Tom. - Kaytarman için ödeme yapılmıyor sana.
Je tirais juste une taf, Tony.
Nefes al.
Respirez.
Suratıma doğru nefes almaya devam ederse o mızrağı kullanmasına gerek kalmayacak.
S'il continue à me souffler dessus, il n'aura plus besoin de sa lance.
Aldıkları her nefes insanoğlu için salgın bir hastalık olacak.
L'air lui-même deviendra pestilence, et étouffera l'humanité.
O halde derin nefes al Peggy çünkü bu acıtacak.
Parce que ça va piquer.
- haklısın orada değildim - ben... duvarlar üzerimize düşerken zar zor nefes alan
J'y étais. - Non, t'as raison. - Je...
Nefes. Tamam, bekle.
Okay, tiens bon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]